XXVI

8K 466 83
                                    


Nehir'in balo elbisesi;

Nehir'in balo elbisesi;

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***

Baloya geldiğimde içerisi şarkıdan dolayı o kadar gürültülüydü ki...Arkadaş grupları,masalarda toplanıp kahkaha eden insanlar,saçmasapan dans edenler...Sadece tanıdık birini arıyordu gözlerim...Ve işte,oradaydı. Batın Ulusoy,tüm çekiciliğiyle,güzelliğiyle...Ona bakmamla birlikte bana baktı. Baştan aşağı süzdü. Aramızdan insanlar yürüyordu,ama biz birbirimizden gözlerimizi bir saniye bile ayırmıyorduk. Yanımdaki Görkem ofladı.

"Offf,hiç çekemeyeceğim şu an kızım. Ben,yalnız ve yıkık bir insanım,ayıp oluyor harbi."dedi. Şu an ona bile bakmaya yeltenmedim.

Gülümsedim ve başımı öne eğdim. Batın,bana doğru geldi. Ona doğru yürüdüm. Yutkundu.

"Çok güzel olmuşsun."

Utançtan yanaklarımın domates gibi olduğuna yemin edebilirdim.

"Teşekkür ederim. Siz de her zamanki gibi mükemmelliyetinizden bir şey kaybetmemişsiniz Batın Bey."

Güldü. O sırada Buse'nin yanımıza gelmesiyle ona doğru döndüm. Batın'ın koluna dokunduğunda onu orada öldürmek istedim. Batın ise ona boş gözlerle bakıyordu sadece. Aptal,Buse. Batın seni sevmiyordu.

"Batın,dans edelim mi bebeğim?" Batın yavaşça ondan kolunu çektiğinde gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Buse,şu anda sohbetin içindeyim,ne hakla bölüyorsun bunu?"

Buse bir şey demedi. Ama o mor yüzünü size anlatamazdım...Anlatılmaz,yaşanır. Buse gittiğinde Batın'la konuşmaya devam ettik. Heyecanlanmıştım. Nasıl söyleyecektim,Batın'a. Ofladım. Batın huzursuz olduğumu anlamış gibiydi.

"Nehir,bir şey mi var?"

"Batın,ben lavaboya gidip geleceğim."

Başını sallayınca hızla ordan uzaklaştım. Lavaboya girdim. Aynanın karşısına geçtim.

"İtiraf etmek zorundasın. Anonimin sen olduğunu bugün söyleyemezsen,hiçbir zaman söyleyemezsin Nehir. Bugün o gündür kızım! Haydi bakalım."

O sırada tuvaletten Buse'nin çıkmasıyla ona döndüm. Karşıma geçmiş bana bakarak alkış yapıyordu.

"Demek,Batın'ın aylarca bahsettiği anonim sensin küçük zavallı. Batın bunu öğrendiğinde,eminim çok hoşuna gidecek."

Kaşlarımı yukarı kaldırdım. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve histerik bir şekilde güldüm. Ardından kollarımı indirdim ve ona doğru yürüdüm. Saçlarının ucuna dokundum ve onlarla oynadım.

"Buseciğim,biliyor musun sana çok üzülüyorum.Birilerinin altına yatıp,yüz bulamadıktan sonra böyle ezikçe planlar yapmak...Gerçekten üzücü. Karşımdaki kişi,erkeklere yalaklanmaktan başka bir şey yapmayan,ruhu,bedeni,beyninin içi kaşarlıkla dolu olan birisi..Ve benim karşıma geçmiş beni tehdit ediyor? Haaa bir dakika bir dakika. Bir şeyi eklemeyi unutmuşum. Egemen'le videoların çıkmıştı değil mi senin? Sonra okuldan atılmamak için,kopya için öğretmenlerin bile altına yatmaya çalışmıştın. Kızım sen mal mısın lan? Pembe dizi mi çekiyoruz gerizekalı? Bu kezban halinle ve o bir gramlık beyninle sakın bana oyunlar oynamaya çalışıp beni tehdit etme. Ayrıca benim olandan uzak dur. Batın'a bir daha yaklaştığını görürsem,seni onun yanında bir daha görürsem yemin ediyorum seni böcek gibi ezerim aptal kaşar. Git ve o kendi ucuz dünyanı yaşamaya devam et. Sen benimle yarışamazsın."dedim ve omzuna dokunup üstündeki tozları siliyormuş gibi yaptım. Ona öpücük atıp gittim.Ben bile şaşırmıştım be kendime,ama kabul edin muhteşem bir ayar vermiştim.

***

Tuvaletten geri döndüğümde Batın'ı görememiştim. Telefonumu alıp onu arayacakken mesaj geldiğini gördüm.

kediciklimasallar:Terasa gel. Seni bekliyorum civciv. Lütfen,gel.

Şaşkınlıkla etrafıma baktım. Yaparsın Nehir,yaparsın civciv. Gidebilirsin.

civcivliruyalar:Korkuyorum,ya karşına çıktığım anda çekip gidersen? Ya üzülürsem? Üzülürsen? Ya beklediğin kişi değilsem? Ya beni istemeyeceğini söylersen? Ne yaparım ben?

kediciklimasallar:Ne olursa olsun,ben her şeye rağmen gelmeni istemiyorum. Benim için gel civciv. Verdiğim sözleri tutarım. Sana yemin ederim. Sana zarar verecek hiçbir şey yapmayacağım. Yemin ederim.

Telefonumu bıraktım. Ayaklarım benden bağımsızmış gibi yürüyordu. İstemsizce..Beni Batın'a götürüyorlardı. Çıkacaktım karşısına. Onu sevdiğimi,ona aylardır mesaj atan kişinin ben olduğumu,iki yıldır onu deliler gibi seven kişi olduğumu söyleyecektim. Yapacaktım. Terasa gittiğimde arkası dönük bir şekilde olan Batın'ı izledim birkaç saniye. Topuk seslerim mermerde yankılanırken ay bize vuruyordu.

Arkasını dönmedi. Bir şey yapmadı.

"Korkuyorum. Sen geldin,peki ben arkamı dönebilecek miyim?" Gözlerim doldu. Şu an ona sımsıkı sarılmak istiyordum. Her şey bitse de,omzunda sarılıp uyuyayım,kollarında öleyim istiyordum. Tam yanına gittim. Yaslandığı yere yaslandım. Gözleri kapalıydı. Ona baktım. Kaşlarını çattı.

"S-sen..."

"S-sen Nehir gibi kokuyorsun."

O an ağlamamak için zor tuttum kendimi. Nehir gibi kokuyorsun. Bu üç kelime...Birinin size kokunuzu bile ezberleyecek kadar değer vermesi...Şu an kendimi dünyanın en özel insanı hissediyordum. Batın yavaşça gözlerini açtığında hiçbir şey yapamadım. Bana döndü.

"N-nehir."

"Batın."

Gözleri doldu. Gözlerim doldu. Sımsıkı sarıldı bana,sımsıkı sarıldım ona. Hıçkırarak ağladı,hıçkırarak ağladım. Geri çekildi yavaşça.

"Nehir,s-sendin. Neden? Neden daha önce karşıma çıkmadın?! Bana yalan söyledin. Aylarca...Aylarca ikilemde kaldım ben. Ne yapacağımı şaşırdım. Kendimi acımasız bir insan olarak gördüm! Nehir,neden ya neden? Bu ne kadar gurur kırıcı,biliyor musun? Altında ezileceğim kadar gurur kırıcı. Kaldıramayacağım kadar." Gözlerimdeki yaşları sildiğimde sert çıkışına anlam veremedim. Aynı şekilde ona karşılık verdim.

"Sen ne saçmalıyorsun Batın ya?! 2 yıl be 2 yıl! Koskoca,iki yıl. Ben, sen başkasını severken uzaktan izleyip bir şey yapamadım be! Hoşuma mı gitti sanıyorsun? Ben her gün öldüm Batın. Ben Nehir'i sev istemedim. Kaşı,gözü,dudağı güzel olan Nehir'i sev istemedim ben! Kendi ütopyasında,o kuru kalabalığın içindeki,bu kirli dünyaya rağmen ruhu tertemiz kalmış civcivi sev istedim. Civcivi gör,ona aşık ol istedim. Beni suçlayamazsın. Ben sana çok aşık oldum Batın. Kimseyi göremeyecek kadar çok,herkese kör olacak kadar çok,kendimi adayacak kadar çok."

Bir şey diyemedi. Diyemedim.

"Anlaşıldı,bir şey demeyeceksin..."dedim. Son bir kez ona baktım.

"Görüşürüz,Batın."dedim ve arkamı döndüğüm an seslendi.

"Nehir,ben seni kaşın,dudakların veya gözün güzel diye sevmedim. Ben ilk tanıştığımız gün yağmur yağarken sahilde tek başına oturup en sevdiğim şarkıyı söyleyince seni sevdim. Ben küçük bir kedi için saatlerce ağlayan Nehir'i sevdim. Ben tırnakları kırıldı diye ağlayan kızları değil, o ruhu güzel Nehir'i sevdim. Şeker Portakalı'nı sevdim ben. Nehir'in ruhu civciv. Ben o civcive aşığım. Ben o civcivin minik kalbine,ruhuna aşığım. Her şeye rağmen pes etmeyişine,sevmeyi sevilmeyi öğreten o güzel kalbine aşığım. Sen yoksan,benim de olmam gereksiz civciv. Kedicik,civciv olmadan tamamlanamaz ki hem." Gözlerim dolmuştu. Arkamı döndüm ve koşarak ona sarıldım. Kalbine denk geldiğimde kalp atışları karşısında erimek istedim. Sımsıkı sarıldı bana.

"Şu an..."diye fısıldadım, "çok utanıyorum."

Gülümsediğini hissettim.

"Şu an..."diye fısıldadı, "çok aşığım."

Arkadaşlar,ağlayacağım. Resmen benim güzel bebeklerim birbirlerine olan aşkını itiraf etti. Tutmayın beni,halay çekeceğim şimdi. Bir sonraki bölüm final...Yorumlarınızı ve votelerinizi bekliyorum. Görüşürüz.

civciv | textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin