Multimedia Alya'nın partiye giderken giydiği kıyafet.
Bölüm 8
Şarkıyı bitirdikten sonra biraz daha çaldım. Sonra kalktım. Sahneden indim ve seyirci koltuklarının üstüne bıraktığım eşyalarımı alıp çıktım. Sınıfımın olduğu kata inip dolabımı açtım. İçine çantamda ki kitapları koyup yerine ödevimin olduğu kitapları aldım. Tam kapatacaktım ki düşmeye yüz tutmuş bir not buldum. Kağıdı alıp açtım. Kağıtta şunlar yazıyordu:
Bu akşam Derin Yeşilkaya'nın evinde düzenlenecek olan eglence partisine davetlisiniz. Biralar bizden, paralar sizden xoxo. Başlama saati: 22.00 Ev adresi; Bahçeşehir Yeşil Park Evleri, Yeşilkaya Villası.
Kağıdı buruşturup çöpe atmadan önce ev adresini telefonumun not bölümüne yazdım. Bahçeşehir Yeşil Park Evleri. Bizim oturduğumuz site Bahçeşehir Kelebekler Vadisi. Bizim siteden yürüyerek gitsem yarım saate orada olurdum. Ama gitmeyecektim. Ne işim vardı orada?
''Partiye geliyor musun?'' diye sordu Defne. Arkamı döndüğümde dolaba yaslanmış bana bakıyordu. ''Hayır.''dedim kısaca. Kaşlarını kaldırıp 'Anladım' dercesine bakış attı. ''Eğer gelmek istersen seni alırım. Numaramı telefonuna kaydettim.'' dedi. Kaşlarımı çattım. Ne ara kaydetmişti? Telefonumu ona vermemiştim bile. ''Nasıl kaydettin?'' dedim. ''Telefonuna numaramı yazdım sonra yeni kişi ekleye tıkladım. Sonra kaydete bastım.'' dedi. 'Şaka yapıyor olmalısın' bakışlarımı yolladım ona. ''Demek istediğim, telefonumu hiç sana vermedim. Ne ara kaydettin? Ve şifremi nereden biliyorsun?'' dedim. ''Konferans salonunda kendini piyanoya öyle bir kaptırmıştın ki oraya girdiğimi bile duymadın. Hatta kaydettikten sonra seni izledim,'' dedi. Cidden hiç fark etmemiştim. ''Ve şifre konusunda da, telefon ekranını yatay şekilde güneşe tutunca bastığın yerlerin izi gözüküyor.'' dedi. ''Zekice.'' diye mırıldandım. ''Akşam seni ararım, telefonuma kaydettim numaranı.'' dedi sonra sessiz koridorda topuklu ayakkabılarıyla ses çıkartarak gitti. Okul dağılmıştı. Hızla eve gidip üstümü değiştirdim. Gitmeyecektim. Ayrıca Defne'nin bugün ki tavırları da merak uyandırıcıydı. Bir anda ne oldu da benimle konuşmaya başladı? Ya da Derin. Hayatıma hiç ummadığı bir anda girip yer kaplayabileceğini sanıyorsa yanılıyor. Asosyal olduğumu biliyor. Kimseyle, düzeltiyorum, hiç kimseyle konuşmadığımı biliyor. Ama sadece bununla kalan bir yapım yok. İnsanlara güvenmiyorum. Buna o da dahil. Nereden bileceğim, benimle takıldıktan sonra kestirip atmayacağını?
Her erkek aynıdır, önce kızlara umut verirler. Onlara onları sevdiklerini, ilk defa böyle aşık olduklarını söylerler. Kızlar da kanar. Sever çünkü, belki de kimseye vermediği değeri verirler onlara. Öpüşürler, onlara güvendikleri için. Bazıları öpüşmeden de fazlasını yapar, yine onlara güvendikleri için. Sonra bir bakarlar ki çocuk onlarla gönül eğlendirmiş, hevesini almış, işini görmüş sonra da yenisi geldiği için eski oyuncaklarının arasına atılan bir bebek gibi fırlatıp atarlar. Bunları yaşamak istemiyordum. Birine güvenip onunla öpüşüp yiyiştikten sonra benimle işi bittiği için beni kenara atmalarını istemiyorum. Sevmek de, sevilmek de istemiyorum. Sevildiğimi zannetmek ve bu acıyı çekmekte istemiyorum. Asosyal hayatımla mutluyum, şuana kadar hiçbir erkek için ağlamadığım gibi hiçbir erkeği sevip, onun yüzünden acı da çekmedim. Acıdan kollarıma faça bile atmadım. Kimseyi istemiyorum hayatımda. Kimsenin olmaması, yalandan sevilmekten daha iyidir. En azından acıtan birileri yok, ya da yaşıtlarım gibi sabaha kadar kahrolup ağlamıyorum. Birilerini sevmek isterim evet ama doğru kişiyi sevmek isterim. Doğru sandığım yanlış insanı değil.
Ben bu düşüncelerle boğuşurken annem odaya girdi.
''Derin'e teşekkürümü ilettin mi?'' dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVENİLMEZ
Teen Fiction©Tüm hakları saklıdır. Hiç arkadaşınız olmadığını, kimseye güvenemediğinizi ve yalnız hissettiğinizi düşünün. Sonra birden karşınıza hayatınızda görüp görebileceğiniz en güvenilmez insanın çıktığını, ona karşı garip ve kimseye hissetmediğiniz duygul...