SEHUN's POW ::
"Dikkat et."
"Sen de."
"Birazdan seni almaya gelirim. Kahvaltı yapmayı unutma."
"Tamam anneciğim.."
Dediklerime göz devirerek homurdandığında, dün gece sanki saatlerce öpmemişim gibi çektim bedenini yeniden kollarım arasına, kimseyi umursamadan öptüm uzun uzun kiraz dudaklarını. LuHan benim aksime tedirgin bir şekilde karşılık vererek bedenimi yukarı kattan gelen seslerle beraber ittirdiğinde, gözlerim merdivenlerden inen Yuta'yı bulmuştu. İkimizi yarı sarılır bir şekilde basmış olmasına rağmen bir süre durarak bizi süzdüğünde, gözlerini kaçırarak merdivenleri indi hızlıca. LuHan'a sarılabilmek için aramıza girdiğinde LuHan'ın kucağına binerek başını onu taşıyan bedenin yanağına yaslarken ona gülümsemekle yetindim.
"Kabus mu gördün?"
"Hayır.."
"Neden somurtuyorsun o zaman yavru kaplan?"
"Hiç.."
"O zaman hadi gidip üzerini değiştir-"
"Hayır. Okula gitmek istemiyorum."
"Ben de ama yapacak bir şey yok Yuta. Her ne yaşarsak yaşayalım devam etmek için bizi güçsüz kılan şeylerin üzerine gitmek zorundayız.. değil mi Lucas?"
"Ya da görmezden gelmeliyiz. Korkularımızla savaşmak için hayat fazlasıyla kısa Yuta. İstediğimiz gibi davranmalıyız, acımasız olarak."
"Senin gibi mi yani?"
Usulca başımı salladığımda, LuHan sessiz kalarak yüzüme bakmıştı bir süre boyunca. Yuta ile bakışmamızı onun bana güldüğünü görmemin ardından keserek LuHan'a çevirdiğimde, Yuta'nın başına bir öpücük kondurmakla yetindi.
"Biliyor musunuz, bugün ben de işe gitmek istemiyorum. Ne yapsak, yerine getirmesek mi acaba bir günlüğüne sorumluluklarımızı?"
"Gerçekten mi? Lulu, olur mu?"
"Abim de beni assın dimi Yuta.. bunu istiyorsun dimi Yuta.. bacaksız Yuta.."
"Hiçbir şey yapamaz."
"Niye? Korumam mısın sen?"
Sırıtarak karşılık verdiğimde, bilmeden de olsa aslında gerçekleri söylediğini fark ettiği anı düşledim kısa bir süreliğine. LuHan acaba Yuta gibi mi davranacaktı yoksa.. acımasız mı davranacaktı? Bana.. yeniden yabancı mı olacaktı?
"Lulu, n'olur..."
"İyi. Tamam."
"Akrep onu gösterir göstermez buradayım. Dikkatli bak saate Yuta, LuHan geç kalmasın."
"Lucas sen doğaüstü bir.. neyse anladın sen.."
"Dalyar-"
LuHan gözlerini büyülterek elini Yuta'nın ağzına sertçe geçirdiğinde, boş boş gülerek omuz silkti.
"Çocuk işte, öğreniyor arkadaşlarından.."
"Hıhı, kesin öyledir.."
"Lucaa gitsene sen. Evsiz midir nedir yahu, sürekli dibimde bitiyor zaten.. tch tch.."
"Ararım seni."
"Arama beni."
"Hoşça kal."
"Görüşmeyiz.."
Dün BaekHyun'a yaptığım şeyi bugün ben yaşadığımda, BaekHyun gibi ortalığı birbirine katmak yerine ellerimi hırkamın cebine sokarak bahçeden sokağa çıktım. Korumaların bana attıkları şaşkın bakışlara sırıtmakla yetindiğimde, genel olarak hızlı yürüdüğüm için kısa sürede eve varmıştım. Eve girer girmez peşimden zili çalan kişi için kapıyı açtığımda, BaekHyun'un bana bağırmasına şaşırarak içeriye gidişini izledim. Bakışlarım hayattan bezmiş gibi davranan ChanYeol'ü bulduğunda, üzerindeki ceketi sinirle çıkarıp vestiyere fırlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⊹ TEAM 88┊AVENGERS - [osh+lhn]
FanfictionBen onu takım elbisenin içinde, herkese sert bakışlar atsa dahi içinde benden daha küçük bir çocuk taşıdığını düşündüğüm adam olarak tanımıştım. Nereden bilebilirdim ki gerçek ismini bana söylememesini, ellerinin daima kan koktuğunu, herhangi bir ha...