Öncelikle şimdiye kadar sınavlarım çok yoğundu yazamamıştım.Umarım beğenirsiniz.
*
Emma gittikçe iyiye gidiyordu.Onu ormanda bulduğumuz bambular ile yapıtğımız bir sedye ile önce arabaya taşımıştık daha sonra ise barınağa geri dönmüştük.İntikam almak için geri dönecektik ancak önce kendimizi toplarlamamız gerekiyordu.
Güneşin batışıyla birlikte maviden laciverte dönen gökyüzünün altında eskiden binlerce araç varken artık ıssızdı , yapayalnız.Eskiden dünya devi şirketlerninin merkezinin bulunduğu gökdelenlerin arasında ilerliyorduk.
Aslında ne kadar da yabancısı olduğumuz bir dünyanın içinde olduğumuzu yeniden düşündüm.Eskiden en büyük sorunumuz trafik yüzünden araba yerine yürüyerek gitmekken şimdi sokağa çıkamıyorduk!
Manhettan sokaklarında ilerlemeye devam ediyorduk , sadece 3 kişi çıkmıştık geri kalanları barınakta bırakmıştık. Miccoli ve Jack birlikte doğuya doğru giderken ben batıya doğru yöneldim.
Yürüyemeye devam ederken gördüğü binanın önünden defalarca geçtiğini bir kez daha hatırladı.Garaj girişine ilerlerken caddenin sonundan gelen , aptal aylak sürüsüne duygusuz gözlerle bakarak yavaşladım.
İçeri yavaşça girdim.Bariyere yanaşarak derin bir nefes alıp yürümeye başladım.Aslında bugün çıkmamız o kadar da gerekli bir şey değildi.Yiyecek sorunumuz şuanlık yoktu ancak Emma'yı öyle görmek beni oldukça bunaltmıştı.Tek başıma çıkmayı düşünüyordum ancak Jack ve Miccoli beni yalnız bırakmadı.
Yaklaşık 3 sene önce buraya bir arkadaşımı görmeye gelmiştim , zor da olsa hatırlıyordum bu yolları.Üst kata ulaştığımda , eskiden güvenlik görevlisi olan iki tane aylak gördüm.Birinin yüzünün yarısı yok gibiydi , sanırım şimdiye kadar gördüklerimin en çirkiniydi !
Önce birini tekmeleyerek uzaklaştırdım ve bıçağımı yavaşça çirkin olanın boynuna sapladım , diğerini halletmekte pek zor olmadı.
İlerlerken koridorun duvarlarına yerleştirilmiş modern arplikler göz kırpar gibi yanıp sönmeye başladı.66 numaralı kapının önünden geçerken durdum.Mutfak bura olmalıydı en azından buralarda bir yerdeydi.Kapıyı açtım.İçeride bir düzineye yakın zombi vardı ve burası mutfak değildi.Açmam ile kapamam bir olmuştu.Kapıyı kapatırken , bir imge görür gibi oldum ancak içeride 1 düzine zombi olduğunu varsayarak bir daha bakmak gibi bir düşüncem yoktu.
Koridorun kenarında bir alet çantası buldum.Alet çantasını açıp küçük bir çelik levye çıkarttım.Bu sefer mutfağı bulduğuma emindim.Kapı ile çerçevenin arasına levyeyi sokup kanırtarak kapıyı açtım.Girer girmez bir tanesi üzerime atladı.
Hazırlıksız yakalanmıştım,beni yere devirmişti.Üzerimden itmeye çalışıyordum ancak tüm ağırlığı üzerimdeydi.Kollarımla kollarını itiyordum ancak dişleri çok yakınımdaydı.Sürekli açılıp kapanıyordu.Aramızda 1 ya da 2 santimetre vardı.
Yere düşerken levyeyide düşürmüştüm.Gözlerimi oynatamasamda tek elimle zombiyi idare etmeye çalışırken diğer elimle levyeyi elimle yokladım.En sonunda elime gelmişti.Zombiye savurdum.Üzerimden düşmüştü.
Çevik bir hareketle yerden kalktım.Kalan işi bitirdim.Açtığım kapıyı kapattım.
***