"Bulamazmışım. Seni bulduğumda görüşeceğiz seninle!" öfkesine yenik düşerek sinirle saçlarını karıştırdı Jungkook. Adımlarını hızlandırdı ve tuvaletin kapısında kendi kendine söylenmeye devam etti.
"Lanet olsun! Bu çok sinir bozuc.." cümlesini bitirmesine engel olan hızla geriye sendelemesi olmuştu.
"Siktir." dişlerini sıkarak acıyan kafasını ovarken bakışlarını şaşkınca kendisine bakan kişiye yöneltti. Karşısındaki şapkalı çocuk ile göz göze geldiklerinde ise bir süre durakladı. Çocuk şimdiye kadar gördüğü en beyaz tene ve en güzel gözlere sahipti Jungkook için. Ancak kafasındaki şapkayı gözlerine kadar indirmiş ve Jungkook'un güzel manzarasının önüne bir engel oluşturmuştu.Bu Jungkook'un istemsizce yüzünü buruşturmasına neden olmuştu.
"Ö-özür dilerim." cılız bir sesti onu kendine getiren. Karşısındaki beyaz tenli çocuk telaşla kafasını eğdi ve ondan özür dileyerek uzaklaşmak için adımladı. Jungkook ise kendisini toparlayarak yanından geçmeye çalışan çocuğun bileğini kavradı. Çocuk biran durakladı ve bakışlarını bileğini kavrayan ele yöneltti. Jungkook ise neden böyle davrandığına anlam veremeyerek hızla elini geri çekti ve ona korkmuşcasına bakan çocuğa tebessüm etti.
"B-ben..ah..asıl ben özür dilerim demek istemiştim."
"Sorun değil." dedi yeniden aynı tonda. Çocuğun bu durumdan rahatsız olduğu ve hemen buradan gitmek istediği fazlasıyla belliydi. Jungkook kalbinde hissettiği tuhaf duyguya anlam veremeyerek kaşlarını çattı. Neden birdenbire üzgün hissediyordu ki?
"Hey! Baksana." yanından birkaç adım uzaklaşan çocuğa seslendiğinde durakladı. Çocuk hafifçe arkasını döndüğünde kendisi ne diyeceğine karar verememişti bile. Eli ayağı birbirine dolanırken kendisiyle bir savaş içerisindeymiş gibi hissediyordu. Konuşmak istiyordu ama sanki bir şeyler onu engelliyormuş gibiydi. Neler olduğunu kavrayamamıştı. Neden bu şekilde hissettiğine anlam verememişti.
"Bir sorun mu var?" dedi ondan bir cevap beklediğini belirtircesine çocuk. Jungkook ise yeniden karşısındakinin gözlerinde kaybolurken bulmuştu kendini. Merakla büyüyen gözler ona fazlasıyla ilgi çekici geliyordu. Olduğu yerde sadece bu gözlere bakmak istiyordu. Bu hislerin ne olduğunu anlayamayarak yutkundu ve kendisini toparlamaya çalıştı.
"B-ben...Jungkook. Yani a-adım..Jeon Jungkook." kelimeleri zorlukla bir araya getirmesiyle lanet etti kendine. Aish! Şu an tıpkı bir aptal gibi görünüyor olmalıydı.
"Peki." dedi karşısındaki çocuk bir süre sonra. Bakışlarındaki sıcaklığın aksine yüzündeki donukluk afallatmıştı Jungkook'u. Ne düşündüğünü anlayamıyordu ve bu fazlasıyla canını sıkmıştı. Bunun yanında karşısındakinden beklediği cevabı alamadığı için de kendisini kötü hissetmişti.
"Adın?" dedi yeniden bir cevap beklediğini anlaması için. Sorusu üzerine kaşları havalanan çocuk gözlerini kısarak onu inceledi. Bu kısa süre içerisinde bir sürü düşünce geçmişti Jungkook'un aklından. Bu çocuk kimdi? Neden karşısında bu kadar garip hissediyordu? Neden heyecandan terliyordu Jungkook? Neden eli ayağı birbirine dolanıyordu da konuşamıyordu? Ve bunun gibi bir sürü soru daha.
"Neden sordun?" beklediği cevap bu olmadığı için hayal kırıklığına uğrayarak yüzünü astı Jungkook. Ama çok kısa bir süre sonra bu yaptığının saçmalığını fark ederek kendisini toparladı.
"Hiç.Sadece...merak." dedi omuz silkerek. Daha deminden beri kendi içerisinde verdiği savaşa son vermek isteyerek kendini toparladı ve bu olayı daha fazla batırmadan kapatmaya karar verdi. Sonuçta bu kadar saçma davranmasına gerek yoktu. Karşısındakini birdaha görmeyeceğine adı gibi emindi zaten. Hem...neden onu görmek isteyecekti ki? Onu tanımıyordu bile.
"Sadece merak yani?" karşısındakinin yüzündeki hafif tebessümü gördüğüne yemin edebilirdi Jungkook. Bu kısa tebessüm bile kalbinin derinliklerinde bir sıcaklık hissetmesini sağlarken terli ellerini pantolonuna sildi ve olabildiğince sakin davranmaya çalışarak omuz silkti yeniden. Ne kadar umursamaz görünürse her şey daha normal olur diye düşünmüştü.
"Herneyse. Söylemek istemiyorsan seni zorlayamam değil mi? Gidebilirsin sen." diyerek eliyle ona gitmesini işaret ederken bile düşüncelerini susturamıyordu. İçinden bir ses bunu istemediğini, karşısındakinin adını delicesine merak ettiğini söylüyordu ona.
"Gideceğim." Jungkook karşısındaki çocuğun duygusuzca söylediği sözde takılı kalırken derin bir nefes aldı. Böyle davranması saçmalıktı. Karşısındaki bu kadar umursamazken..onun tek bir sözüyle kalbinde hissettiği garip duygu yanlıştı. Defalarca bunu tekrarlayıp kızdı kendisine. Bu esnada konuşmasına bile fırsat vermeden birkaç adım atmıştı çocuk. Jungkook olduğu yerde onun gidişini izlerken kendisini oldukça garip hissediyordu. Neden...üzgün hissediyordu ki?
Birkaç adım attıktan sonra ona dönen çocuk ile aldığı nefes yarıda kalırken yüzünü ifadesiz tutmaya çalışarak duruşunu dikleştirdi. Ne hissediyor olursa olsun bir ezik gibi davranmamalıydı değil mi? Karşısındaki çocuk dişlerini göstererek gülümsediğinde ise ne kadar ezik bir durumda olduğunu umursamamıştı bile. Karşısında gördüğü en güzel gülümsemeye sahip olan çocuk..kimdi gerçekten? Daha da önemlisi..ona ne yapıyordu böyle?
"Jihwan. Adım yani." ardından uzaklaşarak gözden kaybolmuştu çocuk. Jungkook ise neye uğradığını anlamayarak öylece kalakalmıştı. Gözlerinin önündeki güzel gülümsemeyle istemsizce eli kalbinin üzerine gitmişti. Ve cevapsız bir soru daha eklenmişti diğerlerinin yanına. Jungkook'un kalbi...neden bu kadar hızlı atıyordu?
Jungkook mood sjxvdhsjdbdwjend