7| scorpius

391 51 11
                                    

İki gündür aralıksız yağan ve şiddetini giderek artıran yağmur iyice kötü bir hal almaya başlamıştı. Öyleki şimşek çakmaya da başlamıştı. Bu durumda çoğu kimse dışarı adımını bile atmıyordu. Çıkmaları gerekirse de yağmurluklarını sırtlarına geçirip koşarak işlerini görüp tekrar evlerine dönüyorlardı ama bazı insanlar bu kadar şanslı değildi. Gidecekleri bir yeri olmayan evsizlerin ya da dışarıdaki barınaksız hayvanların ne halde olduğunu umursamayan kimseler, yağmurdan dolayı arabalarının camlarını tekrar yıkatacakları için şikayet ediyorlardı.

Pencereden umutsuzca dışarı bakan Astoria ise oğlunun bu soğukta ne halde olduğunu, üşüyüp üşümediğini, iyi olup olmadığını düşünüp sessizce ağlıyordu. Kaç gündür doğru düzgün uyuyamamıştı. Bugün kendini toparlamak için eşinin verdiği tavsiyeyle birkaç saat kestirecekti. Fakat uykudan önceki düşünceleri ona rahat vermiyordu.

Oğlu bu havada dışarıda bir yerlerde yalnızdı. Bu durumda kafasını yastığa koyup, eşine sarılarak uyuyamazdı. Onun iyi olup olmadığını bilmeden, ona sarılıp öpüp koklayamadan uyuyamazdı. Derin bir nefes aldı ve elinin tersiyle göz yaşlarını silip ebeveyn banyosuna yöneldi. Belki de sıcak bir duş alıp üzerindeki halsizliği üstünden atmalıydı.

Banyoya girip duşa kabine baktığında fikrini değiştirdi ve elini yüzünü yıkamanın da aynı etkiyi yaratacağını düşündü. Elini yüzünün yıkadıktan sonra aynadan kendisine baktı. Yüzü iyice çökmüştü. Gözlerinin altındaki mor halkalar kendini daha çok belli ediyorken, gözleri de kızarmıştı hafiften. Ellerini lavabonun iki yanına koydu ve başını eğip derin bir nefes aldı.

Aklı bir yandan da Draco'nun söyledikleriyle bulanıyordu. Haklı olup olmadığını bilmiyordu ama haklı olduğunu düşünerek günlerini zehir ediyordu ve bu konuda bir hata yaparsa bu oğlunun canına mal olabilirdi. Her ne kadar Will bunun aksini düşünse de sarışın adam gerçekten zeki birisiydi. Olayları birleştirme ve yorumlama kabiliyeti yüksekti. Haklı olabilirdi. Ama bir yandan da polisin dediklerini düşünüyordu.

İç çekti ve Will'i uyandırmamak için sessiz adımlarla aşağı kata indi. Masanın üzerine koyduğu telefonunu aldı. Koltuğa oturup eski eşinin numarasını bulup aradı. Bu saatte uyanık olup olmadığını bilmiyordu. Saat daha sabahın sekiziydi ve o da günlerdir uyumuyordu. Belki biraz kestiriyordu. Fakat sarışın adamın oğlunu bulmadan uyuyamacağını biliyordu.

Geçen onuncu saniyenin ardından telefon açıldı ve kumral kadını bir öksürük sesi karşıladı. Kaşlarını çattı ve "Draco?" dedi.

"Ne var?" diye sordu pürüzlü bir sesle. Astoria her ne kadar kendisine karşı kaba olmasına kızsa da bir şey demedi.

"İyi misin?" dedi bir anda. Tekrar bir öksürük sesi duyuldu ardından da "Hayır," dedi. Kumral kadın derin bir nefes aldı. "Draco ben-

"Ne istiyorsun? Yoksa tekrardan ne kadar sorumsuzluğumu yüzüme mi vuracaksın?" dedi sert bir sesle. Astoria gözlerini kapadı ve dediklerine pişmanlık duydu. "Özür dileyecektim. Üzüntümden ne dediğimi bilmiyordum. Senin suçun olmadığını-

"Başka bir şey söyleyecek misin? Meşgulüm." Astoria Draco gibi bir adamı bile bu hale getirdiği için kendine kızdı. Derin bir nefes aldı ve "Herhangi bir haber var mı?" dedikten sonra öteki taraftan bir kadının 'Draco?' dediğini duyunca kaşlarını çattı. Sarışın adam kadının konuşmasına izin vermeden "Kapatmam lazım," deyip telefonu kumral kadının yüzüne kapadı.

beautiful light | dramioneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin