Yine Pazartesi sendromu yaşadığım bir gün,kulaklıklarımı takmış elimdeki kitabımla boş yere oturdum ve kitabı okumaya başladım. Şükürler olsun ki,okula giderken bindiğim otobüs dolu değildi. Yoksa ne yapacaktım,bilmiyorum. Okula geldiğimde sırama geçip oturdum. İlk ders edebiyattı. Çok ilgimi çeken bir dersti."Günaydın çocuklar? Haftasonu size önerdiğim Romeo ve Juliet'in kitabının fiyatına baktınız mı?"
Kimseden ses çıkmayınca gülümsedi ve başını iki yana salladı. Ders anlatmaya başladı. Öğle tenefüsüne kadar yine sıradan bir şekilde geçti. Öğle tenefüsü geldiğinde kütüphaneye gittim. Raflarda gezinmeye başladım. Romeo ve Juliet'in kitabını bulduğumda boş bir yere oturup okumaya başladım. Masaya sert bir kağıt çarpana kadar...
Kitaptan kafamı kaldırdığımda Görkem heyecanla karşıma oturmuştu.
"Görkem,ne oluyor?"
"Kızım,oku şunu çabuk."
Ofladım.
"Ya uğraştırma,anlat işte. Kitap okuyorum."
Gözlerini devirdi.
"Nehiiir!"
"Of tamam yaa."deyip elinden afişi aldım ve okumaya başladım.
7 GÜN KAMP!
DOĞAYLA İÇ İÇE OLACAĞINIZ BU EĞLENCELİ KAMP SİZE ÇOK İYİ GELECEK. BENCE GELMELİSİNİZKaşlarımı çattım.
"Bu nasıl bir afiş ya? Neyse,ne yapayım bu kağıdı? Ayraç yapmam için mi getirdin?"
Kaşlarını çatıp bana baktı.
"Nehircim,alkışlıyorum seni ama maalesef doğru değil. Kızım,kamp diyoruz,okul diyoruz,okul kampı diyoruz ya! Kaçar mı?"
Ayağa kalktım.
"Görkem,gerçekten ısrar etme. Gidiyorum ben. Görüşürüz. Belki,düşünürüm."
Dışarı çıktım. Bir bankta oturdum. Karşı bankta Batın,Burak ve Buse oturuyordu. Buse'yi hiç sevmiyordum,hem de hiç. Batın'la göz göze geldik,ardından kafasını çevirdi. Sanki benden kaçıyor gibiydi. Banktan kalktılar. Elime telefonumu aldım.
civcivliruyalar:O Buse'nin elini bir yerlerine sokmamı istemiyorsan 5 saniye içinde o el o omuzdan çekilmeli. Aksini düşünmek bile istemiyorum.
kediciklimasallar:Civciv,ısrarla seni bulmamı istiyorsun. Beni çıldırtıyorsun. Neredeysen,gel karşıma çık. Çıkmıyorsan da kiminle takılacağıma karışma.
civcivliruyalar:Pabucuma anlatır mısınız Batın Bey? Çünkü civciv pek takmadı da.
kediciklimasallar:Caz yapma. Okul kampı varmış,gidersem geleceksin biliyorum. Sonuçta ikimiz de senin saplantılı bir psikopat olduğunu çoktan kabullendik,alınmaca gücenmece yok. Seni bulmama çok az kaldı civciv. Kolla kendini.
civcivliruyalar:Batın Ulusoy,sen beni çok hafife alıyorsun,üzülüyorum.
kediciklimasallar:Civciv,sen de beni çok hafife alıyorsun,2 yıldır tanıyamamışsın sanırım,ama ben kendimi tanıtmayı bilirim.
civcivliruyalar:Hodrimeydan:)
kediciklimasallar::)
***
Çıkışta koşarak Görkem'in arkadan gözlerini kapattım. Gülümsedi.
"Hmm. Beril? Merve? Elif? Ceren? Ece? Aaa dur dur,yoksa sen dün geceki Eylül müsün?" Kaşlarımı çattım ve ellerimi açarak Görkem'in omzuna vurdum.
"Ya! Kim o kızlar?" Gülümsedi.
"Seni sinir etmeye bayılıyorum Nehir."
Taklidini yaparak konuştum.
"Sono sonor otmoyo boyoloyorom Nohor."
Bu sefer kahkaha attı.
"Gülme ya oof!" Başını salladı.
"Tamam,tamam gülmüyorum. Söz." dedikten sonra yine gülünce arkamı dönüp gitme taklidi yaptım ama koşarak kollarımdan tuttu.
"Güzelim,tamam özür dilerim. Neden geldin? Bir şey mi oldu?"
"Aferin,adam ol. Şeeey,hani bu kamp var yaa."dedim tatlı bir şekilde. Kaşlarını yukarı kaldırdı ve sesimi taklit ederek konuştu.
"Eeee,o kamp varmış yaaa."
Ofladım.
"Ben düşündüm de,gitsek bir derslerden uzaklaşsak,bir haftalığına tatil yapıp dinlensek,fena olmaz bennce." Kaşlarını çattı.
"Seni bu düşünceye ne itti bakalım? Batın mı?"dedi imayla. Omzundan ittirdim.
"Salak salak konuşma. Batın ne alaka be?"
Başını salladı.
"Tamam,tamam. Bir şey demedim,çıkarma hemen o tırnaklarını. Oluur,ama teyzene sormalısın. Sonra annen ve babana...Oy oy,çok işin var güzelim."
Gülümsedim.
"Evet,şimdi bunları yapmam için çabucak eve gitmem gerek. Baya yorucu olacak izin almak...Görüşürüüz." deyip koşa koşa durağa gittim.
Otobüse bindikten sonra mesajlar kısmını açtım. Batın'dan mesaj gelmişti. Kedicikten değil,Batın'dan.
Batın:Çok tatlısınız :)
Bu mesajın altına çıkışta çekilmiş bir fotoğrafımızı atmıştı Görkem'le. Oha. Batın,beni mi kıskanıyordu? Bu ne şimdi?
Nehir:Anlamadım?
Altın kural:Bilmemezlikten gelmek.
Batın:Anlaşılmayacak bir şey dediğimi sanmıyorum.
Ofladım. Kesinlikle kıskanmıştı. Hatta şu an sinirlendiğini hissedebiliyordum. Bu yüzden geç yazıyordu. Sinirlendiğinde geç yazardı. Onu tanıyorum demek hakkında önemsiz detayları bile bilmekti. Benim hakkında önemsiz detayları bile bildiğim tek insan Batın'dı.
Nehir:Gerçekten anlayamadım.
Batın:Bir şey yok.
Nehir:Tamam.
Bu ne ya? Konuşmaya bakar mısınız? "Bir şey yok." "Tamam." Neredeyse otobüste saçımı başımı yolacaktım. Konuşmayı ekran görüntüsü aldım ve direk Naz'a gönderdim.
Bal Göz:ÖCLEKCPWKĞCQĞDLAĞKXĞAŞ. KIZIM BU NEEEE? NASIL BİR KONUŞMA BU? RESMEN GÖRKEM'DEN KISKANMIŞ. SALAK ÇOCUK. KISKANIYORSAN UZAK DURMA.
Nehir:Ne kıskanması ya? Bence hırs yaptı bildiğin. Görkem'den nefret ediyor.
Bal Göz:Nehirim,çiçeğim,ballı çöreğim,aklını kullanır mısın? Bu çocuk seni konser gecesi öptü mü? Öptü. Sana "çok güzelsin." dedi mi? Dedi. Seninle en sevdiği şarkıyı söyledi mi? Söyledi. Bu çocuğun hala Melisa'ya aşık olduğunu düşünecek kadar ne yaşadın?
Mesajı birkaç kez okuduktan sonra başımı kaldırdım. Camdan dışarı baktım. Gerçek bu olabilir miydi? Canımı yakmıştı bir miktar.
Nehir:Otobüsteyim,sonra konuşuruz.
Geçiştirmiştim. Her şeyden uzak,biraz düşünmeye ihtiyacım vardı.
Otobüsten inip eve geldiğimde annemin telefondaki kamp azarlarını daha kapıdayken hissettiğime yemin edebilirdim.
—
Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum,görüşmek üzere.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
civciv | texting
Romancecivcivliruyalar:Ben seni seviyorum,sen başkasını civcivliruyalar:Ben seni düşünüyorum,sen başkasını civcivliruyalar:Ben seninle hayaller kuruyorum,sen başkasıyla civcivliruyalar:Ben sana ağlıyorum,sen başkasına civcivliruyalar:Ben sana gülüyorum sen...