Bölüm 5
‘Sana mı soracağım’ bakışlarımı ona fırlattığımda bana döndü. ‘’Aptalın tekisin.’’ Deyip önüme döndüm. Bir şeyler mırıldandı ama ne dediğini tam duyamadım.
Dersin ortasında Selin Hoca beni tekrar çağırdı. Yerimde kıpırdanıp çantamı topladıktan sonra çekilmesi için Derin’in kalkmasını bekledim. Kalktıktan sonra yanından geçecekken kolumdan tutup ‘’Çıkışta bekle.’’ Dedi. Kolumu ondan kurtardıktan sonra yüzüne bakmadan sınıftan çıktım.
•
Konferans salonundan çıktığımda okul bitmiş, herkes dağılıyordu. Bende onlara katılıp okuldan çıktım. Bugün bisikletimle geldiğim için babam almayacaktı. Bisikletlerin bırakıldığı yere doğru ilerlerken biri kolumdan tutup beni duvarla arasına aldı. Kim olduğuna bakarken Derin’in mavi gözleriyle karşılaştım. Yine aynı sahneyi yaşıyorduk. ‘’Napıyorsun sen?!’’ diye cırladığımda eliyle ağzımı kapatıp beni susturdu. ‘’Çıkışta sana beni bekle demiştim.’’ dedi ve ellerini ağzımdan çekti. ‘’Sen kimsin ki seni bekleyeceğim?’’ dedim. ‘’Arkadaşı olmayan birine göre fazla ukalasın.’’ dedi. ‘’Bunu bildiğine göre insanlarla yakın olmadığımı da biliyorsundur. Ne diye seninle konuşacağımı ve dediklerini yapacağımı düşünüyorsun?’’ diye sordum. Yarım ağız sırıttı. ‘’Ben koruyucu meleğim.’’ dedi. Dalga geçtiği ses tonundan anlaşılıyordu. ‘’Hadi ya, bende baş melektim zaten.’’ diyip onu omuzlarından ittirdim ve yürümeye başladım. Hızlı adımlarla benimle aynı hizaya geldiğinde ‘’Adın ne?’’ diye sordu. ‘’Mal mısın,’’ diye soruverdim aniden. Sonra bunun kaba bir söz olduğunu anlayıp ‘’Özür dilerim.’’ dedim. Sırıtışı yüzüne yayılırken gözlerimi devirdim. ‘’Seni evine bırakmamı ister misin?’’ dedi. ‘’Bisikletimle geldim ve bisikletimle gideceğim. Ayrı zamanda insanlarla aramın iyi olmadığını biliyorsun. Fazla uğraşma. Hem kimse benimle yakın olmak istemez.’’ dedim son cümlenin sessiz çıkmasına özen göstererek. ‘’Neden istemesin ki? Güzelsin, yeteneklisin, tarzın da iyi. Gotik giyinen kızları severim.’’ dedi. Yetenek? Bunu nereden biliyordu? ‘’Yetenekli mi? Yetenekli olduğum bir konu söyle?’’ dedim. ‘’Gitar ve piyano çalmayı kendin öğrendin. Resim yeteneğin var ve sesin çok güzel.’’ dedi. Ona belli etmeden gülümsedim. ‘’Sen bunları nereden biliyorsun, yoksa beni mi araştırdın?’’ dedim ciddi tavrımı korumaya çalışarak. ‘’Sana o kadar ilgili mi görünüyorum güzelim? Emin ol senden daha önemli işlerim var.’’ dedi. ‘’Emin olman gereken bir konu var ki senin kadar kendini beğenmiş biri daha yok.’’ dedim ve bisikletimin kilidini çözdükten sonra önünden geçip bindim ve eve giden sokağa saptım. Eve girdiğimde kimse bana ‘Hoş geldin Alya!’ demediği için evde kimsenin olmadığını anladım. Odama çıkıp üstümü değiştirip spora çıktığımda giydiğim kıyafetleri giyindim. Sokağa çıkıp koşmaya başladım. Dediğim gibi, sokaklarımız Amerika’da ki sokaklar gibi. Her evin karşısında villalar var. Bisiklet yolu, yaya yolu ve araba yolu olmak üzere üçe ayrılan geniş yolumuz var ve her villanın önünde kısa küçük ağaçlar var. Kulağıma kulaklığı takıp Muse- Undisclosed Desires şarkısını açtım. Şarkının hızına kendimi nasıl kaptırmışsam birine çarptım. Dönüp özür dileyecekken bu kişinin hayatımda gördüğüm en ukala insan olduğunu gördüm.
Derin.
‘’Senin ben-‘’ beni görünce şaşırdı. ‘’Alya?’’ Yarım ağız güldü. Fazla belli etmese de güldüğünü anlamıştım. ‘’Uzaylıya benzediğimi sanmıyorum.’’ Dedim ve önüme dönüp tempolu bir şekilde yürümeye başladım. Bana yetişip kolumdan tuttu. ‘’Burada mı oturuyorsun?’’ dediğinde farkına varmıştım olduğum yerin. Burası evime uzaktı. Ne ara bu kadar koşmuştum ben? ‘’Ha-hayır. Burası neresi bilmiyorum. Koşuyordum sadece, fazla kaptırmışım sanırım.’’ dediğimde kahkaha attı. Gülerek ‘’Burası neresi bilmiyorum?’’ diyerek beni taklit etti. Kahkahaları arasında ‘’Yalancı gülümseme takınamıyorsun ama oyunculuk konusunda çok iyisin.’’ Dedi gülmeye devam ederek. ‘’Bu kadar gülüncek bir şey olduğunu sanmıyorum. Burası neresi bilmiyorum.’’ Dediğimde suratı birden düştü, eski haline döndü. ‘’Sen ciddi misin?’’ dedi. Gözlerimle ona ‘Hayır şaka yapıyorum ama sen ciddi anla’ bakışı attıktan sonra ‘’Geldiğim yoldan geri dönerim.’’ diyip yürümeye başladım. ‘’İstersen seni bırakayım. Motorum ileride.’’ dedi. ‘’Hayır gerek yok giderim.’’ Dedim. ‘’Emin misin? Yolda kurt adamlar karşına çıkmasın dikkat et.’’ Dedi. Hayalperest olduğumu ve Teen Wolf izlediğimi biliyor gibi bir hali vardı. Aldırış etmeden koşmaya başladım. Onu arkamda bırakıp eve geri döndüm. Kapıyı açıp içeri girdikten sonra bahçede annemin arabasını gördüm. Eve girip kapıyı kapatıp salona ilerledim. ‘’Erken dönmüşsün.’’ Dedim. ‘’İşlerim bitti.’’ Dedi. ‘’Seninle bir şey konuşmak istiyorum.’’ Dedim. Derin’den bahsedecektim. ‘’Tabii tatlım gel’’dedi. Yanına gidip oturdum. Yüzünü bana çevirip beklemeye başladı. ‘’Ben biriyle konuşuyorum.’’dedim. Şaşkınlığını gizleyemedi. ‘’Kız mı erkek mi?’’ dedi. Sürtükmüş gibi hissettiriyorsun anne. ‘’Erkek.’’ dediğim an histerik bir kahkaha ve çığlık attı. ‘’Alya sen dalga mı geçiyorsun?’’ dedi. ‘’Hayır gayet ciddiyim. Şu geçen gün beni götürdüğünüz kokteylde karşılaştık. Düşecekken beni tuttu. Fazla yüz vermemiştim o zaman. Bugün bizim okula geldi. Aynı sınıfta, aynı sırada oturuyoruz.’’ dedim. Ellerini ağzına götürdü ve gözlerini fal taşı gibi açtı. ‘’Alya. Hemen. Tipinde. Bahsediyorsun!!’’ dedi. Gülmeye başladı. Ben de güldüm. ‘’Sarışın, mavi-yeşil karışımı gözleri var. Uzun boylu. Elmacık kemikleri çıkık. Basketçiye benziyor. Hangi sporu yapıyor bilmiyorum.’’ Dedim. ‘’Kaçırma Alya, kaçırma!’’ dedi ve güldü. ‘’Anne sadece arkadaşız.’’ Dedim. ‘’Ben bilirim o arkadaş ilişkilerini. Zamanında senin gibiyken bende yaşadım. Onlar sonra aşka dönüşüyor, söyleyeyim.’’ Dedi ve göz kırptı. ‘’Anne!’’ diye azarladım ve gülmeye başladık. Her zaman annesiyle şu erkek arkadaş ilişkilerini konuşup takılan, ona dertlerini anlatabilen kızları kıskanmışımdır. Bende de olsun istemişimdir. Şimdi aynen de bunu yaşıyorduk. Gülümsedim.
‘’Neden gülüyorsun, aşık mı oldun?’’ dedi annem. Ona ‘Abartma’ bakışlarımı yolladıktan sonra ‘’Pijamalarımı giymek istiyorum.’’ Deyip odama çıktım. Pijamalarımı üstüme geçirdikten sonra yatağıma kendimi resmen fırlattım. Tavanı izlerken düşünmeye başladım. Derin’i düşünüyordum. İlk defa birini düşünüyordum. Ama ondan hoşlandığımı sanmıyorum. Neden böyle oldu ki? O kadar insan gelip geçti hiçbiri ile yakınlık kurmadım, neden o? Onda bir şeylerin beni çektiğini biliyordum ama ya o da benim için aynı şeyleri düşünmüyorsa? Benimle uğraşması hoşuma gidiyor. ‘Yalancı gülemiyorsun’ demesi hoşuma gidiyor. Buna ona gösterirsem gitmesinden korkuyorum.
Ne diyorum ben?
Kimseye güvenmek yok. En büyük kuralın buydu, şimdi bunu bırakamazsın. Hem daha ne kadar tanıyorsun ki? Soyadını bile bilmiyorsun. Bu kadar kaptırma. Belki de sadece eğlence için seninle uğraşıyor. dedi iç sesim. Umutlanma.
•
Sabah kahvaltı yaptıktan sonra okula geldim. Babam bırakmıştı bugün. Sınıfa girdiğimde kendi yerime geçmeye yeltenmiştim ama biri beni durdu. Tanıdık gelen ses ‘’Selin Hoca seni çağırıyor.’’ Dedi.
Derin.
Kafamı sallayıp sınıftan çıkarken o da peşimden geldi. Sınıfı çıktıktan sonra belki kantine gidiyordur diye umursamadım. Konferans salonunun önüne gelince durdum. ‘’Napıyorsun sen?’’ dedim ona dönerek. ‘’Sadece seni çağırmadı.’’ Diyerek kapıyı açıp beni içeri itti. Bildiğiniz itti. Selin Hoca bir bateri setinin önünde durmuş bize bakarak gülümsüyordu. ‘’Hocam ben bateri çalmayı bilmiyorum.’’ Dedim piyanonun yanına yürüyerek. ‘’Sen çalmayacaksın zaten, Derin çalacak.’’ Dedi Selin Hoca. ‘’Benimle birlikte mi?’’ dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek. ‘’Bir okul grubu kuruyoruz Alya.’’ dedi Selin Hoca.
Siktir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜVENİLMEZ
Teen Fiction©Tüm hakları saklıdır. Hiç arkadaşınız olmadığını, kimseye güvenemediğinizi ve yalnız hissettiğinizi düşünün. Sonra birden karşınıza hayatınızda görüp görebileceğiniz en güvenilmez insanın çıktığını, ona karşı garip ve kimseye hissetmediğiniz duygul...