⚜️Bölüm 1⚜️

107 8 4
                                    

⚜️Medya: Angelina Michelle⚜️

(15.05.2021 düzenlendi)

*
*
*
"Bembeyaz bir kumaş parçası düşünün.

Tek bir leke bile yok. Buna dünya diyelim.

Bu kumaş parçasına bir mürekkep döktüğümüzü düşünelim. Nasıl olur? Tabi ki simsiyah, tek bir beyaz alan bile kalmaz.

Buda bizim dünyamız.

Bunu size niye öğretiyorum veya bilenlerinize niye hatırlatıyorum? Çünkü şu hayatta adınızı bile unutsanız unutmamanız gereken tek şey bu. Bunu size hiç unutturmayacağım. Ben değilse de diğer liderler, bir üstleriniz, aşçısı, temizlikten sorumlusu, kim olursa olsun sizin beyninize bunu dövmeymişçesine kazıyacağız.

Bunu bildiğinize lanet ettiğinize keşke unutsam dediğiniz bir an olsa bile bu sefer siz hatırlayacaksınız.

Çünkü o lekeli kapkara kumaştan dikilmiş bir kıyafeti taşıyacaksınız üstünüzde. Etrafınıza bakacaksınız ve bunun ciddiyetini kavrayacaksınız.

Peki ben deli miyim, bu insanlar deli mi? Neden bu işkenceyi yapacaklar size, neden bir an bile bu sorumluluğu hissetmeden yaşayamayacaksınız?

Çünkü insanlar kötü çaylaklar.

Normalinde insanlar bunu bilmeyecek. Bir şekilde bileni -belki fark edecek, belki hissedecek- yüzünüze vuracak. Söylemeye cesareti yoksa bile hissettirecek. Belki korkacak, ama o son anda, o kaybedecek hiçbir şeyinin kalmadığı anda sizi öyle bir vurmaya çalışacak ki dünyanın tüm kötülükleri sizin yüzünüzden olmuş gibi hissedeceksiniz.
Sizin ne kadar aşağılık ne kadar iğrenç ve nasıl kalpsiz katiller olduğunuzu yüzlerinize vuracaklar. Kendinizden şüpheye bile düşeceksiniz. Ne yapıyorum ben diyeceksiniz. İşte o şüpheyi atlatamazsanız, kafanızdan silemezseniz o şüphe büyüyecek büyüyecek ve kocaman olacak. İnandığınız ve uğruna insanları gözünüzü bile kırpmadan öldürdüğünüz her şeyin tersi bir şüphe ne yapar biliyor musunuz?

Sizi delirtir.

İşte bu yüzden o şüpheyi kafanızdan silemeyeceğinizi anladığınız an düşmana sıkmak için kullandığınız o silahı çevirin ve kendi kafanıza sıkın. Çünkü bunu fark edersem bir an bile düşünmem ben sıkarım kafanıza. Unutmayın görev her şeyden büyüktür. Biz bunun için varız ve var olacağız. Öldürmezsek öleceğimiz bir dünyada yaşıyoruz. Elinde kahvesi balkonunda kitap okuyan insanlar mı öldürüyoruz biz?

Cevap hayır.

Bizler, eğer öldürmezsek o öldürmediğimiz kişilerin binlercesini katledeceğini biliyoruz. Tamam, bunu bir menfaat gözeterek yapıyoruz. Evet, bunun için para ve emirler alıyoruz. Ama yaşayamadığımız hayatımızın asla ödenmeyecek cüzi bir karşılığı olarak düşünün bunu. Asla bizi yargılayanlar gibi normal bir hayat yaşayamamamızın minik bir bedeli.
Elbette size masumiyetini kanıtlamaya çalışanlar olacak. Hiç şaşmaz bu olay. Herkes ölmeden önce masum olduğunu söyler. Şuana kadar binlercesini öldürdüm hepsi bana 'ben masumum' masalını okudu. Ama ben onların nasıl çaldığını, nasıl öldürdüğünü, nasıl katliamlar yaptıklarını biliyordum.
Kimse masum değil çaylaklar, bu bozuk düzene biraz adalet getirdiğine inandığımız bizler bile."

Yavaşça oturduğum kürsünün üstünden indim. Sıkı at kuyruğumdan dökülen kızıl saçlarımı elimle düzelttim ve sonrasında oturduğum için yukarı çıkan deri pantolonumu aşağıya çektim. Amfiden hızla uzaklaşırken ders verdiğim çaylaklara baktım.

Söylediğim şeyleri düşündükleri belliydi. Bu tepkiye alışmıştım. Şuan varoluşlarını bile sorguluyorlardı. İnandıkları her şeyin iç yüzüne minik bir bakış atmışlardı sadece. Ama bunun etkisi bile bu kadar büyük olmuştu.

Bugün ilk günleriydi ve alışmaları gerekiyordu. Onlarla hep kürsü tepelerinde konuşarak değil, sahada dövüşerek de muhatap olacaktım. Çeşitli eğitimlerde canlarına okuyacaktım. Bu halime alışmasalar iyiydi. Her zaman bu kadar sakin değilim. Gerçi şuan bile benden yavaşça korkmaya başladıklarını gözlerinden okuyordum. Sahada çok sert bir benle karşılaşacaklardı. Çünkü görev ciddiyeti ve sorumlu olduğum binlercesi beni bu hale getirmişti. El bebek gül bebek eğitimlerle kimse gelişmiyordu.
*
*
*
*
Bizler bu Dünyanın bilinen ama bahsedilmeyen kısmındaydık. Nasıl ki televizyonda izlediğiniz haberinin iç yüzünün yansıtılan halinden milyon kat farklı olduğunu bildiğiniz halde üstelemiyorsanız ve kabulleniyorsanız bizleri de aynı şekilde bilmiyormuş gibi davranırdınız. Kimse adımızı gerekmedikçe anmaz, sebepsiz ölümleri sorgulamaz ve arada sırada duyulan kim tarafından yapıldığı belli olmayan önemli çalınma işlemlerini merak etmezdi.

Herkes bilirdi bunun kimin emri olduğunu, kimlerin gerçekleştirdiğini, altında nasıl bir anlam taşıdığını. Kimse salak değildi, her şeyin farkındalardı. Bu hep böyle devam ederdi; yaşamak istiyorsan susacaksın, kulaklarını ve gözlerini hatta vicdanını kapatacaksın. Eğer öldürüldüyse bir suçu vardır, gerekeni yapılmıştır.

Dünyanın sistemiyle adalet, parası ve adamları, şöhreti, biraz arkası olana işlemiyordu. Dokunulmaz gibilerdi. Benim tabirimle o cemiyet şampiyonlar ligiydi. Ve oranın farklı bir adaleti, farklı bir sistemi vardı. Birinin huzurunu kaçırmak isteyen olursa biz o kişilerin biraz huzurunu kaçırabiliyorduk. Kendi adaletimizi sağlıyorduk. Ligi kurallarına göre oynamayanları küme düşürüyorduk.

Bizler kim miydik? Suikastçılarız.

Siyasetteki adamlar, diplomatik sıkıntılarını ortadan kaldırmak için bir çok devlet adamının ölmesini ister. Zengin iş adamları, gizli kapaklı işlerini ortaya çıkarmaya çalışanların ölmesini ister. Parası olan ve kin besleyen insanlar, zamanında kendilerine zararı dokunmuş kişilerin işkence çekmesini ve ölmesini ister. Ulaşılması zor yerlerde, ulaşmak istedikleri şeyleri almak için bazı insanlar çalmak ister. Biz ne mi yaparız? Öldürürüz, işkence çektiririz, çalarız...

Bizim için önem arz eden tek şey para ve kendi kurallarımız, doğrularımız. Yüksek meblağlarla çalışırız. Az paraya basit olaylar olurdu ve çaylak diye tabir ettiğimiz suikastçılar giderdi. Yüksek miktarlara karmaşık ve ciddiyet gereken işler olur, benim gibi liderler ve ekipleri gider. Lider olmak için yetenek gerekir, vicdandan arınmış bir beden, soğukkanlılık, karşındaki kim olursa olsun öldürebilecek kadar korkusuzluk, gece gündüz demeden çalışmak, bu uğurda çok şey feda etmek gerekir.

Dünya ikiye ayrılır insanlar ve suikastçılar. Suikastçılar ise kendi aralarında çetelere ayrılır. Her çetenin grup liderleri, tüm liderlerin ise en başı vardır. Çeteler şehirden uzakta bir arada yaşarlar. Her çetenin bir binası, bu binaların birleşerek oluşturduğu bir kale bulunur. Sıkıntısız giden, sıkıntı çıkaranların ise paralarla öldürüldüğü bir dünyada ben kim miyim?

Elizabeth Mary Wilson.

A1VG'nin lideri.

Çetelerin baş lideri olma konusunda en büyük rakip.

Suikastçi. Hem de en iyisinden...
*
*
*
*
Uzun süredir aklımda olan bir kurguya başladım tutar mı orasını bilmiyorum ama umarım tutar. Okuyun okutturun şu karantina günlerinde zaten yapılacak bir şey yok. Yazım yanlışları varsa kusura bakmayın normal hayatımda dikkat etmesem de kitap için dikkat etmeye çalıştım. Okuyan vote ve yorumu eksik görmesin öpüldünüz:*

KIZIL LİDERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin