12.BÖLÜM

562 40 7
                                    

multimedya : linda var.

Okula vardığımızda, kendimi daha rahat hissetmiştim. Arabadan iner inmez müdire’nin odasına doğru, Peter tarafından sürükleniyordum. Sinirliydi, hem de çok sinirli. Sinirli olması gereken benken, tam tersi bir durum söz konusuydu ve ben Peter’in neden bu kadar sinirli olduğunu anlamıyordum. Peter bir anda durunca arkasında yürüyen ben onun sırtıyla tanışmıştım. Yüzünü bir anda bana döndürdüğünde ise yüzü kıpkırmızıydı ve sinirden olduğunu anlamamak imkânsızdı.

“- evet sinirliyim. Kendime, aileme sinirliyim. Senin en yakın arkadaşını öldürdüler, ikimizin beraber olmasını imkânsızlaştırdılar. Beni terk etmenden ölesiye korkuyorum. Bu yüzden sinirden gebermek üzereyim.”

Bunları düşündüğünü bilmiyordum. Rebecca öldüğü için bende kötüydüm ama onu terk edebileceğimi nasıl düşünürdü. Onsuz bir hayatı yaşayabileceğime inanıyor muydu? İki yanında kaskatı olmuş ellerini, ellerime hapsederek

“- bunu düşünme Peter. Sensiz bir hayat yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim. Senin yaşaman için kendimi feda edecek derecede seni seviyorken, senden ayrılmak gibi bir seçenek, seçeneklerim arasında yok.” Dedim ve müdirenin odasına doğru onu itekledim.

……………

Müdire, koltuğunda oturmuş beni inceliyordu. Konuşmaya başlayınca incelemesi de bitmişti.

“- ritüel’i bir hafta ertelemek zorundayız. Günü size bildiririm. Çıkabilirsiniz” dediğinde kafasıyla kapıyı göstermişti. Aklı sıra bize nazikçe, defolup gidin, diyordu.

Müdirenin odasından çıktığımızda, Peter yeniden elimi tutuyordu. Balo salonuna girdiğimizde bütün gözler bize dönmüştü. Anlaşılan avcı olarak değiştiğimi herkes öğrenmişti. Erkekler beni incelerken, kızların ise bakışları Peter’in üzerindeydi.  Peter homurdana homurdana balonun çıkış kapısına doğru yürüdüğünde ne yaptığını anlamamıştım. Beni arabama bindirdiğinde ise balodan çıktığımızı ya da gecenin bizim için bittiğini anlamak güç değildi.

Arabanın içerisinde birkaç dakika bekledikten sonra Robert ve Mary’de gelmişti. Peter arabayı çalıştırdığında ise başımızdan son olarak geçenleri Robert ve Mary’e anlatmakla meşguldü. Benim ise tek derdim, o aptal balodan dans edemeden ayrıldığımdı. Lanet olsun, o kadar hazırlandım. Dekoltemi gösteremedim bile.

……………

Eve varmıştık yol çok kısa sürmüştü. Kapıya kadar ilerledik anahtarı çantamdan çıkarıp içeri girdim kendimi kotluya attım, çok yorulmuştum. Arkamdan diğerleri de yanımda boşta kalan yerleri doldurduğunda dikkatimi masanın üzerindeki kâğıt çekti. Evden çıkarken ortalıkta kâğıt falan gördüğümü hatırlamıyordum. Koltuktan kalkarak masaya doğru yürüdüm bu bir kâğıt parçası değildi, bir mektuptu, buraya nasıl gelmişti? kapıyı kilitleyip gitmiştik ama eve dönüşte kapı kilitli değildi. Eve kim girdiyse, çıkarken kapımı kilitleme gereği duymamıştı. Gerçekten kafayı sıyırıyor olmalıydım. Evime biri giriyor ve ben kapımı kilitlemeden çıktığına kafayı takıyordum. Masadaki mektuba uzanıp mektubu aldım ve açtım.

Mektupta;

Sevgili kızım linda. Seni ne kadar özlediğimizi bu satırlara dökmemiz imkânsız. Seni almaya gelemediğimiz için üzgünüz ama bu senin kendi güvenliğin için. Keşke seni almaya gelen avcılarla çatışmak yerine onlarla gelseydin. Yarın okulun arkasındaki kefede olacağız. Umarım gelirsin görüşmek üzere hoşça kal.

AVCILAR OKULUHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin