-1-

1.5K 94 107
                                    

Zeus ^^

Afrodit onu neredeyse alayla baştan aşağı süzdüğünde damarlarındaki karıncalanmayı sonuna dek hissetti. Onunla alay edemezdi. O Zeus'tu, Tanrıların Tanrısı, nasıl alay etmeye cüret edebilirdi?

"Laneti bozmak mı istiyorsun?" Diye sordu bıkkın bir sesle. Ayaklandı. Afrodit'in güzelliği öyle harikaydı ki çoğu tanrı ona bakmaya bile layık olmadığını düşünürdü. Upuzun kızıl saçları ve yemyeşil gözleri vardı, bedeni, giydiği transparan uzun kıyafetin altından inatla belli oluyordu. Yine de tüm bunlar, kendisiyle alay edebileceğini göstermiyordu, kesinlikle hayır. "Amaterasu'nun yaptığı laneti bozmanın tek bir yolu var, Zeus, inan bana bu senin için bir hayli zor."

Hiçbir şey o kadar zor olamazdı, Zeus hepsiyle başa çıkabilirdi, yeter ki şu laneti kalksın.

Lanet onu bulduğundan beri çok daha sinirliydi ve iki sebebi vardı; hem kendini güçsüz hissediyordu, hem de stresini eskisi gibi kadınlarla atamıyordu. Laneti kalksa da, kalktıktan sonra karşılaşacağı kadınlar için biraz endişeleniyordu. Sadece biraz. Yıllardır bu saçmalıkla uğraşıyordu.

"Söyle Afrodit." Diye bastırdı.

Tanrıça onu şöyle bir süzdü. "Seni, sadece sana gerçekten, tüm kalbiyle aşık bir kadının yıldırımlarını öpmesi kurtarabilir."

Zeus kaşlarını çattı. "Yıldırımlarımı öpmesi mi?"

"Evet," dedi kadın gayet barizmiş gibi. "Kadını yıldırımlarınla tanıştırmalısın. Kızartma gibi yani." Afrodit neredeyse güldü. "Yıldırım kısmında zorlanmazsın Zeus ama sana tüm kalbiyle aşık bir kadın bulma konusunda bol şans."

Zeus başını bar tezgahından kaldırdı ve dalgın gözlerle etrafa baktı, müziğin sesini duymuyordu bile. Belki de ilk defa dünyada sarhoş olmak üzereydi. Afrodit'in söyledikleri aklından çıkmıyordu. Ona aşık bir kadını nereden bulacaktı? Öyle biri için onunla vakit geçirmesi gerekmez miydi? Hangi canlıya beraber vakit geçirebilecek kadar güvenebilirdi ki? Her fani nankör ve iğrençti, hangisiyle uğraşacaktı? Laneti bozmak için bir ölümlü ile vakit geçirmesine değer miydi bilmiyordu ama buna karar vermek biraz daha kolay olur sanıyordu. Yıllarca süren bu lanetin bozulması için bir faniyi öldürebilirdi, yani, muhtemelen. Evet, öldürebilirdi ve öldürecekti de. Sadece birinin ona aşık olduğuna emin olması gerekiyordu. Bunu bozmak için her şeyi yapardı.

Etrafa bakındı ve önce hiçbir şey dikkatini çekmedi, tekrar göz attığında lacivert-mor salonun diğer ucunda bulunan ikinci barda başını tezgahtan kaldırmış bir kadın gördü. Yüzü yarı yarıya kendisine dönüktü, kaşlarını biraz kaldırmıştı ve bu mesafede bile hiç kaşlarıyla oynama yapmadığı belliydi, neredeyse kıvrımlı bir dikdörtgene benziyordu ama kadının yüzüne yakışıyordu da. Burnuna estetik yaptırmadığına emindi çünkü düz burnunun ucu yuvarlaktı ve tüm burnu yanaklarına doğru yayılmıştı. Bir siyahi kadar yayvan değildi elbet ama normale göre yayvanlığı ortadaydı. Kirpikleri kısaydı ve badem gözlüydü, gözleri kapalıydı ama suratına ufak gelen gözleri olduğunu fark etmişti. Dudakları dolgundu, kalemle çizilmiş gibiydi. Özellikle alt dudağının o kıvrımı tam anlamıyla pürüzsüzdü. Dudakları aralandı ve ağzı küçük bir O şekli aldı. Hemen ardından yavaşça gözlerini açtı ve çoğunlukla yeşil olan gözlerini mor ışığın altına inatla serdi, faniler gözlerini şu an siyah sanıyor olmalıydı ama Zeus o gözlerin yeşil olduğuna kalıbını basardı.

Kadın birkaç saniye boş boş karşıya baktı, belli ki dikkatini toplamaya çalışıyordu. Ardından irkildi ve kolunu tutan kişiye döndü. Kolunu çekmeye çalışırken dolgun göğüsleri, kısa saçları altında hareket etti. Zeus iç çekmeden edemedi, doğru kişiyi bulmuştu. Sonuçta, kahramanlık her zaman fani kadınları etkilerdi, değil mi?

Yıldırımı Öpmek | ZeusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin