27

9 4 0
                                    

“Durmadan Tanrı'ya şükretmemiz için bir neden daha var: Tanrı sözünü bizden(elçilerden) işitip kabul ettiğiniz zaman bunu insan sözü olarak değil, gerçekte olduğu gibi, Tanrı sözü olarak benimsediniz. Siz imanlılarda etkin olan da bu sözdür”(1.Selanikliler 2:13).
Böylece Mesih’in ölümünden 10ile 30 yıl kadar sonra İncil kitabını oluşturan bölümlerin çoğu (% 85’i) yazıya geçirilmişti (bkz. s. 82’de İncil bölümlerinin yazıldığı tarihleri gösteren liste). Yalnız Yuhanna’nın yazdığı bölümler kalmıştı, ki bunlar bu elçinin hayatının sonuna doğru, M.S. 90 ile 100 yılları arasında tamamlandı. Bu yazılar İmanlılar tarafından Kutsal Kitap olarak hemenkullanıldı.

“Sevgili kardeşimiz Pavlus'un da kendisine verilmiş olan bilgelikle size yazdığı gibi… bütün mektuplarında… diğer Kutsal Yazı’larda olduğu gibi… bu konulardan söz eder…” (2.Petrus 3:15,16).
Petrus’un 2. Mektubundan kesit olarak aldığımız bu ayette, onun zamanında bile (yani M.S. 60 yıllarında), PAVLUS’UN MEKTUPLARININ KUTSAL YAZILAR DEMETİ OLARAK OKUNDUĞUNU ORTAYA KOYMAKTADIR!
Zaten en eski el yazmaları ikinci yüzyılın ilk yarısına aittir ki, hiçbir eski eserden kalan nüshalar köküne ya da aslına bu kadar yakın değildir. Örneğin, M.S. 90 yıllarında tamamlanan İncil’in Yuhanna bölümünün bugün mevcut en eski nüshası, 110 yılına aittir! (Bkz. sayfa 93’teki resimler) Kur’an’ın bugünkü metni bile ancak üçüncü Halife olan Osman zamanında nihai bir şekilde tespit edilmiştir.
Buna şunu ekleyebiliriz ki, İnanlılar arasında birer direk sayılan elçilerin öğrencileri de bazı eğitici yazılar yazmışlar. Onlara “Kilise Babaları” adı verilmiştir. Bazılarının isimleri şunlardır: Klement ve Barnaba (bunlar Pavlus’un emektaşlarıydı), İgnatiyusve Polikarp(bunlarsa Yuhanna’nın öğrencileriydi) vs. Yazılarından şunları öğreniyoruz:

M.S. 90 ile 150 yılları arasında yazdıkları din kitaplarında İncil’in her bölümünden öyle çok aktarmalar vardır ki, İncil’in tümünün Kutsal Kitap halinde hemen kullanıldığı şüphesiz ortadadır!

Ayrıca, bu alıntılar İncil’in içeriğinin % 95’ini oluşturuyor. Öyle ki, İncil’in kaybolmuş olduğunu sayanlar varsa bile, 2. yüzyıla ait olan bu aktarmaların aracılığıyla İncil’i yeniden derlemek mümkün olurdu!31

Son olarak onlar bu denli erken bir tarihte, bugünkü İncil’deki metinlerin Tanrı’nın esini olduğunu açıkça ifade ediyorlar!

Örneğin, Klement’in şu sözlerine dikkat edin: “Mutluluğa erişmiş elçi Pavlus’un mektubunu ele alın (1. Korintliler’den söz ediyor). İncil’in yayılmasının başlangıçında size nasıl yazdı? Gerçekten Tanrı tarafından esinlenerek sizlere yazdı…” (M.S. 95 yılları civarında kendisinin yazdığı Klement’in 1. Mektubu’nun 47:1-3 bölümü).
Başka bir tanık, M.S. 70 yılları civarında (yani Mesih’in ölümünden yaklaşık 40 sene sonra) çok yaygın kullanılan “on iki havarilerin öğretişleri” anlamına gelen “Didahe”adındaki kitapçıktır. Sayfalarında İncil’den çok sayıda aktarmalara rastlıyoruz. Bu aktarmaların başında da hep “Rab’bin İncil’de bize buyurduğu gibi…” tarzında ifadeler yer alıyor (Örneğin: Didahe 8:2; 15:4…).
Bu bilgiler ışığında 4. yüzyılda İznik konseyinde (M.S. 324) “yüzlerce İncil arasında dört tanesi seçilip diğerleri yakıldı” iddiası (ya da buna benzer iddialar) tamamen yersiz ve saçmadır. 1. ile 3. yüzyıla ait bu bol belgeleri öğrenen herkes için bu iddialar insan sağduyusuna bir hakarettir. Ayrıca mevcut olan İznik konseyinin tutanaklarında, bu konseyde gündeme giren konular arasında “İncil’lerin sayısı” gibi bir saçmalık yer almıyordu. İznik Konseyi ile ilgili olan tek tarihsel belge dışında bazılarının böyle bir yalan uydurması gerçekten hayretler vericidir. Gerçek bir araştırmacı, tarihin bu kanıtları karşısında başka hiçbir açıklamaya gerek duymaz. Çünkü 1. ile 3. yüzyılda İncil’den aktarılan parçalar elimizdeki İncil’in metnine eşittir. Ayrıca, kalan ilk el yazısı İncil nüshalarını da unutmayalım (M.S. 110). Zaten 2. yüzyılın yarısında, Mesih İnanlıları büyük Roma İmparatorluğunun sınırlarının çok ötesine dağılmışlardı, öyle ki, ellerinde bulunan bütün İncil nüshalarının toplatılmasının düşünülmesi bile mümkün değildir (Toplatılıp yakılsaydı, 2., 3. ve 4. yüzyıla ait, bugün mevcut nüshalar yok olmuş olurdu32).
4. yüzyıla girmeden bütün İnanlılar, bugünkü İncil’i oluşturan bölümlerle ilgili ortaya çıkan listeler kullanıyorlardı (s. 82’deki liste gibi). Çünkü ilk İnanlılar, İncil’in bu bölümlerinin değerini bilerek, onarlı yazdıktan hemen sonra derlediler33…
Artık arkeolojinin açığa çıkardığı kanıtlardan söz etmeye gerek kalmadı34. Yalnız şununla yetinelim : İncil’deki tarihler, yer tarifleri vs., hem en eski tarihçilerin kayıtları tarafından hem de yüzyılımızın arkeolojik buluşları tarafından doğrulanmaktadır.
                                                                                 

TANRININ TELEFON NUMARASI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin