|°16°|

496 32 56
                                    

Herkes eğleniyordu. Neredeyse herkes gelmişti. 2 kişiyi göremiyordum. Adrien ve Juleka.

Luka'nın da gelmesini çok isterim gerçi ama geleceğini sanmam. Adrien'ı görmektense benimle görüşmemek onun için daha mantıklı.

-Marinette
-E-efendim?
-Saçını kendin mi boyadın? Gerçekten hayran kaldım.
-Şey, ben boyamadım. Luka boyadı. Juleka da ona yardım etti. Rengi, yani renkleri, de onlar seçti hatta.
-Acaba desem benimkini de boyarlar mı?
-Yaparlar tabii ki!

Kapıdan içeri biri girmişti. Kalabalıktan kim olduğunu düzgünce göremiyordum. Yavaş yavaş kapıya doğru ilerledim ve gelene baktım.

Mileén'di. Onun gelmediğini fark etmemiştim. Telefonumu çıkardım ve Juleka'yı aradım. Aradım, uzun süre çaldı ama açmadı. Duymamıştır belki diye bir kez daha aradım. Yine açmadı. Aklıma kötü kötü şeyler gelmiyor değildi. Ama böyle düşünmemek çok daha iyiydi.

-Hadi ya ilk oyunumuza başlayalım bence.
-Evet evet bence de!
-Chloé ilk olarak elinde ne var?
+Önce herkesin gelmesini bekleyelim.

Heyecanlılardı. Ama aklım hala Juleka'da idi. Bir kez daha aramalıydım. Gelince onu bir güzel pataklayacağım. Telefonu çıkardım ve Juleka'nın numarasını aradım. Bulduktan sonra çaldırmaya başladım. Açmıyordu. Deli olucam ya!

-Selam
-Selam
Kafamı çevirdiğimde Adrien'ı görünce çok şaşırmıştım. Geldiğini görmemiştim.

Baya bir süslenip püslenmişti. Her tarafında bişey vardı. Herkes gibi. Ama ilk defa küpe taktığını görmüştüm. Yakışmış.

-Nasılsın?
-Şey, i-iyi. Sen?
-İyi. Çok güzel olmuşsun.
-O elbisenin güzelliği.
Gülmüştüm.
-Hayır. Makyajın çok güzel.

Biraz durmuştum. Şaşırmıştım çünkü.

-Adrien...
-Efendim?
-Makyaj yapmadım.
-N-ne!
-Hemde hiç.
-Şey, özür dilerim.
-Yok yok, önemli değil. Ben makyajdan nefret ederim hem. İnsanlar suratlarına nasıl duvar gibi boya badana yapabiliyor anlamıyorum.

-Güzel ama.
-Değil. İğrenç oluyorlar ve bunu güzellik sanıyorlar. Güzellik boya badana ile olmaz, Tanrı vergisi ile olur. Makyaj sadece iğrençleştirir. Aynı zamanda, zaman içinde cildi mahveder. Yani güzel oluyorum derken ki olmuyorlar daha fazla çirkinleşecekler.
-Aa, öyle sanırım.
-Hmm.

Evet benimle aynı düşünmediğini biliyorum. Ne anlar ki. Klasik bir erkek. Klasik olmayan erkeklerle niye karşılaşmam ki...

-Marinette
-Efendim?
-Şu son çıkan moda dergisini okudun mu?
-Hangisini?
-Benim modellik yaptığımı.
-Hayır okumadım.

Bu saniye cidden okumadım. Nasıl unuttum ya. Ayın her 19'u Adrien'ın modellik yaptığı dergi çıkıyor.

-Unutmuşum..
-Anladım

°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°•°

Sohbet etmeye devam ediyorduk. Herkesin sesi çıkıyordu. Herkes sesini duyurmak için bağırıyordu. Ben köşedeydim öyle bir şeyim yoktu. İyikide yoktu. Sesim falan kısılırdı benim, çok eminim.

Birden kapı açıldı ve içeri mor saçlı bir antrenman kuklası geldi. Onu çok pis yapacaktım.

Yanına gittim ve kolundan bir kenara çektim.
-Nerdesin sen ya sabahtan beri seni arıyorum neden açmıyorsun!
-Özür dilerim. Toplu taşıma ağrızalandı ve bunun için çok gelmek durumunda kaldım. Ve telefon ise... Şey, düşürdüm. Ama nerede düşürdüğünu bilmiyorum. İçinde her şeyim vardı gitti herşey.
-Yaa... Neyse artık elden bişey gelmez.
-Maalesef evet.
-Eğer yapabileceğim bişey varsa söyle olur mu?
-Peki Marinette.
Gülümsedi...

°•°•°•°•°•°•°•°

-Herkes geldiğine göre oyunlara başlayalım. Huuuuuu!!!

Herkes ortaya toplanmıştı. Bende onlara uymuştum. Chloé oyunun nasıl olacağını anlatıyordu. Eğlenceli gibiydi. Herkes bir eş seçecek ve yarışma yapacağız. Teker teker birer oyun seçiçez ve yarışıcaz. Eleme falan filan falan filan falan filan falan ve filan. Hadi oyuna geçelim boş yapma chloé.

Oyunu anlattıktan sonra herkes eş seçiyordu. Ben ise ortada mal gibi duruyordum. Çok eğlenceli ya sizde deneyin. Bi saniye kime diyom lan ben. İyice uçtum youtuber gibiyim. Tvb Tvb.

Adrien bana doğru geliyordu. Neden böyle ağır ağır ve saçına rüzgar vurarak geliyordu? Ben bunu sadece filmlerde olur sanıyordum.

-Eş olalım mı?
-Şe-
-Marinette benim uzak dur.
-Hayır benim git lan burdan!

Neden mal gibi kavga ediyorlardı?

-Susun lan!
Juleka'nın bağırması ile irkildim.

-Marinette benim. Yallah!

Herkes yavaş yavaş gidiyordu.

-Şey peki be-
-Uza
-Peki...

Adrien'i bile kovdu. Bir kaç saniye sonra bana baktı.

-Kurtardım seni.
Gülümsedi.
-Şeyy, çok saol.
32 değil 64 diş sırıtmıştım

~•~•~•~•~•~•~•~•~•~•

-Toplanın başlıyoruz!

Chloé bir kavanozda bir kart çekti ve içindeki ilk yarışmamız olacaktı.

-Po-

İçeri biri girmişti. Herkes gibi smokin giymeyen rahat ve kendi tarzı giyinen, sırtında gitarı olan bir afet. Tırnakları siyah oje ile süslenmiş bir şekilde yavaşça havaya kaldırırken, siyahtan maviye doğru akan huzur verici renkli saçı sallanmıştı. Ama sallanan onun saçları mıydı yoksa kalbim miydi anlayamıyordum...

-Şey, bende katılabiliyor muyum?
-Ağabeyi! Sonunda.

-Tabii ki gel gel. Bir eş bul. Biri boşta kalmıştı sanırsam.
-Luka marinette ile eş bende Kim ile. Çünkü neden olmasın.
Juleka yanımdan ayrılmıştı ve dilim tutulduğu için hiç birşey diyememiştim. Dilim mi tutuldu yoksa yuttum mu? Şuan kalbim ve sertçe yutkunmam hariç hiçbir şeyi hissedemiyorum.

Yanıma gelmişti. Huzur verici bir şekilde gülümsemisti. Of o gözleri. Ölüyor muyum?
Eğer ölmüyor isem, acı bana Tanrım!
-Selam!
























Hayır daha ölmedim. Zaten beni bunlar öldürmezse başka birşeyin yapabileceğini sanmıyorum jxkdkd. Evet linç yemeden önce söyliyim. Özür dilerim~~

Lukanette ile güzel geceler
💜💜💜

Oceans Love•|•Lukanette💜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin