Az önce bir yoruma denk geldim, kıymetli bir okur vitrin mankenine aşık olan bir kızın hikayesini yazmaktan bahsediyordu. Arkadaşlar, şahane bir fikir değil mi? Sıfır şakasız söylüyorum. Düşünsenize kız aşık oluyor, uzun uzun yazıyorsunuz ve en son bütün cesaretini toplayıp hoşlandığı çocukla tanışmak için mağazaya giriyor ve bir bakıyor ki MEĞERSE BİR VİTRİN MANKENİNE HALLENİYORMUŞ. Yorumu ilk okuduğumda "Ben nasıl bunu düşünemem?????????" diye kendi kendimi sorgulamıştım. Fena dumur bir kitap, düşünsenize... ve Harry Potter merdiven boşluğundaki yatağından uyandı ve her şeyin sadece bir rüya olduğunu anladı, gibi bir şey olmaz mıydı? Şahane.
Bugün kitaplardaki çiftlerin bir türlü ayrılmayı bilemeyip her şeyi batırmaları üzerine mühim bir sempozyum gerçekleştireceğiz. Görüyorum ki ben biraz paslanmışım ama zaman içinde düzelir diye düşünüyorum. Birkaç kişinin inip arabayı ittirmesi lazım. Neyse.
***Akciğerlerimizin selameti için lütfen doğaya zarar vermeyin ve ağaç dikmeyi unutmayın. Yazı arasında önemli bir kamu spotu.***
Kitaplarda şöyle bir problem var, aşıklar ayrılamıyor. İlişki bir çıkmaza girmiş, bütün ülke bu insanların ilişkisinden mahvolmuş, içişleri bakanı devreye girmiş. Yok. İlişki bitmiyor. İzdivaç programlarında reyting olsun diye bir ayrılıp bir barışan çiftlere dönüyorlar. Biz de beynimiz burnumuzdan aka aka izliyoruz.
Bu kitapları yazanlar nerelerde nasıl hayatlar yaşıyor çok merak ediyorum. Coğrafya kaderdir diyemem, bu sözden de hazzetmem ama... etrafınızdan böyle görüp böyle şeyler öğreniyorsanız ruh sağlığınız için endişe ve üzüntü duyuyorum.
Kitapta kız ve erkek sevgili olmuşlar ama bu insanları zorla mı bir araya getirmişler, aralarında kan davası mı var belli değil. Böyle bir nefret, kavga, dövüş... Ulan okurken tansiyonum çıktı telefonum bunları okuduğu için isyan edip kendini fabrika ayarlarına döndürüyordu.
Madem bu kadar kavga edecektiniz, niye bir araya geldiniz? Bu çiftlerin ayrılmaları da barışmaları da bir olay. İşin garibi bu parazit ilişki eşrafı da etkiliyor. Şimdi fark ettim de bu insanlardan benim etrafımda da varmış...
Bu ruh hastaları ayrıyken kurtlanıyor, birbirlerini özlüyor. Bir aradayken de sen Abdulhamid'i savundun, hayır savunmadım! moduna geçiyorlar. Eğer yazarlar bilmiyorsa ben söyleyeyim, bu ilişkiler kişilerin kendi akıl sağlığı için ve toplumun huzuru için sakıncalı ilişki tipleridir. Deprem gibidirler, sarsıntının en şiddetlisini onlar hisseder ama etkisi bize kadar ulaşır... (Vay anasını nasıl betimleme)
Gerçekten bazı yazarların ev yaşamına ve ailesiyle ilişkilerine nail olmak istiyorum. Siz hangi dağdan inip geldiniz, bu barbarlık nedir? Bu ilkel kafa nedir? Ateşin buluşuna bile yetişememişsiniz o kadar geri kalmışsınız Allah kahretsin. Oysa Mahsun Kırmızıgül demiyor mu hepimiz kardeşiz diye? Sahilde kavga eden Demet Akalın ve İbrahim Tatlıses gibi olmaya gerek var mı? Siz cumhurbaşkanı mısınız, yönettiğiniz ülke başka bir ülke ile krize mi girdi bu tripli tavırlar ne, bu sinir harbi ne?
Bu kitapların gençlerin akıl sağlığı ile alenen oynadığını düşünüyorum. Yani iki insan birbiri ile hasbihal ederken niçin sanki normal bir hitap şekliymiş gibi hakaret kullanır? Siz böyle bir konuşma tarzını nerede öğrendiniz, evde anneniz babanız birbirleriyle böyle mi konuşuyor? Hayvan mısınız diyeceğim ama o malum sözü biliyorsunuz. Afişlerde görüp çok etkilendiğim bir kamu spotundan örnek vererek anlatayım, kurtlar 750 kg çene basınç gücüne sahiptir ama eşlerine asla saldırmazlar. Gerisini de siz düşünün :)
Arkadaşlar ne olur tabipler birliğinden ya da psikologlar derneğinden birisi gelip bana bu meseleyi anlatsın böyle bir konuşma tarzı olabilir mi?:
Gerçek kesit tadında bir örnek:
Sevgililer musmutlu yatakta yatmaktadırlar. Kız gözlerini açar, sevgilisi, canından çok sevdiği minik turtası kendisinden önce uyanmış onu seyretmektedir. Huzurla gerinir ve dudaklarından şu güzel cümleler dökülür:
"Ne bakıyorsun ulan sığır?"
Gerçek kesit tadında bir örnek2:
Mafya babası bütün gün alacaklarının topuklarına tek tek itina ile sıktıktan sonra yorgun argın evine dönmektedir. Telefonuna selvi boylum bok yazmalım diye kaydettiği canının diğer parçası karısını aramaya karar verir.
Telefon çalar.
"Ne var be dangoz herif?"
"Ne bağırıyorsun gudubet karı?"
"Sus be slk. Ne istiyorsun?"
"Eve gelirken bir şey lazım mı diye soracaktım muşamba kılıklı kadın."
"Bir şey lazım değil eve gelme istemiyorum seni. Çilingir çağırdım kilidi değiştirdim giremezsin içeri sokak köpeyi."
"Ben senle nerede tanıştım başıma tebelleş oldun kendimi intihar edecem."
Telefon kapanır.
Senaryom sizi etkiledi mi? Bu muhtemeşem yeteneğimle birkaç kanaldan senaristlik için teklif aldım değerlendiriyorum. Hadi bakalım.
Bu bölümden çıkarılacak sonuç: Birbirimizi severken hoyrat olmayalım, saygı ve sevgi göstermeyi bilelim. Sonra Demet Akalın'ın laf sokmalı şarkılarıyla evde ışığı açıp kapatarak sanki diskodaymış efekti verirken eski sevgilimize "Bak çok mutluyum!" mesajı vermeye çalışırken yaşlanabiliriz.
Nasıl çıkılıyor bu siteden Allah kahretsin pisikologumu bozacaklar!!!11!1!!1
Sevgiler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Muhalif
Non-FictionMuhalif; bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa, aykırı olan kimse. ©Tüm hakları saklıdır.