Şarkıları Seni Söyler - II

547 19 10
                                    

Zaman, şarkının bitmesiyle beraber durmuştu ki sanki. Etrafı derin bir sessizlik kaplamış, rüzgar esmeyi bırakmış kuşlar susmuş, yapraklar bile oynamaz olmuştu. Tüm sesler boşlukta kaybolmuş, herkes ortamdan soyutlanmış; bir kadın ve bir adam kalmıştı bahçenin ortasında. Birbirlerinin gerçekliğine hala inanamayarak üstelik. İkisi de bu sessizliği, içinde hapsoldukları anı'ı bölmeye korkuyor gibiydi. Gözlerini buluştukları andan beri kırpmamışlardı, her şey bir hayalden ibaretse diye ödleri kopuyordu. Akmayı bekleyen yaşları ve göz bebeklerinden taşan onlarca duygu ile asılı kalmıştı gecede iki çift göz. Bahçede bulunan ve hiçbir şeyden haberi olmayan onlarca insan bile anın büyüsüne kapılmış, onlara bakakalmaktan öteye gidememişlerdir. Köpükten bir balona hapsedilmişler gibiyken Nedim'in dudaklarından dayanamayıp firar eden tek bir kelime o balonu patlatmış, büyüyü dağıtmıştı.

"Cemre."

Onun dudaklarından dökülen ismiyle önce tüm vücudundan bir titreme geçti Cemre'nin, akabinde Nedim'in gerçekten karşısında durduğunu anlamasıyla tüm vücuduna panik dalgası yayıldı. Başını iki yana doğru sallayıp hızlıca kalktı bar taburesinden ve kimsenin ne olduğunu anlamasına fırsat vermeden koşarak çıktı bahçeden.

Cemre'nin koşarak bahçeden çıkmasıyla herkes bir anda kendine geldi ve birbirine bakındı. Veronika ve Emre, Cemre'nin arkasından seslenirken Nedim olduğu yerde kalakalmıştı. Damla ve Civan ise bir bahçe kapısına bir Nedim'e doğru baktıktan sonra Civan bahçeden dışarıya doğru yönelmiş, Damla ise hala kıpırdamamış olan Nedim'in yanına gitti. Elini hafifçe Nedim'in omuzuna koyarak sarsarken birkaç kez adıyla seslendi ona Damla. Bir anda irkilerek kendini Damla'dan uzaklaştırdı Nedim ve Damla'ya dolu gözlerle bakarken aralandı dudakları;

               "Bu kez olmaz Damla! Bu kez olmaz! Kaçamaz, gidemez. Beni bir daha bırakamaz! Bulmuşken kaybedemem tekrar." dedikten hemen sonra koşarak o da çıktı bahçeden.

Ne yapacağını bilemez bir halde kendini sandalyelerden birine bıraktı Damla, insanlar toparlanıp mekandan ayrılıyordu. Ne olacaktı, nasıl olacaktı şu saatten sonra tahmin edemiyordu. Onun aklından hiç böyle bir şey olacağı geçmemişti. Resmen kaçmıştı Cemre! Biraz kavga, bağırma, göz yaşı, yüzleşme, itiraflar beklemişti bu karşılaşmadan ama Cemre'nin ilk tepkisi gitmek olmuştu. Nedim'in buradan daha büyük bir yara, daha büyük bir acı ve yıkımla dönmemesini diledi içinden. Kavuşsunlar diye yola çıktığı yolun geri dönüşünde enkaz götürmek ve buna neden olmuş olmaktan ölümüne korkuyordu şu anda. Başı ağrımaya başlamıştı. Gözlerini kapatıp parmaklarını şakaklarına bastırarak dairesel hareketlerle ovmaya başladı.  Birkaç dakika sonra duyduğu "İçer misin?" sorusuyla gözlerini araladığında ona uzatılmış olan şarap kadehini gördü. Ellerinden biri kadehe doğru giderken ona kadehi uzatan yeşil gözlü kadına;

"Teşekkür ederim." dedi ve şarabından büyük bir yudum içti. Bahçeye baktığında tamamen boşalmış olduğunu gördü. Bahçede kendisi, iki adam ve yeşil gözlü kadın kalmıştı sadece. Kadın kadehi ona doğru uzattıktan sonra Damla'nın karşısındaki sandalyeye oturmuştu. İki kadının bakışları buluştu ve kadının onları tanıdığını fark etti Damla. Kendi paniğinden fark edememişti ama şu anda hatırlıyordu kadının onları gördüğünde tedirgin ifadesini.

"Siz biliyorsunuz!" dedi bir anda kadına.

"Kim olduğunuzu mu? Evet, biliyorum."

"Nedim'i görünce, ben adımı söyleyince yüzünüzün aldığı ifade, kalemi düşürmeniz, bahçeye bakmanız... Siz sadece kim olduğumuzu değil, her şeyi biliyorsunuz."

"Όχι, (Ohi | hayır) yanılıyorsunuz küçük hanım. Bildiğim şeyler var elbet ancak her şeyi biliyorum dersem yalan söylemiş olurum."

"Siz kimsiniz?" diye sordu bir anda Damla.

Kalbim Sende Kaldı (CemNed)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin