Yiğit'e doğru yürümeye başladılar.Yiğit okul merdivenlerinde bu iki siyah takım elbiseli adamdan çekinerek geri adım atmak istedi,sendeledi. Belli ki sert adamlardı. Hatta birinin yürürken yeri salladığını sandı.
-Bu o mu?
-Evet
-Emin misin?
-Fotoğraftaki çocuğa benziyor, ancak fotoğrafa göre biraz daha sünepe...
- Evlat, evet evet sen buraya gel.
Yiğit ne yapacağını şaşırmıştı.Bir an kaçmak istedi.Ancak korkudan hareket edemiyordu.
- Yiğit sen misin?
- E-evet benim
- Bizimle geliyorsun.
Diğer adam şaşkınlık içinde etrafına bakan Yiğit'e acımıştı:
- Süleyman ağabey çok üstüne gitme, çocuk korktu zaten.
Süleyman iç çekerek, gözlerini yere devirdi. Yiğit Süleyman'ın gözlerindeki hayal kırıklığını görmüştü. Süleyman tekrar kendini toplayarak
- Gel evlat, seninle konuşacaklarımız var
Yiğit Süleyman beyin sözlerini başıyla onayladı. Zira reddederse olabileceklerden korkuyordu. Birlikte arabaya yaklaştılar şoför inip kapıyı açtı. Yiğit yaklaşınca şoför bir anda sağ elini yumruk yaparak hızlıca göğsüne vurdu.
Yiğit bu ani hareketle korkudan olduğu yerde zıpladı. Burada neler oluyordu? Sessizce arabaya bindi. Arkası uzun araçlardandı,karşılıklı oturdular.Araba öylesine lükstü ki içinde mini bar bile vardı. Yiğit döşemeleri inceliyordu.Süleyman oturduktan sonra bir kolunu dizine dayadı ve konuştu:
- Necip benim dilim dönmez şimdi, sen anlat.
- Tamam abi. (Derin bir nefes çekti) Evet Yiğit efendi babanı tanır mısın?
- Bu nasıl soru anlayamadım. Tabi ki tanırım, benim babam on beş yıldır memurdur. Kimseyle sorunu da olamaz. Şş-şey a-acaba başı dertte mi?
- Necip bunun birşeyden haberi yok en baştan anlatacağız.
- Tamam abi.
Ve anlatmaya başladı. Yiğit anlatılanlardan şoka girmiş şekilde dinlemeye devam etti. Her yerini ter bastı, elleri zangır zangır titremeye başladı.
- Arabayı sağa çekebilir misiniz?
Der demez araba durdu. Yiğit kapıya doğru devrilerek kapıyı açtı "öhhh" içinde ne varsa, sanki hayatı boyunca yaşadığı tüm hayal kırıklarını içinden atarcasına kustu. Tekrar kapıyı kapatıp Süleyman Bey'e
- Bi-bir yanlışınız var...
Artık konuşacak kadar bile hali kalmamıştı.
- Hayır evlat senin çok yanlışın var, biz ise düzeltmeye geldik.
Yiğit halsiz ve tir tir titriyordu. Güç bela Süleymen Beye cevap verdi.
- Bunlar doğru olamaz. Bakın benim hasta bir annem var. Eve dönmeliyim.
Süleyman Bey başını sallayarak şoföre işaret etti. Yiğit ise araba koltuğuna yığılıp kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ah-ı Nehir (Tamamlandı)
AksiHer kültürde anlatılan bazı hikayeler vardır. Kimi gerçek, kimi abartılı, kimi ise yalanlarla dolu... Yiğit kendi halinde sıradan bir genç iken, ailesinin onu evlat edindiğini öğrenir. Gerçek ailesi ise ibretlik bir biçimde katledilmiştir. Yalanla...