"Jimin sorun ne dostum?" Jimin kendisine sorulan soruyla telefonuyla bakışmayı bırakarak kuzenine baktı. Namjoon endişeyle onun yüzünü incelerken Seokjin de konuşmaya dahil olmuştu.
"Yorgun görünüyorsun. Yine mi ilaçlarını almadın yoksa?" sesi soru sormaktan çok azarlar gibiydi. Jimin kafasını iki yana salladı. Daha sonra derin bir nefes aldı. Namjoon içeceğini yudumlarken tekrarladı sözlerini.
"O zaman sorun ne? Yani bir sorun olduğu kesin. Baksana suratında güller açmış." diyerek göz devirdiğinde Jimin biraz daha somurttu mümkünmüş gibi.
"Sorun...Jungkook." ikili duyduğu isime şaşırmamıştı. Zaten Jimin üzgünse tek kişi beliriyordu ikisinin aklında da. Tabii ki Jungkook ile alakalı bir durum olacaktı. Jimin'in başka ne gibi bir sorunu olabilirdi ki zaten?
"Onu anladık da...sorun tam olarak ne? Yani bu kadar kısa sürede ne yaşanmış olabilir ki?" dedi merakla Seokjin. Kendisi iki tarafı da tanıyan birisi olarak fazlasıyla meraklanmıştı geçen bir hafta boyunca. Jimin evde nasılsa Jungkook'da okulda aynı şekildeydi. İkisi de ruh gibi geziniyorlardı ve bu onu fazlasıyla endişelendirmişti.
"Ona aşık olduğunu söylemedin ya." diye omuz silkti alay edercesine Namjoon. Bunun üzerine derin bir nefesin ardından dudakları aralandı Jimin'in.
"Bunu yapan oydu." cevabı üzerine Seokjin'in gözleri büyürken Namjoon içtiği içeceği püskürtmüştü.
"Siktir ne?" Namjoon'un ettiği küfürle omzuna bir yumruk geçirdi sinirle Seokjin. Namjoon ise şirin bir şekilde gülümseyerek acıyan omzunu tuttu. Seokjin bu konularda fazlasıyla hassastı ve bunu unutmuş olması..ah aptalın tekiydi.
"Acıdı." diyerek dudak büzdüğünde kaşlarını çattı Jin.
"Kapa çeneni." ardından tüm ilgisini Jimin'e yöneltti ve merakla gözlerine baktı. Namjoon ise beklediği ilgiyi göremediği için somurttu.
"Nasıl yani Jimin? Jungkook ne dedi sana? Aşık mıymış yani? Sana? Hemen?"
"Benden...hoşlandığını söyledi." dedi dudağını kemirerek Jimin. Seokjin'in gözleri daha fazla büyürken konuşmaya başladı.
"Omo! Ve sen bunu bizden 1 hafta boyunca gizledin mi yani? Sana inanamıyorum!" dedi sitem edercesine. Jimin ise omuz silkmekle yetindi. Daha kendisi bile olayın şokundayken kimseyle paylaşmak istememişti. Düşünmesi gerekiyordu. Bunun ne anlama geldiğini, bundan sonra ne yapması gerektiğini.
"B-ben bile inanamıyorum ki hyung." dedi sesindeki huzursuzlukla. Namjoon omzunun ağrısını boşverip dahil oldu konuşmaya. Daha fazla susamazdı çünkü.
"Yani şimdi diyorsun ki...Jungkook senden hoşlandığını söyledi. Peki..hangi sen?" onun sorduğu sorunun mantıklılığı ile kafa salladı Seokjin.
"Ah gerçekten! Hangi senden hoşlanıyormuş? Yani..Jimin mi Jihwan mı?"
"Jimin olsa gerek. Bir süredir görüşüyorsunuz. Jihwan olarak yeni karşısına çıktın. Bu kadar kısa sürede..." sözü kesilen Namjoon susmak zorunda kaldı.
"Jihwan."
"Ne?" ikisi de bir ağızdan bağırınca ofladı Jimin. Kendi kafası bu kadar karışıkken karşısındaki iki aptala laf anlatmak istemiyordu.
"Jihwan'a dedi diyorum! Anlamıyor musunuz?"
"N-nasıl oldu?" dedi merakla Seokjin. Kafası o kadar karışmıştıki daha fazla cevaba ihtiyacı vardı. Jimin ellerini saçlarından geçirip yeniden ofladı.