GÜVENİLMEZ -2-

78 6 1
                                    

Bölüm 2

 

Yemeğe indiğimde annem ve babam masada oturmuş beni bekliyorlardı. Onlara göre bir görgü kuralı ‘’masaya herkes gelmeden yemeğe başlamak saygısızlıktır.’’ O yüzden mutlaka beni beklerler. Ya da en geç geleni. Her neyse. Masaya oturduğumda ikisi de gözlerini bana dikmiş gülümseyerek bakıyorlardı. Bir şeyler olduğunu anlamıştım. Babam sessizliği bozmuştu ve düşüncelerimi yanıltmamıştı. ‘’Alya, seninle bir şey konuşacağız.’’ Hadi canım, ben hiç tahmin edememiştim zaten. ‘’Dinliyorum’’ dedim umursamaz bir tonda gözlerimi yemeğime kilitleyerek.Rus salatası yanında makarna salatası. Annem salatalara bayılır. Kendisi de Rus olduğu işin Rus salatası yapmasına şaşırmamıştım. Babam Türk, annem Rus’tu. Annem Rusya’da doğmamı istemiş ve orada doğmuşum çünkü hem Rus hem Türk vatandaşı sayılıyormuşum. Mantıklı bir düşünce aslında. Annem babamın lafını devam ettirerek konuştu. ‘’Davetli olduğumuz bir kokteyl var. Ne kadar gelmek istemediğini bilsem bile buna katılmak zorundasın çünkü ailemizi ve seni görmek istiyorlar. Ayrıca sıkılmazsın çünkü bir sürü yemek var ve senin gibi gençler de olacak. Belki arkadaş olursun bazılarıyla. ‘’ dedi. Ailem çocukluk arkadaşım bile olmadığını biliyordu. Bir yere gittiğimizde –genelde gitmesem bile- yaşıtlarımın olduğu yerlerden kaçardım. Çünkü kendilerini bir halt sanan bir sürü boş beyinden ibaretler. İnsanları dış görünüşlerine göre eleştirmeye bayılan birkaç aptaldan ibaretler. ‘’Sen neden insanlara karşı bu kadar önyargılısın? Öyle olduklarını nereden biliyorsun?’’ dediğinizi duyar gibiyim.. Her insana böyle önyargılı değilim. Aslında anlattığım kadar asosyal değilim. Yolda hamile bir kadın gördüğümde gülümserim, ya da yaşlı bir bayana ne kadar tatlı olduğunu söylerim. İnsanlara yardım ederim. Ama bu anlattığım ‘‘yaşıtlarım’’ grubu genelde kendini Amerikan tarzına büründürmüş, yeni moda neyse onları giyinen, arkadaşlarının yüzüne gülüp arkasından laf atan bir takım gereksizden ibaret.

 ‘’Gelmek zorunda mıyım?’’ diye sorduğumda ikiside aynı anda ‘’Evet.’’ demişlerdi. ‘’Ne zaman?’’ diye sordum. İçimden ‘Lütfen yarın olmasın, yarın Cuma. Gecemi Tumblr’da takılarak ve film izleyerek geçirmek istiyorum.’ Diye geçirirken hayal kırıklığına uğratıldığım kelime annemin ağzından dökülüvermişti; ‘’Cuma.’’

Ne kadar da güzel değil mi? Planlarım mahvoldu.. ‘’Elbise giyecek miyim?’’ dedim. Elbise giymeyi severdim ama abiye türü. Yani böyle yerlerde, normalde favorim hep pijamadır. ‘’Evet ve şık olmak zorundasın. Bu bir kokteyl, bir düğünden bile özel. Ortaklarım ve aileleri de orada olacak. Kötü gözükmeni istemiyorum, eğer fazla kalmak istemezsen  geri döneriz. Ama gitmek zorundayız.’’ Dedi. Aileme yük olmayı sevmiyorum. Benim yüzümden oradan dönmeleri saçma olur. ‘’Hayır sorun değil, geleceğim.’’ Dedim. Yemeğimden son kaşıkları alıp odama çıkmak için ayaklandım. ‘’Yarın için giyecebileceğim güzel bir elbise yok.’’ Dedim. Babam ‘’Yarın alışverişe çıkacağız. Sende gelirsin.’’ Dedi. Bir günde bu kadar sosyallik bana fazla. Gülümseyerek odama çıktım. Dişlerimi fırçalayıp toplu olan saçlarımı açtım. Biraz taradıktan sonra kiloma baktım. Son ara yemek yemiyordum ama hareket de etmiyordum. 46. 1.75 birine göre çok zayıftım. Ama bacaklarım kalın gibiydi. Ya da bacak kaslarım fazla belirgindi. Bu saçma düşünceleri bir kenara bırakıp odama girdim. Bilgisayarı açıp Tumblr’a girdikten sonra YouTube’a girip müzik açtım. The Youth Parade- Follow açtım. Vini Uehara’ya acayip derece de hayranlığım vardı. Instagram’ını her zaman takip eder, her fotoğrafını telefonuma ya da bilgisayara kaydederdim. Vini seven birileriyle arkadaş olmak isterdim ama maalesef pek konuşkan değilim.

GÜVENİLMEZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin