"Hyung hızlı olursun değil mi?"Jimin endişeyle etrafı süzerken Seokjin bir kez daha gözlerini devirmekle yetindi.
"Işınlanmamı falan beklemiyorsun değil mi Jimin?"dedi ceketini üzerine geçirirken.Jimin daha fazla evde tek başına kalmak istemediği için birlikte bir gezintiye çıkmışlardı.Bu sırada okulda unuttuğu evrakları hatırlamış ve kısa bir süreliğine okula uğramak için Jimin'i ikna etmişti Seokjin.
"Mümkünse ışınlan hyung.Burada beklemek istemiyorum.Jungkook'un beni görmesini istemiyorum."dedi arabanın camını iyice kapatırken.Jin derin bir nefes aldı ve arabanın kapısını açtı.Arabadan inmeden önce de seslendi ona.
"Hızlı olacağım merak etme."ardından kapının kapanma sesi duyuldu ve Jimin tek başına kaldı.Okulun çıkış saatine denk gelmeleri onu fazlasıyla geriyordu.Jungkook'un kendisini fark etmesini istemiyordu.Bir süre onu görmese iyi olurdu.En azından Jungkook hislerinden emin olana kadar.
Bakışlarını dışarıda gezdirirken temkinli olmaya çalışıyordu.Jungkook her an bir yerden çıkabilir,onunla konuşmak isteyebilirdi.Daha da kötüsü...belki de onu görmezden gelirdi.Bilemiyordu Jimin.Hangisinin daha kötü olacağını bilemiyordu.
Kafasındaki düşünceleri dağıtmak için oturduğu arabanın camını birazcık açtı ve yüzüne vuran esintiyle rahatladı.Arabanın içerisi fazlasıyla sıcaktı ve Jimin sıcaktan nefret ederdi.
Hafif esinti onu mutlu ederken yüzünde oluşan tebessüm ile gökyüzüne baktı.Masmavi gökyüzünde sarı güneş tüm sıcaklığıyla parlıyordu.Gökyüzünde gezinen birkaç buluttan başka bir şey yoktu.Kuşlar bile sıcağa dayanamamış olmalı diye geçirdi içinden.Daha sonra bu düşüncesinin aptallığına güldü.
Son günlerde kafasını kurcalayan o kadar fazla soru vardı ki artık mantıklı düşünemediğinin farkındaydı.Her düşüncenin sonu uçsuz bucaksız yerlere gidiyor,bir türlü birbirine bağlanmıyordu.Jimin bu durumdan fazlasıyla sıkılmış ve yorulmuştu.Tek istediği sevdiği adamla olmakken geldikleri nokta onu şaşırtmıştı.
Gözlerini kapatıp esintinin tadına varmak istedi.Yüzündeki hafif rüzgar onu gülümsetirken düşüncelerini dağıtmak için bir şarkı mırıldanmaya başladı Jimin.
"Tüm bunlar sadece bir tesadüf değil.
Sadece sadece,hissettiklerim.
Tüm evren dün olduğundan farklı.
Sadece sadece,senin mutluluğun sayesinde.
Bana seslendiğinde senin çiçeğin oluyorum.
Sanki bunu beklemiş gibi,
Büyüleyici bir şekilde çiçek açıyoruz.
Belki evrenin kaderi bu.
Sadece böyle işte.
Biliyorsun,biliyorum.
Sen bensin,ben senim."şarkı sözleri yüzündeki gülümsemeyi büyütürken kalbinde yeniden bir çiçeğin açtığını hissetti.Umut adını verdiği çiçeklerin..."Kalbim pır pır ettiği kadar endişeleniyorum da.
Kader bizi yine kıskanıyor.
Senin korktuğun kadar ben de korkuyorum.
Bana baktığında,bana dokunduğunda.
Evren bizim için hareket ediyor.
Zerre kadar bile bir şey atlanmadan,
Mutluluğumuz planlanmıştı.
Çünkü beni seviyorsun ve...""Ve seni seviyorum."Jimin duyduğu ses ile hızla gözlerini açtığında karşısında gördüğü kişiyle afalladı.Şaşkınca gözlerini kırpıştırırken kalbi teklemişti.Jungkook karşısında çekingence onu izlerken eli ayağı birbirine dolanmış bir şekilde ne yapacağını bilemedi.Bakışlarını hızla etrafta gezdirip hyungundan tek bir iz bile bulamayınca da kendi kendine lanet etti.Neden aptal gibi pencereyi açmıştı ki?Sıcaktan ölse daha iyiydi!