2

39 6 2
                                    

Bade
Yaklaşık 12 saatlik bir uçuş sonucunda şükürler olsun ki Incheon havalimanına gelmiştik . yol boyunca bir gram uyuyamamış, 8 farklı müzik listesini tekrar tekrar dinlemiş ve gelirken bir psikiyatristin yazmış olduğu kitabı bitirmiştim. Maşallah benim dışımda herkes horul horul uyumuştu . İndiğimizde saat koreye göre 23.30'du. Derin'in üstün navigasyon yeteneğine güvenip bizi karşılamaya birinin gelmesini talep etmemiştik. Nitekim Derine gerek kalmadan bindiğimiz taksiye otelin adını söyleyip navigasyondan gösterince gayet rahat gitmiştik.

Hepimiz o kadar yorgunduk ki - daha doğrusu ben yorgundum diğerleri uykulu- tek amacımız resepsiyondan anahtarlarımızı alıp odalara çıkmaktı . Resepsiyona geldiğimizde her birimiz kimlik bilgileri vs ile uğraşırken gözüm otel kapsınıdan giren erkeklere takıldı . yarışmanın internet sitesinde görmüştüm onları körede 1. Olmuşlardı bana göre en büyük rakibimiz onlardı o yüzden onlara karşı bir önyargım vardı ama belli etmemeye yemin ettim içimden. Süregelen adımlarla onlar da resepsiyona yaklaştılar.Onlara doğru bakmamaya çalışıyordum şu resepsiyon da biraz hızlı olsaydı keşke ayaklarım ağırdı be beklemekten ! derken koreli yarışmacıların olduğu gruptan biri resepsiyona '' Kim Nam-joon adına 7 oda rezerve edilmişti hemen alabilir miyim lütfen'' dedi kibirli şekilde resepsiyondaki kız napacağını biilemedi işi başından aşkındı zaten bunu fark edince olaya dahil olmam gerektiğini anladım '' sizden önce biz varız farkınaysanız biraz bekleyin lütfen'' dedim .Yine aynı çocuk '' siz kendinizi yormasaydınız buralara kadar zaten kazanamayacağınız çok açık şimdi çekilin de bir an önce odalarımıza yerleşebilelim'' dedi . En sevimsiz bakışımı takınıp her sinirlendiğimde kalkan kaşımı arşa çıkartıp küçümser bir şekilde adının namjoon olduğunu düşündüğüm çocuğu süzdüm aslında oldukça kaslı ve yapılı bir çocuktu yüzünde benimkine benzer küçümser bir ifade vardı gözümü namjoondan çekip yanındaki diğer çocuklara baktım anasını satayım bakmaz olaydım hepsi bizim kızların içine düşeceklerdi neredeyse hepsinin gözünün içine bakarak öksürüp anlık dikkatlerini dağıttım ve '' umarım sahip olduğun özgüven sana bu yarışmayı kaybettirmez çünkü fazla özgüven zayıflıktır ve ben bu zayıflığını sana karşı çok iyi kullanırım o yüzden beni daha fazla kızdırmadan sesini kes ve bekle '' dedim sert bir şekilde tam o sırada resepsiyondaki kız kartlarımızı hazırlamıştı hepsini hafif gülümseyerek alıp ego beye iğrendiğimi belli eden bir bakış atarak kızlarla birlikte oradan uzaklaştım.odalarımıza doğru ilerlerken sinirden yanaklarımın kızardığını farkettim beyinsizin teki yüzünden kan beynime sıçramıştı hay allahım ya !

Derin

Derin
Kızlarların hepsi kendine bir uğraş bulmuştu. Bade bildiğiniz gibi uyuyordu, Lara ve Mina akşam çıkacakları için hazırlanıyordu. Ada ise merkeze yedek parça almaya gitmişti. Bende yapacak bir şey bulamadığım için sunumun üzerinden bir kez daha geçmeye karar vermiştim. Gözüme takılan bazı kısımları düzelttikten sonra kollarımı iki yana açıp gerindim.

Kaç saattir masa başında oturuyorum bilmiyorum. Bildiğim tek şey oturmaktan popomun uyuştuğuydu. Ayağa kalkıp vücudumu esnettim. Hem uçuş hem de çalışma beni biraz yormuştu. Bu yorgunluğuma en iyi gelen şey duş almak olacaktı. Duşa girmeden önce odadaki küçük kahve makinasına kahve koydum sonra da valizimden birkaç parça eşya alıp banyoya yöneldim.

Yan odamdaki şahıs hala yüksek sesle müzik dinlemeye devam ediyordu. Artık delircektim kaç saattir uykusuzum bir de bu müzik beynimi çatlatıyordu. Sinirle duvara vurmaya başladım. 'ehhh be yeter bu da kafa' diye bağırdım ama umru olmamıştı. Sinir katsayım hızla artarken balkona doğru bir hışımla yürüdüm. Balkonda bulunan mandallardan birkaçını alıp karşı balkona fırlatmaya başladım. 'Buraya bak sana diyorum ya' 'heyy!' 'alooo' tam pes edip içeri girecekken uzun boylu bir çocuk beliriverdi karşımda. Yere düşen mandallardan birini alıp kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu. İtiraf etmeliyim ki böyle bir şey beklemiyordum. Şaşkın gözleriyle bana bakan çocuğu süzmeye başladım. Altındaki gri eşofmanı ve tişörtündeki ter izlerine bakarsak müzik dinlerken dans ediyor olmalıydı. Kendinden dalgalı olduğu belli olan saçları hafif ıslanmış bir şekilde güzel yüzüne dökülmüştü. Suratı gerçekten çok güzeldi, aynı zamanda yakışıklı olan suratından gözlerimi elinde tuttuğu -az önce ona fırlattığım- mandala indirdim. Tanrım, elleride çok güzeldi.

AŞKOLAR GÜNEY KORE'DEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin