11┊I have to escape, if I love myself.

133 16 3
                                    

LUHAN's POW ::

"Anasını satayım senin hayat! Noldu?! Yedin mi şamarımı?! Kalırsın işte ahanda böyle!"

Aynadaki yansımama kapak yaparak yerimde dans etmeye devam ettiğimde, içeriye giren çocuk önce aynadaki yansımaya, daha sonra da gerçeğine bakakalmıştı şaşkınlıkla. Normalde utanarak o ortamdan kaçmak benim alışık olduğum tarzımdı ama şuan kimse moralimi bozamazdı.

Yuan puştu bile.

"Ne bakıyorsun lan öyle? Hiç mi dans eden bir insan görmedin?"

"Lütfen sen bir daha dans etme."

"Niye? Beğenemedin mi?"

"Çok isterdim ama maalesef. Şimdi şuradaki çamaşır suyu ile gözlerimi yıkamak durumda kaldım senin yüzünden."

Bu Koreliler de ne kadar garipti yahu! Çin'de aynı şeyi yaşasam beni bu halde gören şahıs benim adıma utanarak hızlıca ortamı terk ederdi ama buradakiler sırf inat olsun diye resmen damarıma basıyorlardı, boş boş konuşarak.

"Aynen yıka. Senin gözlerin buğulanmış."

"Gözlerimin senin dansından daha iyi olduğu kesin.."

"Bana bak ulan! Ne sanıyorsun sen kendini?! Madem çok becerebiliyorsun, seni de görelim!"

"Bana meydan mı okuyorsun sen?"

"Sana meydan okumam için aynı seviyede olmamız lazım ama.. üzgünüm. Senin seviyen benimki-"

Ellerimi, kaynana style bir biçimde, belime koyarak car car konuştuğum o anda beni resmen yerin dibine sokacak bir hareketle ortaya çıkmıştı. Ağzım açık bir biçimde hem şarkı söyleyişine hem de bir balet tarzı dans edişine bakakaldığımda, nefes nefese kalmış bir biçimde önümde durdu, yüzündeki sırıtışla.

Ben şakasına filan demiştim ama.. dans etmeyi harbiden çok iyi becerebiliyormuş bu esmer bomba.

"Sinek girecek."

"Ha?"

"Ağzını kapat diyorum, sinek girecek."

Kaşlarım, duyduğum şey ile hızlıca çatıldığında, göz devirerek lavabonun kenarına bıraktığım çantamı omzuma attım.

"Bu tuvaletlere kafa yapıcı madde filan mı sıkıyorlar?"

"Niye?"

"Başıma gelen her manyak olay tuvalette gerçekleşiyor çünkü!"

Ona aniden çıkışmam yüzünden yerinde sıçradığında, tuvalete ne için geldiğini unutmuş bir biçimde peşime takıldı, okulun ilk günü olduğu için gereğinden kalabalık olan koca kolidorda.

"Pişt. Çekik."

"Sen nesin? Zenci."

"Zenci değilim, Kim Jongin'im. Nam-ı diğer, Yüce Kai."

"Döneyim de götüme anlat.."

"Şuan zaten oraya konuşuyorum.."

Ona hak vererek aniden durduğumda, birkaç büyük adım daha atarak yanıma ulaştı.

"Çekik derken nereden geldiğini sormuştum aslında."

"O zaman 'Nerelisin kardeş?' falan diyebilirsin. Korelilerin deyimlerini henüz çözebilmiş değilim çünkü."

"Fark ettim. Telaffuzun bok gibi."

"Senin gibi mi yani?"

Ona laf sokmamdan mutlu olmuş gibi boş boş sırıttığında, bahçeye çıkmak için inmem gereken merdivenleri yavaş yavaş aşarken o da benim gibi kollarını göğsünde bağladı.

⊹ TEAM 88┊AVENGERS - [osh+lhn]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin