Sienna ve Zeus
Kim bakar ardına, sen mi, ben mi?
Canı acıyordu.
Ona bakarken canı acıyordu.
Gülümsediğini gördükçe kavruluyordu, sanki akciğerlerine kor düşüyordu.
Gerçekler ağırdı ve Zeus o gerçekleri tüm gücüne rağmen kaldırmakta zorlanıyordu.
Sienna karşısındaki kuleye baktı ve gülümsedi. Güzel yüzü şaşkınlığın emareleriyle bezenmişken, büyük bir mutluluğa ev sahipliği yapıyordu. "Eiffel!" Diye soludu ve Zeus'a çevirdi gözlerini. "Yoksa hayal mi görüyorum? Az önce evdeydik!"
Zeus gülümsemeden edemedi. Sienna'nın her zaman tepkilerini en azda tutmaya çalıştığını, olabildiğince az konuştuğunu biliyordu ama şu an yüzündeki ifade tamamen gerçekti ve konuşmamak için kendini zorlamıyordu. Zeus bunu daha önceden nasıl fark etmediğine hayret etti. Gerçi, o sırada aklı tamamen lanetteydi ve resmen kör olmuştu. Birini öldürmeyi planlamayı bırakıp Sienna ile vakit geçirmeliydi. Gecelerini onu tatmin etmeye, kollarını ona sarmaya adamalıydı. Yüzüne doya doya bakmalıydı. Onu mutlu etmeliydi. Sırf bir ihtimal için katil olmamalıydı.
Sanki daha önce yüzlerce savaşa sebep olmamış gibi.
Gerçi, eğer birini öldürmek için dünyaya gelmiş olmasaydı Sienna ile belki de hiç tanışamayacaktı. Kaderin cilvesi işte, başlangıçta kafasına koyduğu şeyi yapmak zorundaydı. Sienna'yı öldürmezse laneti kalkmayacaktı.
Buna değer mi? Aşık olduğun kadının kanının ellerinde olmasına değer mi? Ondan sonra utanmadan gidip birileriyle sevişecek misin? Öylece?
Hayır, bunu yapamazdı ama içten içe bir his onu zorluyor gibiydi. Sanki kulağına fısıldıyordu. Başkasını bulursun. Sonsuz yaşamında iki hafta ne ki?
"Yoksa," dedi Sienna, Zeus düşüncelerinden sudan çıkar gibi çıktı. "Güçlerinden biri de illüzyon mu? Mitlerde bu hiç yoktu." Gülümseyen suratı ve ona bakan güzel gözleri onu adeta hipnoz ediyordu.
Gülümsedi, ellerini onun beline koydu ve kendine çekti. "Hayır," diye mırıldandı. "Şu an Eiffel'in önündeyiz." Ona eğildi ve kokusunu içine çekerek yanağına derin bir öpücük bıraktı. Sienna'nın kıkırtısı kulaklarına doldu.
"Fransızca'yı unuttum galiba." Dedi Sienna heyecanla geri çekilip. Etrafa bakındı ve elinden yakalayıp onu dükkanların önüne sürükledi. "Uzun zamandır konuşmuyorum. Aksanım berbat bir hale gelmiştir."
Zeus öyle olmadığına emindi, birkaç cümleden sonra o muhteşem aksanıyla insanları büyüleceğine kesin gözüyle bakıyordu. Bir pastanenin önünde durduğunda onun mutlu suratını izledi içi giderek. İçi gidiyordu, evet, Sienna'ya doğru. Ona bakarken bile ruhu bedeninden ayrılıp onunla bütünleşmek istiyordu, her an ona yakın olmak istiyordu.
Sienna kendisine döndüğünde güzel gözlerinde kendinden geçti, gözlerine vuran ışık ve hakiye dönen irisleri. Sanat eseri gibiydi. Baştan sonra sanat eseriydi, evet, gelmiş geçmiş en iyi sanatçının en etkileyicisi çalışmasıydı ve bu güzellikle alakalı değildi. Ses tonu, bakışı, yürüyüşü... başlı başına, hem içten hem dıştan muhteşemdi.
"Keşke seni ciddiye alsaydım," dedi Sienna iç çekerek, gülümsemesi solmuştu. Zeus birkaç dakika önce ona hazırlanmasını ve birkaç saniyeye gideceklerini söylediğinde umursamamıştı ve televizyon izlemeye devam etmişti. Gözlerini Paris'te açınca şok olmuştu. "O zaman yanıma biraz para falan alırdım. Hem otel de bulamayız ki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yıldırımı Öpmek | Zeus
Kısa Hikaye"Onu öldüremediğin için beni öldürüyorsun." Dedi bir anda gelen farkındalıkla. Zeus istemsizce titredi. Hayır, her şeye bu kadar yaklaşmışken aniden gelen paranoyaya yenilemezdi. Onu öldürse de işe yaramayabilirdi, laneti kalkmayabilirdi, bu kadar...