•16•

1.1K 85 20
                                    

"Çok garip değil mi?"Jimin duyduğu ses ile içeceğinden kafasını kaldırıp karşısında ondan bir cevap bekleyen Jungkook'a baktı.

"Garip olan ne?"diyerek kaşlarını çattı ve onu inceledi. Şu anda istemsizce gerilmişti. Jungkook'un herhangi bir şeyi fark ettiğini düşünmek onu fazlasıyla geriyordu.

"Sürekli karşılaşmamız." diyerek içeceğini karıştırdı Jungkook. Jimin verebileceği bir cevap ararken Jungkook yeniden konuşmaya başladı.

"Kader bizi bir araya getirmeye çalışıyor gibi." diyerek güldü ve arkasına yaslandı Jungkook. Jimin onun mimiklerini incelerken anlayıp anlamadığından emin olmaya çalışıyordu. Jimin'in ifadesizce kendisini izlediğini fark eden Jungkook ise söylediklerinin farkına yeni yeni varmış ve kendisine aptallığı yüzünden lanet etmişti.

"Şey...sen benim kusuruma bakma. Sadece...sürekli karşılaşmamız garibime gitti o kadar. Yani..sadece saçmaladım." ne söylediğinin farkında bile değildi Jungkook. Sadece konuşuyordu. Konuşması gerekiyormuş gibi.

"Ah..sorun değil. Aslında...ne demek istediğini anlıyorum sanırım." diyerek içeceğiyle oynamayı bırakıp karşısındakinin gözlerinin içine baktı Jimin. Jungkook'un bir şeylerin farkına varmamış olması rahatlamasını sağlasada tedbirli olmalıydı. Henüz ona kendisini açıklamak için oldukça erkendi.

"Yani sürekli birbirimizi görmemiz tuhaf tabii ki. Ama...bence tesadüften fazlası değil." diyerek omuzlarını silkti umursamazca. Jungkook ise onun sözlerini dinlerken istemsizce üzgün hissetmişti.

Tabii ki her şeyin bir tesadüf olabileceğini biliyordu ama...onun için kader kelimesi...daha anlamlıydı. Sanki...aralarında bir bağ varmış ve bunun için birbirlerini bulmaları gerekiyormuş gibi hissettiriyordu.

En azından benim için öyle diye geçirdi içinden Jungkook. Çünkü karşısında umursamaz bir şekilde omuz silken çocuğun böyle düşündüğünü sanmıyordu. Bu da..fazlasıyla canını sıkmıştı.

"Ben...yanlış bir şey mi söyledim?" Jimin'in kendisine seslenmesiyle kafasını kaldırdı Jungkook. Daha sonra derin bir nefes alarak kendisini toparladı.

"Yok. Biraz...yorgunum." diyerek bir bahane uydurdu. Asık suratına ufak bir tebessüm yerleştirip konuyu değiştirmek için konuştu Jungkook.

"Bay Kim...onu nereden tanıyorsun?"

"Kuzenimin erkek arkadaşı." diyerek cevapladı onu Jimin. Jungkook ise dikkatli bir şekilde onu incelerken devam etti konuşmaya.

"Bu...senin için sorun değil mi?" soruyu sorarken olabildiğince rahatsız edici olmamaya çalışıyordu. Belki insanların özel hayatına karışmak doğru bir şey değildi ama...karşısındaki çocuğun bu konu hakkındaki düşüncelerini merak ediyordu.

Jimin Jungkook'un çekingence sorduğu soruyla ona baktı. Karşısında merakla ondan bir cevap bekleyen çocuğu görünce ise kaşlarını çatmıştı. Neden böyle bir soru sorduğuna anlam verememişti Jimin. Daha da önemlisi ne cevap vereceğini bilemiyordu. Jungkook...ondan ne duymak istiyordu ki?

"Sorun derken? Neyden bahsettiğini anlamadım." dedi ses tonuna dikkat etmeye çalışarak. Birazdan duyacağı cevap için ise oldukça korkuyordu. Ya Jungkook bu durumu iğrenç bulursa...ya dalga geçerse..o zaman ne yapacaktı? Yeniden un ufak olmuş umut kırıntılarına tutunabilir miydi ki? Yapabilir miydi bunu?

"Y-yani...onlar...ikisi de erkekler." diyerek dudağını dişledi Jungkook. Hâlâ karşısındaki çocuktan istediği cevabı duyamadığı için istemsizce yüzünü buruşturdu. Şu an fazlasıyla gergindi. Üstelik çatık kaşlarıyla ona bakması da bu duruma hiç yardımcı olmuyordu.

cross the line▪︎jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin