3. Bölüm

130 4 1
                                    

-Benim adım burak
Al iste aldim basima .....

Adımı söyleyip ,söylememek arasıda kaldım. Ama bu terbiyesizlikği yapamazdım.
-Adım Peyker ...
-Tanıştıgıma memnun oldum.
Gülümsedim. Daha fazla konuşmamak için hemen o durakta indim. Onun yüzünden yürümek zorunda kaldım. Aslında yürümeyi seviyordum ama bugün zoruma gitti. Olgun birine benziyordu. Yani kevserin hitabıyla gideri vardı. Aman neyse banane.Ev bir durak sonraydı. Kulaklıgımı taktım. İnanmıyorum içinde hafıza kartım takılıymış. Uzun zamandır fark etmemiştim. Galeriye hiç girmedim buna gücüm yetmezdi. Çünkü Yusufla anılarımız vardı içinde. Beraber çekindigimiz resimler , videolar vardı. Yusuf vardı onlarda nasıl silebilirdim. Hiç açmamak üzere hafıza kartıma taşımıştım. Takılı oldugunu yeni fark ettim. Evet bakmak istiyordum ama şimdi sırası degildi. Hemen müzik kısmına girdim. Ama beraber dinledigimiz şarkıları dinlemeye hakkım var.

Kalbin ağlasada , Gülümse inadına. Düşler takıp saçlarına Yürü rüzgarlara...

Kurdugun hayalleri ayazlar yıksada ,Sen yeterki hep ümit et ,Hayat döner sana....

O pembe gül yüzünü , kederle soldurma..Daldaki son yaprak gibi ,Sarıl hep hayata...

Bana ayrılmadan önce en son gönderdiği şarkıydı. Gözümden tek bir damla gözyaşı aktı. Ağlamaya mecburum hissediyorum. Sanki aglamassam daha az kederliyim gibi geliyor. Olmaz hem onun için gülerim hem de ağlarım. Bundan hiç pişman olmam. Kahraman tazeoglu misali "benimle bir olmak kolay , benimle hiç olurmusun " Ne kadar anlamlı ilk okuduğumda kafama çoktan yer etmiştim. Şimdi kim bilir ne yapıyordu? Belkide nişanlısıyla vakit geçiriyordu. Ee tabi en doğal hakkıydı bu. Eve geldiģimi fark ettim. İçeride girdiğimde herkesin bana baktığını gördüm..
-Hayrola ? Ne oluryosunuz?
Tam o sırada arkalarından pasta çıkardılar. Teyzelerim , annem , anneannem , kardeşimlerim , kalabalıktı yani.Ayşe teyzem öne atılarak
-Aa Peyker bugün senin doğumgünün .Kevser gülerek
-Ahaha yoksa unuttun mu abla ? Zaten senden bu beklenirdi.
Hepsi güldüler.
-Unutmuşum işte ne var bunda? Hem ne gerek vardı. Sevmiyorum böyle şeyleri.
Annem konuştu bu sefer.
-Aaaa!!!Peyker ayıp bak hepimiz senin için hazırlandık. Tamam o zaman hadi ben keseyim pastayı hep beraber yiyelim.
-Haklısın anne. hepiniz sağolun.
Annem pastayı kesti geldi beraber yedik. Gülüştük , eğlendik. Ailem bana iyi gelmişti. Babam ise tır şöförü oldugu için uzaktaydı. Hediye göndermiş. Güzel bir elbise. Asker yeşili derler ya onun renginde , hafif pileli , sade bir şey benim zevkimi gerçekten de biliyor babam. Süslü şeyleri sevmiyorum. Ne yapayım? Topuklu ayakkabı bile sevmiyordum. Ama lisede bir arkadaşım vardı. Bana sevdirmişti. Hakkı vardı. Akşam odama çekildim ve uyudum. Yorgundum..


Yusuf ♥♥
Bu işlerin o kadar kolay olmayacağını biliyordum. Ertesi gün Eminenin babası kapımızı çaldı. Resmen yumrukluyordu. Babam açtı.
-Hayrola Halil bey ? Bu yaptığınız ne demek oluyor?
-Asıl sizin yaptığınız ne demel oluyor Mustafa bey. Oğlunuz kızımdan nasıl böyle ayrılır. Ne hatasını gördünüz kızımın?
-Halil gel iceri girelim öyle konuşalım. Kolundan tuttu ve içeri girdiler. Ben mutfaktan çıkmaya utanıyordum. Babam ona olayı izah ediyordu. Ama adam anlamak istemiyodu. Babama tehdit bile ettiğini duydum. Seni buralara rezil edecegim diyordu. Ama babam altta kalırmı hiç. En sonunda siniri yatışmıştı. Kapıdan çıkarken yüzüme öyle baktıki derin derin. Babam bana dönüp
-Bunun böyle olacağı belliydi. "Dedi ve koltuga gidip oturdu. Hemen odama çıkmaya yöneldim. Arkamdan bir şeyler söylüyordu. Ama duymak bile istemedim ve duymadım. Yatagımda bunları düşünerek dönüp durdum. Günler hep aynıydı. Peyker'in dedigi gibi günler sanki fotokopi ile çogaltılmış gibi hep aynı derdi. Degişmeyen bir tek Peykerdi. Herşeyi hafızamda virgülünden tut noktasına kadar. Ve bugün Onun doğum günü. Daha doğum gününü bile kutlayamazken , Bilir misiniz ??Şimdi bana kimselerle konuşmaya degmezmiş gibi geliyor. Ne yapsam bu günün anısına? Kendimi arıyorum ve hep meşgul çalıyor. Yapacak bir şey yok. Gidip bir pasta alacağım ve kendim kutlayacagım. Pastaneye gittim. Pasta konusunda karar veremedim. Peyker çikolatalı seviyordu. Ama ben renkli olsun istiyordum. Ruhumu açsın bari. Yolda giderken Peykerin bana söyledigi bir şey geldi aklıma. "Ne kadar renkli olursan ol bir yanın daima siyahtır." Ama bugut benim renkli günün değildi hatta sim siyah bir günümdü. Bu renklilik neden ? Pastaneye dönüp hemen değiştirdim. Çikolatalı sim siyah bir pasta aldım. Ve tek bir tane kırmızı renkte mum aldım. Eve gittim mutfaga hazırladım. Mumu tek başıma söndürdüm. Bir dilim parça yedikten sonra öylece bıraktım. Odama çıkıp bilgisayarımı açıp nette dolaşmaya başladım. Biraz sonra annem içeri girdi
-Bu pastada nereden çıktı?
-Öyle canım istedi aldım. Alamazmıyım?
-Yok canım alırsın tabi. Iyi yapmışsın. Emineden ayrılmanı kutluyosun heralde..?? Gülerek söylemişti bunu.
-Anne saçmalama lütfen. Öyle şey olabilirmi hiç ?
İmalı bir şekilde
-Bilmem "dedi
Sinirlendigimi göstermek için ayağa kalktım.
-Anneee !!! Bugün Peykerin dogum günü illa söylemem mi lazım?? Bunu mu duymak istiyorsun?
-Tamam tamam hadi sen işine bak. Ben gidiyorum.
Bu kadar kolay sinirlenmem ama üstüme geldi. Ne yapayım? İşime döndüm. Bu sırada radyo çalıyordu.Selçuk balcını " anlatamam derdumu" şarkısı

Anlatamam derdumu da denizin dalgasina Alıp götürdü yari da , bakmadı arkasina Gözlerimdeki yaşına mendil kurtamadi.
Bu nasil sevdaluk yürek unutamadi..

AŞKIN SEN HALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin