Kim bu adamlar?

390 52 4
                                    

      "Hepinize merhaba arkadaşlar. İlk defa böyle bir işe kalkışıyorum umarım güzel işler çıkarırım. İlk olduğu için yazım ve imla hatalarım olabilir lütfen anlayış karşılayın. Bu bölümü okuyan herkesin devamını okumasını tavsiye ediyorum. Ayrıca bu bölüm gerçek hayat hikayem, diğerleri ise bu bölümden yola çıkarak hazırlanacaktır. Hepinize iyi okumalar, umarım beğenirsiniz. Yorumlarınızı ve oylarınızı bekliyorum."
          

    "Maral, kızım hasta mısın, ne bu hâlin?"

Tarih öğretmenimin omzuma dokunmasıyla, açıyorum yarı baygın gözlerimi. Parmak uçlarımla gözlerimi ovuşturup, beni esiri hâline getiren uykuyu kovmaya çalışıyorum. Boğazımı temizleyip,
"Kusura bakmayın hocam, biraz uykusuzum da,"
diyorum mahçup bir ses tonuyla.
"Uykusuzsun, öyle mi?"
"Evet hocam", diyorum. Başımı kaldırmadan, mahçubiyetimi belli etmeye çalışarak. Ama pek de işe yaramıyor bu numara.
" Defol git evinde uyu o zaman! Horluyorsun, arkadaşlarını da rahatsız ediyorsun." Üzerime karabasan gibi çökmüş, bağıran bu koca cüsseli adam neler diyor böyle. Horluyor muşum haa, yalancı moruk, ben asla horlamam. İçimden geçirdiğim, hakaret dolu bu cümleyi cüssesinden korktuğum öğretmene söyleyemiyorum tabii ki de. Kafamı kaldırmdan mahçup öğrenci rolünü devam ettiriyorum, o bana yaptığım şeyin ne kadar ayıp olduğunu bağırarak anlatırken. Arkasını dönüp, öğretmen kürsüsüne doğru giderken. Soylediği lafların altında kalmamak istediğim için, arkasından ağzımı yamultmadan edemiyorum.
Geçen ay çıkardığım olaydan sonra bana sinir olmuş olmalı, bu yüzden böyle davrandığını düşünüyorum. Oysa ki kavga da benim suçum yoktu. Kız lisesine başlayalı neredeyse altı ay oldu, ve bu süre içerisinde çok pislik gördüm. Okuldaki ilk büyük kavgam da buydu. Engelli olduğunu bilmediğim bir kızın kafasını merdiven korkuluklarına vurmuştum, kanlar içinde kalmıştı. Ne kadar belli etmemeye çalışsam da , ben de çok korkmuştum kızı kanlar içinde görünce. Okuldaki cırtlak sesli kokoş kızların bağırışlarıyla yanımıza koşan nöbetçi öğretmen, yani koca cüsseli tarih öğretmnim. Kolumdan tutup kenara savurmuştu beni. "Ne yapıyorsun kızım sen? Kafayı mı yedin?" diye bağırdı. Cevap veremeyecek kadar şaşkındım, böyle bir şey yapmış olduğuma ben de inanmıyordum doğrusu. Bir anlık öfkeyle olan bir şeydi, sonrasında çok pişman olmuştum. Daha sonra müdür ve revir hemşiresini çağıran öğretmen, beni dövecekmiş gibi köşeye sıkıştırıp sorguya tutmuştu. Yüzüme tükürerek, bağıra bağıra.
" Neden yaptın böyle bir şeyi?"
"Hocam bana öpücük attı."
"Ne saçmalıyorsun sen?"
Bu sefer ashabi, şımarık öğrenci oluyorum ve öğretmenin üzerine bğırarak.
"Hocam okulun yarısı lezbiyen, bizim de namusumuz var herhalde. Bana öpücük atıp, iki koridor boyunca takip edince ben de sinirlendim ne yapayım yani!"
Öğretmen vuracakmış gibi elini kaldırınca yanındaki müdür yardımcısı kolunu tutarak,
"Tarık bey, lütfen sakin olun."
"Yook müdüre hanım, siz bu kızları tanımıyorsunuz. Bu kıza karşı sakin olmamak okulumuzun itibarı için önemli."
Bana bakarak ters ters konuşuyor, cevabımı geciktirmiyorum.
"Ben ne yaptım yaa? Sanki kaç kere kavga ettim bu ilk..." duraksayıp bana ters ters bakmaya devam eden, sinirden damarları kabarmış, kudurmuş gibi ağzı köpüren Tarık hocaya bakıp. Cümlemi korkuyla tamamlıyorum. " ve son yani, bir daha olmayacak." Tarık hocayı yatıştırıp kenara çeken müdüre hanım, yanıma yaklaşıp;
" O kafasını yardığın arkadaşın engelli."
Müdüre hanımın söylediklerinin gerçek olmadığını ümit edere, şaşkın bakışlarla hemşirenin kafasını idareten sarıp, merdiven basamağına oturttuğu kıza bakıyorum.
"Nasıl yaa? Şaka mı bu?"
"Hayır gerçek."

***

İşte hiç de suçum olmayan bu kavga yüzünden aramız bu durumda. Yani aslında azıcık suçum olabilir. Ama gerçekten kızın engelli olduğunu fark edememiştim. Ve hâlâ kızın engelli değil lezbiyen olduğunu düşünüyorum.

GECE...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin