LUHAN's POW ::
Bir hafta geçmişti. Koskocaman bir hafta!
Herkes uyuyamazken ben ise oturduğum tekerlekli sandalyeden emir vermekle yetinmiştim saatler boyunca.
Yuta ile teyzemlerin peşine takılarak Çin'e geri dönmek yerine okulumu devam ettirebilmek için Kore'de kalmaya karar verdiğimizde kendimize daha uygun bir ev seçmiştik. İçinde eşyası olan küçük bir apartman dairesini saatler süren bir araştırmanın sonrasında bulduğumuzda ise o evin bizim olabilmesi için beklemenin saçma olduğunu düşünerek hemen satın aldırmıştım Jackson'a. Kendisi reşit olduğu için gerekli şeyleri hallettiğinde Yuta ile çoktan eşyalarımızı hazırlamıştık bile. Bu büyük fakat bize hiç iyi şeyler çağrıştırmayan üç katlı evden taşındığımız için yaptığım zafer dansının ardından sonum acilde bittiğinde, yakışıklı doktor beyciğim bana güzel bir azar çekerek beni eve postalamıştı. Eşyalarımı yerleştirmek şöyle dursun, ağrı kesiciler yüzünden birkaç gün boyunca uyku ile uyanıklık arasında kaldığım için Yuta kucağındaki Mişa ile içeriye dalmak yerine benden uzak durmakla yetinmişti. Bu bir hafta içinde başımda bekleyen ve bir türlü gitmeyen SeHun'a eskisi gibi davranmakta çekinmemiştim.
Çünkü bana o gece nereye ve neden gittiğini hala anlatmamıştı!
Gerçi anlatsa da pek dinleyeceğimi sanmıyordum. Bana yaklaştığı an beni daha sinirlendirmeden elime geçen ne varsa ona fırlatarak karşılık verdiğim için bana karşı oldukça çekingen davranmıştı bu bir hafta boyunca. Uykuya daldığım an dibimde bitirek güne onun kollarında başlamanın verdiği keyifle daha bir delirerek her sabah onu yataktan aşağı attığımda, onu ve kendimi bir mıktanısa benzetmiştim. Sinirlendiğimiz an aynı yöne bürünerek birbirimizi itiyor, düştüğümüzde veya üzüldüğümüzde ise farklı kutuplara dönüşerek birbirimize resmen yapışıyorduk. Çoğu zaman kırıcı şeyler söylemekten çekinmemiştim herkese, özellikle de ona karşı ama bana gücenerek çekip gitmek yerine gülümsemekle yetinmişti. Biliyordu, dediklerimin hiçbirisinin arkasında olmadığımı. Değişiyordum ve istediğim kişi oluyordum, daha doğrusu çalışıyordum, ama bana hiç yardımcı olmuyordu ki kalbini bir daha kırmamam için benimle uğraşmayı keserek!
Aşk hayatım her ne kadar kaoslu geçse de arkadaşlarımla aramdaki ilişkinin de ondan pek aşağıda kalır bir yanı yoktu. Jongin'in beni sürekli tekerlekli sandalyede yakaladığı için hızla sürerek oraya buraya çarpmama oturup gülmesi yüzünden artık sinir küpüne dönüşmekten çekinmediğimde bir şeyi fark etmiştim. SeHun'un sessizleşmesi. Jongin'in yanımda her bitişinde gülümsemeyi keserek bir köşeye geçip dik dik bize bakması yüzünden nedensizce rahatsızlık duyduğumda, Jongin'e onunla hiç kavga edip etmediğini sordum. Jongin bu önemli soruma sadece omuz silkerek karşılık verdiği için hiçbir şey öğrenemesem bile düşündüklerimin doğruluğunu kanıtlamıştım kendime.
Jongin salağının dışında sahip olduğum iki arkadaşımın, BaekHyun ve ChanYeol'ün, sürekli dibimizde bitip onunla özel olarak konuşmak istemelerine anlam veremesem de kendilerini bana affettirmeye çalışmalarının sonuçlarını almışlardı işte. Öyle ya da böyle konuşarak onlara laf sokmaktan asla çekinmesem bile benim ve Yuta için çabalaladıklarını görmezden gelemezdim ama onları öldürebilirdim. BaekHyun'un ikide bir cebinden çıkarıp okuduğu vasiyetnamem yüzünden sinirle onları ihbar etsem de sonunda kendimi onlarla beraber gülmekten alamamıştım. Dediğim her şeyi yerine getirmeleri yüzünden onlara kızdığımda, her şey için çok geçti, maalesef ki. Jackson salağı çoktan plaklarımı almış, kitaplarım ise dağıtılmıştı.
![](https://img.wattpad.com/cover/212968458-288-k130537.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
⊹ TEAM 88┊AVENGERS - [osh+lhn]
Fiksi PenggemarBen onu takım elbisenin içinde, herkese sert bakışlar atsa dahi içinde benden daha küçük bir çocuk taşıdığını düşündüğüm adam olarak tanımıştım. Nereden bilebilirdim ki gerçek ismini bana söylememesini, ellerinin daima kan koktuğunu, herhangi bir ha...