"Hayır ya! Sağ taraftan gelmedik. Sol taraf diyorum. Benden iyi mi bileceksin?"Batın sinirle elini alnına koydu.
"Kızım anlamıyor musun? Senin yanına gelirken sağ taraftan geldim."
Ofladım.
"Tamam. Git sen sağ taraftan. Ben sol taraftan gidiyorum."diyip sinirle arkamı döndüm. Arkamı döndüğüm an Batın kolumdan tuttu ve kendine çekti.
"Gitmene izin vermiyorum." Aklıma otobüsteki konuşmamız gelmişti. Gitmeme izin vermemesini istemiştim. Kolumu ondan çektim.
"Bu gitmemi engeller mi?"
Buruk bir şekilde gülümsedi.
"Doğru,engellemez."
Ona çok sinirliydim. Çok.
"Buse'yi seviyor musun?"dedim bir anda. Bana baktı. Baktı. Yeniden gülümsedi.
"Nehir,sana inanamıyorum."
Kaşlarımı yukarı kaldırdım.
"İnanır mısın Batın,bazen ben de sana inanamıyorum.
Yaptıkların,söylediklerin,davranış şeklin,beni o kadar ikilemde bırakıyorsun ki...Ya ben ne yaşadığımın farkında bile değilim. Anlayamıyorum. Neden?"Hiçbir şey demedi. Sadece bana baktı.
"Nehir,sen o çocukla günlerdir gözümün önündeydin. Hiçbir zaman sana gelip onu seviyor musun diye sormadım. Soramam. Çünkü benim buna hakkım yok."
Gözlerimin dolduğunu hissettim. Var. Hakkın var aptal.
"Batın. Anlamıyorsun. Buse'ye gülümserken bana buzdan duvarların var. Ben onları yıkamıyorum. Deniyorum,deniyorum. Başaramıyorum. Ellerim kanasa da kırmaya çalışıyorum o duvarları. Yapamıyorum. Tam kırdım derken yeni bir duvar çıkıyor karşıma. Gün geçtikçe o duvar sayısı artıyor. Ama ben hala başaramıyorum. Yapamıyorum ben."
Batın sinir ve üzüntünün karışıklığıyla derin bir nefes aldı ve arkasını döndü. Saçlarını karıştırıyordu. Hiçbir şey yapmıyordum. Nefes bile almıyordum. Sadece onu izliyordum. Saçlarını sinirliyken böyle karıştırırdı. Sakinleşmeye çalışırdı. O sinirlenince ben korkuyordum. Yeniden arkasını döndü.
"SENDEN UZAK DURMAMI SEN İSTEDİN!"
İki adım geri gittim. Biliyordum bunun olacağını. Batın'ın sinirli hâlini,tavırlarını,hepsini çözmüştüm. İki adım geri gittiğimi gören Batın,incitmekten korkar gibi bana yaklaştı.
"Benden uzak durmanı istedim Batın. Evet istedim. Çünkü kendinde değildin Batın! Anlamıyor musun?"
Gözlerimden akan yaşlar eşliğinde ona bağırıyordum. Ağlamaktan nefret ediyordum. Özellikle onun karşısında,bu hâlde olmaktan. Batın ağladığımı görünce yüz ifadesi değişti. Yeniden eski Batın'a dönmüştü bir anda. Durgunlaşmıştı.
"N-nehir. Özür dilerim. Ağlama. Lütfen. Bana bunu yapma. Her şeye dayanabilirim ama ağlamana dayanamam. Lütfen güzelim,ağlama."
Gözyaşlarımı sildim ve kendimi onun kollarında buldum. Sımsıkı sarıldım,sarıldı,sarıldık. Kendi benliğimi onun kollarında buluyordum,hissizleşmişken onun kollarında anlam buluyordum,onun kolları benim ilacımdı,sakinleştiricimdi,uyuşturucumdu ve ben onun bağımlısıydım.
"Ağlamak yok bir daha." dedi Batın. Geri çekildiğimde başımı salladım. Belimden ve kolumdan tuttu. Ağacın altına oturduk. Başımı onun omzuna yasladım.
"Keşke bu ağaç dilek ağacı olsaymış."dedim gülümseyerek.
"Demek öyle?" Başımı salladım. Tişörtünden iki parça yırttığını görünce kaşlarımı çattım. Ne yapıyordu? Başımı kaldırdım ve ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
civciv | texting
Romancecivcivliruyalar:Ben seni seviyorum,sen başkasını civcivliruyalar:Ben seni düşünüyorum,sen başkasını civcivliruyalar:Ben seninle hayaller kuruyorum,sen başkasıyla civcivliruyalar:Ben sana ağlıyorum,sen başkasına civcivliruyalar:Ben sana gülüyorum sen...