Gökyüzünde, aralarına bir şehir boyu mesafe koymuş iki yıldız arasında gidip gelen gözlerimden, ılık ılık süzülüyor yaşlarım.
Şimdi bu iki yıldız gibi, bir şehir uzaklıktayız ailemle.
Kim bilir ne haldelerdir, kesin çok merak etmişlerdir beni.***
Yanaklarımdan akan yaşlarımı silerken fark ediyorum bahçedeki adamın beni izlediğini. Karanlıktan yüzünü seçemediğim adamı bir süre izleyip, kim olduğunu anlamaya çalıştım.
Öylece durmuş bana bakan adamın Mehdi olduğunu anlayınca içim ürperdi. Perdeyi kapatıp, kapının kilidini kontrol edip, yatağıma oturdum. Kilitli olmasına rağmen, her an açılacakmış gibi hissettiğim kapının kolu hareket etmeye başlayınca, içimdeki küçük ürperti kocaman bir korkuya dönüyor.
Bu sabah 'sonra konuşacağız' diyen Mehdi'nin beni kime benzettiğini çok merak etsem de, bana yine bağırıp duracağından odama gelmesinden korkuyorum.
Anahtar deliğinden gelen sesi duyunca, koşarak ittiriyorum kapıyı. Sehpanın üzerine bıraktığım anahtarı hızla alıp, anahtar deliğine sokmaya çalışıyorum.
Kapıyı kilitledikten sonra, anahtarı çıkarmakla çok büyük salaklık ettim.
Kapı aralanıyor, ittirmeye çalışıyorum. Aralanan kapıdan kocaman bir el bileğimi tutup savuruyor beni. Düştüğüm yerden kalkıp ittirerek çıkarmaya çalışıyorum Mehdi'yi.
"Çık buradan!"
Bileklerimi tutup, sessizce konuşuyor;
"Maral durr..."
Sarhoş olduğu her halinden belli. Ben bana bağırmasını beklerken o; çok sakin, çok sessiz ve çok üzgün gibi.
Bileklerimi ellerinden kurtarıp, yatağın diğer tarafına koştum. Komidinin üzerinde duran su bardağını fırlatacakmış gibi kaldırarak ona doğrulttum.
"Çık buradan! Yoksa çığlık atarım...!"Kapıyı yavaşça kapatıp, önüne oturdu. Dizlerini karnına çekip, ellerini ortada birleştirip, ağlamaya başladı. Küçükken babam beni dövdüğünde nasıl ağlıyorsam, aynı öyle ağlıyor. Küçük bir çocuk gibi sessizce, hıçkıra hıçkıra ağlıyor.
Kafasını iki yana sallayıp, dişlerini sıkarak, sürekli aynı kelimeyi tekrarlıyor;
"Bilmiyordum...!"
Mehdi karşımda çocuk gibi ağlamaya başlayınca, indirdim elimde fırlatmaya hazır tuttuğum bardağı.
Birleştirdiği ellerini çözüp, başındaki ağrıyı geçirmeye çalışıyormuş gibi kafasını iki yandan bastırıp, derin bir nefes aldı. Korkudan bozulmuş saat yelkovanı gibi olduğu yerde seken bedenimi sakinleştirmeye çalışıyorum. Gözlüğünü çıkartıp yanına koyan Mehdi, ağlamaktan şişmiş gözlerini saklamak istercesine, kafası eğik konuşmaya başlıyor.
"Çok korkuyorsun benden dimi?"Cebinden çıkardığı sigarayı yakarken, kafasını kaldırıp gözletiminin çine baktı. Sonra sırtını yasladığı kapıya yan dönüp omzunu yasladı. Dizinin üzerine dirseğini koyup, sigarayı tuttuğu elini başına dayadı. Yaslandığı kapıya kafasını gömerek, ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmaya devam etti;
"O da çok korkardı benden... Beni korkutuyorsun derdi hep."
Ben kimden bahsettiğini bilmeden, dikildiğim yerden her hareketini dikkatle izleyerek dinliyorum onu.
"O da senin gibi hem çok masum, hem de çok hırçındı."
Sigarasından derin bir yudum çekip devam ediyor;
"Ve senin gibi çok güzeldi... Senin gözlerin gibi kocaman kahverengi gözleri vardı onun da. Içine dalınca her şeyi unuttuğum, canıma can katan, bir çift kahverengi göz..."
Karşımda yüzünü benden saklayarak ağlayan Mehdi'nin sesi titriyor;
"Ben 19, o da 17 yaşındaydı. Evlenme kararı almış, hatta doğacak olan çocuklarımıza isim bile düşünmüştük. Çok güzel hayalleri vardı."
Geçmişi hatırlayan Mehdi'nin yüzüne konan acı gülümseme, kısacık duruyor yüzünde. Bu sefer burnundan soluyor, kapıyı yumruklayarak bağırıyor;
"Ama ben...ben...ben onu öldürdüm...!"
Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlayan Mehdi, yumruğunu kapıya her vurduğunda,"öldürdüm!" diyor.
Az önce katil olduğunu öğrendiğim adamı hayretler içerisinde izliyorum. İnsan en sevdiğini öldürebilir mi? Gözlerine bakınca canına can katan kadını neden öldürür bir insan?Kapıya vurduğu son yumruktan sonra, elinde kendi kendine sönen sigarasını fırlatıp, hışımla kalkıyor ayağa. Zaten korktuğum adamın katil olduğunu öğrendikten sonra daha çok korkuyorum. Hızlı adımlarla yanıma gelerek, yüzümü avuçlarının içine aldı. Gözlerimin içine gözlerini dikip, titreyen nefesini kontrol altına alarak konuşmaya başladı;
"Ama seni öldürmeyeceğim... Biz seninle çok mutlu olacağız Maral... Sen beni asla aldatmayacaksın. Kurtaracağım seni buradan, kimse sana dokunamayacak, kimse korkutamayacak artık seni. Kimse hiç bir şeye zorlayamayacak, evleneceğiz biz seninle Maral. Evleneceğiz, çok mutlu olacağız."
İttirerek uzaklaştırmaya çalışıyorum onu benden. Yüzümü avuçlarının içinden kurtarmaya çalışarak;
"Bırak beni! Git buradan!!!"diye bağırıyorum.
Az önce gülerek konuşan adamın, bu sefer gözlerinden ateş fışkırıyor. Omuzlarımdan tutup ittiriyor beni, sırtımı sertçe duvara vurup, yüzüme yaklaşıyor.
"Gitmeyeceğim Maral! Hayatının her anında ben yanında olacağım artık!"
Beni korkutan bakışlarla, bira ve sigara kokusunun harmanlandığı, iğrenç ağız kokusuyla yüzüme bağırıyor.
Başından beri akli dengesi bozuk zannettiğim adamın, aslında psikopat olduğunu anlıyorum bu gece.
Korktuğumu anlayan Mehdi elini yanağıma kibarca koydu. Yüzünü, yüzüme yaklaştırmaya başlayınca, kafamı çevirdim. Yanağıma koyduğu elini, saçlarımın arasından geçirerek enseme koydu. Diğer eliyle beni duvara dayamaya devam eden psikopat, kulağıma eğilip, fısıldayarak;
"N'olur korkma benden,"dedi.
Dudaklarını yavaşça yanağıma değdirerek, ufak bir buse konduran adama daha fazla katlanamıyorum. Bana dokunacağını düşünerek ağlıyorum.
"Dokunma bana..."
Ağladığımı gören Mehdi geri çekildi. Yanaklarımdan süzülen yaşları görünce gözleri doldu,
"Ağlama Maral, n'olur ağlama..."
"Git buradan... Yalvarırım dokunma bana..."
"Peki gidiyorum."
Kapının önüne kadar gidip durdu. Arkasını dönüp;
"Ben her şeyi ayarlayıp çıkaracağım seni buradan. Sakın korkma," dedi.Orhan Bey'in, benimle evlenmek isteyen bu psikopat katilden önce bir şeyler düşünüp, beni buradan çıkarması gerekiyor. Bu 35 yaşındaki psikopat adam ile birlikte bir gün değil, bir saat bile geçiremem...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECE...
FantasyGerçek bir hikayeden esinlenmiştir. Fuhuş için kaçırılan 16 yaşındaki genç bir kızın yaşadığı korku dolu anlar ve kurtulma hikayesi. "Karanlıktan korkan bir çocuğu kolaylıkla affedebilirsiniz. Hayattaki gerçek trajedi yetişkinlerin aydınlıktan korkm...