İhtiyar.

182 37 2
                                    

Yabancı uyruklu iki kadın tarafından üzerime zorla giydirilen mini eteği çekiştiriyorum. İlk defa bu kadar kısa giydiğimden, yadırgıyorum bacaklarımı saran siyah mini eteği.
O

turduğum pencere dibinden kapının açılacağı anı korkuyla bekliyorum. İçeriye gelecek olan adamı, eğelndirmem için aldığım tehdit aklıma geldikçe ağlıyorum. İstemediğim birinin bana dokunması mı? Yoksa canım mı?
Kendi kendime konuşarak sonunda bir karara varıyorum. İçeriye gelecek olan adamdan, bana dokunmamasını isteyecektim. Eğer isteğimi geri çevirir de bana dokunmaya kalkarsa, seninle ben de huysuzluk çıkarıp kendi ölümüme razı olacaktım. Ama bana dokunmasına izin vermeyecek namusumu canım pahasına koruyacaktım.

☆☆☆

Kapıyı yavaşca açıp bana bakan alımlı kadın, eliyle içeriye buyur ediyor eğlendirmem gerektiği söylenen adamı. İçeriye en az dedem yaşında, göbekli, kel bir adam giriyor. Dikkatle süzüyor beni, onu içeriye buyur eden kadın;
"Size iyi eğlenceler."deyip kapıyı üzerimize kapatıyor.
Karşımda duran adamın, bana dokunmaya çalışacağı ihtimali, yüreğime kocaman bir korku salıyor.
Ayağa kalkıp, korktuğumu belli edercesine geri çekiliyorum. Yapıştığım duvar dibinden adamı izliyorum.
Ceketinin iç cebinde yüklü miktarda parayı çıkartıp, yatağın baş ucunda duran komidinin üzetine bırakıyor. Üzerindeki ceketi özenle çıkarıp, sandalyeye itinayla asıyor. Yüzüme hiç bakmadan yatağa oturup, gömleğinin yaka cebinden çıkardığı sigarasını yakıyor. Sırtını yatak başlığına dayayıp bacaklarını uzatarak, seninle sigarasından bir yudum çekip konuşmak için boğazını temizleyen adamın 'yanıma gel ve beni eğlendir' demesinden korkuyorum.
Sessizce konuşmaya başlıyor;
"Sen kaç yaşındaydın?"
Korkudan içime kaçmış, zor duyulan sesimle cevap veriyorum;
"16"
Dudaklarını içe büzüp, kaşlarını havaya doğru kaldıran adam, kafasını dönüp bana bakarak konuşmaya devam ediyor. Sanki hep bacaklarıma bakıyormuş gibi hissediyorum. Eteğimi aşağıya çekiştirerek bacaklarımı az da olsa kapatmaya çalışıyorum.
"Benim torunum 18 yaşında," diyen adam, rahatsız olduğumu anlamış olmalı ki kafasını çevirerek konuşmaya devam ediyor.
"Kendi isteğin ile mi buradasın?"
"Hayır, beni bugün buraya zorla getirdiler."
"Mehdi mi getirdi seni?"
"Evet"
"Pis köpek, şimdi de çocuklara dadandı demek."
Kafasını kaldırıp bana baba şefkatiyle bakarak konuşmaya devam ediyor;
"Bak güzel kızım, öğrendiğime göre hâlâ bakireymişsin. Ben bakire olduğunu duyunca seni ikna eder, düştüğün bu kötü yoldan geç olmadan döndürürüm seni diye düşündüm. Bu teklifi de bu yüzden kabul ettim zaten. Ama madem ki sen istemeyerek buradasın, o zaman biz de seni buradan çıkarmanın yollarını arayalım."
Kafasını eğerek kısık bir sesle ekliyor,
"Ölmeden birine bir iyiliğim dokunsun."
Ben bu ihtiyarın bana dokunacağını zannederken, o bana yardım etmek istediğini söyleyince çok mutlu oluyorum. Yanında dikildiğim kanepeye oturup üzerindeki kırlenti dizlerime kapatıyorum. Adamın bu sözlerinden sonra korkudan içime kaçan sesim gür çıkmaya başlıyor;
"Nasıl yani? Bana yardım mı edeceksin?"
"Evet."
"Ne duruyorsun polisi arasana o zaman."
Ihtiyarın tonton suratında masum bir gülümseme beliriyor;
"Burada yeni olduğun çok belli... Tanker müşterilerini odalara telefonla koymaz. Burada çıkınca aramam da pek fark etmez. Villanın her tarafına yayılmış bir sürü adamı var. Polis gelince haber verirler, kızları saklayacak kadar vakti olur, inan bana."
"Eee nasıl yardım edeceksin bana o zaman?"
"Bilmiyorum, ama bir yolunu bulacağım."
Üzerine doğrulan adam bana dönüp, kaşlarını kaldırarak devam ediyor;
"Benn seni kurtarmanın bir yolunu ararken... sen de uslu durup Tanker'i sinirlendirecek bir şey yapmayacaksın. Kaş yapalım derken, göz çıkarmayalım sonra."
Gülümsemesi yüzünü terk eden adamın, ciddi bir şey anlattığı her halinden belli.
"Ayrıca yarın sabah herkese beni eğlendirdiğini söyleyeceğiz... Hatta ben senden çok memnun kaldığımı ve sana benim dışımda kimsenin dokunmasını istemediğimi söyleyeceğim Tanker'e."
"Peki ya bunu kabul etmezse?"
"Tanker'e parayı göstermem yetecektir. Bunun için ona, onu memnun edecek miktarda para teklif edeceğim. Parayı sever, reddetmeyecektir bu teklifimi."
"Umarım öyle olur."

Yatağın alt tarafında duran katlı battaniyeyi alıp bana uzatıyor.
"Yorgun görünüyorsun, al hadi benden sana zarar gelmez, merak etme."
Gözlerinin içine baktığım adamı, çaktırmadan analiz etmeye çalışıyorum. Gözleri kötü bir niyeti yok izlenimi veriyor bana.
Elinden aldığım battaniyeyi açıp kanepeye uzanıyorum. Her ne kadar korksam da, üzerimdeki uykuyu daha fazla kovamayacağımdan, Rabbim'e beni koruması için dua ederek kapatıyorum gözlerimi.

GECE...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin