Karşı kaldırımdaki arabanın içindeki ikiliye son bir kez baktıktan sonra iç çekip başını göğe kaldırıp gülümsedi. Bu zamana kadar zamanını boşuna harcadığını hissediyordu. En başından beri zeki birileri ile uğraşmalıydı. Çabucak ne yaptığını anlıyorlardı. Dinlediğini düşünüp arabayı kontrol edecek noktaya gelmişlerdi.
Bundan sonrası daha da zevkli olacağı açıktı. Artık her hareketini bir şekilde anlayabilcek birileri ile karşılaşmıştı. O şah yapacak ve karşı tarafın mat yapmasını bekleyecekti sadece. Aslında bu durumda tek istenilecek şeyin karşı tarafın mat yapmaması olacakken o bunun aksine rekabet istiyordu.
Elindeki sigara yere attı sırıtarak. Şimdiden keyfi yerine gelmişti. Bir yandan yağmur yağarken o ikisini uzaktan izlemekten daha keyif veren bir şey olacağını sanmıyordu. Kendi kurduğun Dünya'ya dışarıdan bakmak gibi. Göğe bakıp "Çok iyi iş," diye mırıldandı.
Ardından kafasını sağ sola yatırıp şapkasını biraz daha aşağıya indirdi ve yağmurluğunun fermuarını sonuna kadar çekip ellerini yağmurluğunun ceplerine soktu. Karşı kaldırımdaki araba arkasında kalana kadar yol boyu yürüdü. Ardından da karşı tarafa geçmek için iki tarafını kontrol etti.
Aslında bakmasına bile gerek yoktu çünkü bardaktan boşalırcasına yağmur yağıyordu bu yüzden yollar boştu. Ne güzel diye düşündü. Etraf sessizdi. Bir şeyler yapacak vakitlerdi işte. Herkes evlerinde oturuyordu ve sadece yağmurun sesi duyuluyordu. Ne etrafta nefret ettiği çocuk cıvıltısı vardı ne de etrafta eğlenen aile bireyleri. Sırf bu şiddetli yağmur için bir ara Tanrı'ya teşekkür etmeyi aklına yazdı ve yürümeye devam etti.
Mercek altında tuttuğu arabanın yanından geçerken arabanın içine baktı. Kumral kadınla göz geldi. Bunu beklediği söylenemezdi. İkisinin de delicesine arabayı aradıklarını ya da konuştuklarını düşünmüştü. Fakat umrunda da değildi. Sadece kadınım yüzünü biraz daha yakından görmüş olmuştu.
Adam herhangi bir tepki vermeden tekrar önüne dönüp ilerlerken Hermione kaşlarını çatmıştı. Adamın gidişini izledi önce. Bir an için arabayı çalıştırıp peşinden sürmeyi düşündü ama bu saçmalık olurdu. Hiç tanımadığı birisiyle göz göze gelince onu takip edecek bir duruma düşmüş olamazdı.
Daha o kadar delirmemişti. Delirdiğini inkar etmiyordu ama herkesi tek tek takip edecek kadar delirmemişti. Zamanı olsa belki. Sadece adamın yüzünü kafasında tekrar düşündü. Pek belli olmuyordu, kapüşonlusu yüzünden ama sert yüz hatları dikkat çekiciydi. Şimdilik bunu aklında tutması yeterliydi.
Hermione derin bir nefes alıp yanındaki adama döndüğünde kendi oturduğu koltuğun altında elini gezdiriyordu. Hermione bunun saçma olduğunu söylemek için ağzını açtığı sırada adamın kaşları çatıldı. Koltuğun altındaki elini çekip çıkardığında elinde küçük bir çip vardı.
Kumral kadın şaşkınlıkla kaşlarını kaldırdı ve adamın elindeki çipi aldı hızla. İnceledikten sonra kapıyı açıp elindeki aleti dışarı attı. Aslında arabasına bir dinleme cihazı koyduğundan emindi ama şimdi o çipi bulmak onu biraz da olsa korkutmuştu. Arabasına nasıl girebildiğini bilmiyordu sadece tek bildiği şey bunun yapan sapkın kendisinin bu işte Draco ile ortak olacağını önceden düşündüğünü biliyordu.
Kısa zamanda ikisinin beraber hareket ettiklerini öğrenip önce kadının çamaşırhanesindeki kutusunun içine anahtar bırakması ve arabasına bir çip yerleştirmesi imkansızdı. Bir şekilde Draco'nun kendisini bulacağını biliyordu.
Ayrıca arabada sadece bir tane çip olduğunu düşünmüyordu. Bir tane yerleştirebilen birisi emindi ki bir kaç tane daha yerleştirmişti ve dinlenmek istemediğinden de emindi. Bu yüzden arka koltuktaki çantasına uzanıp kucağına aldı. İçinden not defteri ve bir kalem çıkardıktan sonra tekrar arka koltuğa doğru fırlattı. Not defterine söylemek istediklerini yazdıktan sonra adama doğru tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
beautiful light | dramione
FanfictionSanki her şey Scorpius'un kaçırılma gibi bir ihtimali yokmuş gibi planlanmıştı. Belki de diğer aileler bu yüzden bu oyunda kaybetmişlerdi? Çocuklarının kaçırılmadıklarını düşündükleri için. Aslına bakarsak çok mantıklıydı. Herkes ilk başta çocukları...