4.BÖLÜM

805 64 13
                                    

multimedia : peter ve linda

Arkamdaki sesin, sevimli köpek peter'a ait olduğunu anlamak için dahi olmama gerek yoktu. Kadifemsi kalın ses tonu kendini belli ediyordu. Konuştuğunda güzel bir melodiyi dinliyor gibi hissettiğimi yeni anlamış, şaşırmıştım. Hem onun ses tonu, kalçaları beni ilgilendirmezdi. Ben bu çocuktan kurtulamayacaktım her halde. Nerde görsem o anlaşılan beni takip ediyor.

Kendi düşüncelerim, halat misali boynuma dolanıp beni boğarken. Peter, arkadan bir sandalye çekmişti. Sandalyesini benim ve Robert'in ortasına bırakıp, oturdu. Bu davranışlar karşısında hangi insan sinirlenmezdi ki. Hangi hakla gelip bizim masamıza oturuyordu. Bakışlarım kızların üzerine kaydığında onlarda bana bakıyorlardı. Bakışları endişeli ve bir şey yapmamamı istediklerini anlatıyordu. Peter yanımda otururken bir şey yapmamamı nasıl beklerlerdi ki. Eğer yanımdan kalkmazsa, ya heyecandan yâda sinirden ölebilirim. Bakışlarımı kızlardan çekip, yanımda oturan peter'a döndürdüm. Robert'le konuşmaya dalmış gibilerdi. Benim arkadaşımla nasıl benden daha iyi anlaşabiliyordu. Hayret ediyorum. Bu beni sakinleştirmek yerine, daha da çıldırtıyordu. Beni çıldırtan diğer şey ise yanında oturmama rağmen beni hiç takmıyordu. Ellerimden biriyle bana arkasını dönen belini hızla dürttüm. O ise bana dönüp bakmadan omzunu silkmişti. Sinirlerimin katsayısı altıysa, yeniden altıyla çarpılmış ve otuz altı olmuştu. Bu sefer dürtüklemek yerine oturduğum yerden kolunu tutup onu kendime çevirmeye çalıştım. Bu hareketime şaşırmış gibiydi. Yâda bunu yapan gücüme. Sandalyesini doğrultarak bana doğru döndü ve oturdu. Şimdi ise Robert arkadan bize bakmaya çalışıyor, kızlar ise karşımızda oturdukları için rahtlıkla görüyorlardı.

"- burada ne işin var? Sana masamıza oturmana izin verdiğimizi hatırlamıyorum." Dediğimde yüzündeki şaşkınlığın yerini alaycılık almıştı. Bakışlarım dikkatle yüzünde dolaşıyordu. Bu gülümsemesine sinir oluyordu. Gülümsemekten çok küçük görmeyi vurgular nitelikteydi.

"- linda, tatlım beni dinler misin lütfen? Bende seninle ve kızlarla bu konuda konuşmak istiyordum." Robert'ın sesi beni kendime getirmişti. Peter'ın omuzlarının arkasından kafasını uzatan Robert'e çevirdim bakışlarımı. Bana yüzünde kaygılı bir ifadeyle bakıyordu.

"- Robert ne söyleyeceksen daha sonra söyle lütfen. Şuan ne yeri ne de zamanı." Diyip bakışlarımı yeniden peter'a çektim. O ise hiç kıpırdamamış, bakışlarını benim üzerimden almamıştı. Lakin bu seferki bakışlarında alaycılık ya da şaşkınlık yoktu. İsmini koyamadığım bir duygu bürümüştü o siyah gözleri. Bana hayranlıkla bakıyor gibiydi. Bu bakılar yüzünden boğazımdaki düğümü göndermek için ve konuşabilmek adına yutkundum.

Tam, 'benimi takip mi ediyorsun?' Diyecektim ki Robert konuşmaya başladı.

"- Peter benim ağabeyim." Dediğinde ise donakalmıştım. Bu ukala ve Robert ağabey, kardeş miydi? Bu olamaz, imkânsız. Dünyanın öküzün boynuzunda durması imkânsızsa, bu ikisinin kardeş olması da imkânsızdı. Gözlerimi Robert ve Peter'in gözlerinde götürüp getiriyordun. Bana şaka yapabilirlerdi. Bunun şaka olması için arabamdan vazgeçerdim. Ama doğruluğu gözlerinden bile belli oluyordu.

Ne yani, en yakın arkadaşımın abisiyle ev arkadaşıydım, bu da yetmezmiş gibi çocuk ukalanın teki ve ben çocuğa cinsel bir istek duyuyordum. Peter aklımdakileri okumuş gibi kahkahaya tutuldu. Robert konuşmaya başlayınca ben düşüncelerime, Peter ise gülmesine son vermişti.

"- Peter bundan sonra bizimle takılacak. O mezun olalı 2 yıl oldu. Ve bildiğiniz gibi lindanın eğitmeni olarak atandı. Bu arda onun çok havalı özel yetenekleri var. şekil değiştirmek, zihin okumak ve rüya yönlendirmek." dediğinde başımdan aşağıya kaynar sular boşalmış gibi hissediyordum.

AVCILAR OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin