Bölüm 4 (Ayna)

103 27 11
                                    

İnsanlar bazen sizden şüphe duyar, insanlar hep şüphe duyar. Bunun sonu yoktur. Olacağını da pek sanmıyorum. Şu an bende kendimden şüpheleniyorum. Acaba aklımı mı kaçırıyorum? Bu çok tuhaf çünkü buraya geldiğimden beri beni ele geçiren fısıltıyla iletişim kuruyorum.

"Gel buraya Afra!"dedi sinsice aynı fısıltı.

"Lanet olsun, artık gel buraya demeyi bırak." derin bir nefes aldım. "Aa, saçmalama Afra! Rüzgardan dolayı kapı açıldı ve bu fısıltı da tamamen hayal ürünü." Derin bir nefes daha aldım ve açılan kapıya doğru ilerledim. "Tamam, sadece o fenerleri alıp geleceksin o kadar!" deyip gözlerimi kapatarak içeri adım attım. Gözlerimi açtığımda aşağı doğru inen bir merdiven gördüm. Başka da bir şey yoktu. Aniden bir ruh önümden geçiyormuşçasına saçlarım havalandı. Sanki sert bir rüzgar beni karşılıyordu. Kalbimin atışları hızlanırken sesli bir şekilde yutkunup arkamı döndüm ve buradan çıkmaya karar verdim. Fakat arkamı döndüğüm gibi kapı çok sert bir şekilde kapandı. Çığlık atıp kapı koluna yapıştım. Açmaya çalıştım ama bu çabalarım boştu, kapı açılmadı. Hışımla kapıya vurmaya başladım.

"Yardım edin kimse yok mu?!" diye birkaç defa bağırıp kapıyı yumrukladım ama bu koca evde, bu saatte beni duyan olmadı gerçeği bu havada, burası gibi  bir yerde birinin olacağını ummak aptallıktı, bu yüzden sonunda pes ettim. İstemsiz bir şekilde korkudan gözlerimden yaşlar geliyordu. Korkudan nefes alamadığımı düşündüm ve yere çöktüm.

"Sakin ol Afra. Kapı açılacak sadece kalk ve bir daha dene." Kendimi böyle teselli ettikten sonra tekrar kapıyı açmayı denedim ama kapı kilitlenmişti!

O an küçük bir korku nidası çıktı  benden bir ses yüzünden. Daha sonra fark ettim telefonumdan geldiğini. Telefonuma baktığımda tekrar bildirim gelmişti. Biraz daha telefonum açık kalırsa kapanacaktı ve ben bu yerde karanlıkta kalamazdım. Tek bir şansım vardı o da şarjım bitmeden aşağı inip fenerleri bulmak. Kamera flaşını önüme doğru tutup merdivenlerden inmeye başladım. Yavaş ve sakin adımlarla iniyordum hatta kendi nefes alışverişlerimi gayet net duyuyordum. Merdivenlerden indikten sonra etrafa baktım. Büyük bir alandı burası. Benim odam kadar vardı. Birkaç eşyanın üzerine beyaz örtüler asılmıştı. Gerçeği diğer eşyalar beni ilgilendirmiyor. Sadece fenerleri alıp buradan çıkmak istiyorum. Gözlerimi etrafta iyice gezdirdim. En sonunda bir masanın üzerinde üç tane fener gördüm ve koşarak üç fenerden ikisini aldım. Arkamı dönüp koşmaya yeltendim fakat aniden kocaman ve arkamdan yansıyan ışıkla durdum. Kaşlarımı çatıp hızla arkamı döndüm. Ama kapkaranlıktı. Tekrar önüme döndüm ve adım atacağım sırada tekrar koca bir ışık yansıdı arkamdan hatta duvarda kocaman gölgemi gördüm. Hızla arkamı döndüm ama yine kapkaranlıktı. Deliriyorum!

Sanırım biri bana oyun oynuyordu. Adım atacağımı zannetirerek hızla arkamı döndüm. Ama ışık yanmamıştı bu sefer. "Aman be,  bende inanmıştım sanki." dedim ve hayal kırıklığıyla önüme döndüm ama daha bir saniye geçmeden tekrar döndüm. Tamam, pes ediyorum, şansımı denedim sadece!

Oflayarak arkamı döndüm ve bir adım attım merdivene doğru. Ardından eskisinden daha parlak, daha büyük bir ışık yandı. Gözlerim hayretle açıldı ve ağır ağır arkamı döndüm. Şu an yüzümü ve tüm odayı kaplayan parlak beyaz ışık, kırmızıya döndü! Ve şu an gördüğüm şey hiçte normal değil!

Üstüne beyaz örtü atılmış bir eşyadan yayılıyordu bu ışık. Yavaş bir şekilde fenerleri merdivenin ilk basamağına bırakıp ışık yayılan eşyaya doğru yürüdüm. Merakıma engel olmadığım için kendimi suçluyorum ama gece boyunca meraktan yatmazsam ölürdüm. Elimi örtüye attım ve gözlerimi kapatıp hızla örtüyü çektim.

SİRİUS YILDIZI / ASKIYA ALINDI! Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin