13🕊

1.4K 149 56
                                    

Kendimi arıyorum,bulamıyorum. Kasımpatı saatlere,
gergin vazoların belirgin çizgilerine aidim ben."
Fernando pessoa

***

Kulaklarımda sessiz çığlıklar
Rüzgar denizi boğuyor
Gözlerinde güneşin hikayesi
Dudaklarından sükûtun sesi
Kalpte olan süveydâ
İşte bunlar senden bana kalacak son hatıralar
Ya gitme ya da hiç gelme

Küçük bir çocuğun doğum gününde beklediği hediyenin heyacanı gözlerinden anlayabirsiniz. Etrafa neşe ve merakla bakar. Herkesi kendince yorumlar ve ne alabileceklerini düşünür. Bu kutlama zamanına kadar böyle sürer. Merakı arttıkça yerinde duramaz. Heyecandan kalbi öyle atar ki sanki sabahtan akşama kadar durmadan koşarak kedilerle yarış yapmış gibi. Sonra hediyeleri alma zamanı gelince mutlulukla gözleri parlayarak kutuları açar. Özellikle aklındaki hediyeyi birisinin almasını dileyerek. Bir kutu iki kutu derken istediğini bulamayınca yüzü asılır işte o anda babası çıkar ve ona bir kutu uzatır. Küçük çocuk isteksizce açar kutuyu. Birde bakar ki istediği şey tamda karşında. Işte tamda bu sevinci ben yaşıyordum. Hiç beklemediğim bir anda jimin evine kadar gelmiş ve onunla dışarı çıkmamı istemişti.

Ilk başta jungkookun beni sinir etmek için bu işe kalkıştığını düşünmüştüm. Ve eğer kapıda birini bulamazsam onu bir güzel döveceğimi de ekleyerek kapıyı açtığımda uykulu halimle ne olduğunu anlayamamıştım. Başta saçma bir rüyada bile olabileceğimi düşündüm. Sonra onun gerçek olduğunu anlayınca az daha yere yığılıp kalacaktım. Güzelce hazırlanmış ve beni almak için gelmişti. Karşısına bu şekilde çıktığım için kendimi boğmak istesemde bozuntuya vermeden odama girmiştim.

Dolabımı açmış ve kıyafetleri tek tek yatağın üzerine fırlatmıştım. Tanrım o böyle güzel olmuşken benimde ona ayak uydurmam gerekecekti. Kapının kenarından beni inceleyen jungkooka yardım dilenircesine baktım. Göz devirip bir kaç adımda yanıma geldi ve saçtığım kıyafetleri inceledi.
"O sade ve şık olmuş. Bence bu pantolonu ve bu kazağı giy. Saçlarını açık bırak daha güzel duruyor. Hafifte makyaj yap yüzüne renk gelsin. Ah ayrıca şu kabanı ve bu ayakkabıyı kullan. Çantanda şu olsun" hepsini tek tek çıkartıp yatağın boş kalan kısmına koydu. Sonra bana döndü ve yanağını gösterdi.
"Sonra da yardım için teşekkür öpücüğü" kocaman gülümsedim ve uzattığı yanağına buse kondurdum. Genellikle beni sinir etmek için dünyaya gelmiş olduğunu düşünsemde aynı zamanda o benim tek neşe kaynağımdı.
"Bana söz verdin onunla tanıştıracaksın" parmağını tektitle sallayarak odadan çıktı ve kapıyı kapattı. Hızla dediklerini giyip saçlarımı taradım. Yüzümü yıkayıp dişlerimi fırçaladıktan sonra dediğini yaparak hafif makyaj yaptım ve saçlarımı açık bıraktım. Bugün hava oldukça güzeldi. Sanırım artık yaza girmeye bir kaç gün kalmıştı. Çantanın içine ihtiyacım olabilecek bir kaç parça eşya atarak ayakkabılarımı alıp hızla evden çıktım. Öyle heyecanlıydım ki kalbim durmak üzereydi. Beni nereye götürecekti? Ne yapacaktık? Hiçbir fikrim yoktu. Ne olduğunu bile anlayamadan onun büyüsüne kapılıp kendimi arabasının yanında bulmuştum.

Benim geldiğimi anlamayıp elindeki telefonuyla oynuyordu. Arabanın camına bir kaç kez vurduğumda gözleri beni buldu. Kapıyı açıp arabaya bindim. Yüzünde kocaman bir gülümseme ile bana bakıyordu. Gözleri neredeyse yok olmuş bir çizgi halini almıştı. Fazla sevimliydi.
"Güzel bayan adınızın neden saebyeok olduğunu anladım. Göz alıcı bir ışığa sahipsiniz" elleri saniyelik gözlerini kapattı ve geri açtı. Yaptığı bu iltifata ufak bir kahkaha atmıştım.
"Teşekkür ederim jimin sshi. Sizde çok havalı olmuşsunuz. Hatta öyle ki kardeşim seninle tanıştırmam için başımın etini yedi." Gözleri tamamen kapanmış bir şekilde seslice güldü.
"Kardeşin çok sevimli. Öyle bir kardeşim olsun isterdim"

Death of a bird/ Park JiminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin