"Lanet şey sus artık!"
Dakikalardır çalan alarmıma lanetler ederek uyandığımda etrafıma bir göz attım.
O adamlardan nasıl kaçtığım aklıma geldiğinde yüzümde yine donuk ama bir o kadar sinsi gülümsemem oluşmuştu.
Flashback
Onlara doğru döndüğümde burnuma kapatılan bir bez ile şoka uğramıştım. Bilincim hala yerindeyken hızla bayılmış numarası yaptım ve bedenim serbest bırakıp yerle buluşmasına izin verdim.Adamlar bayıldığımı sandıkları için bezi burnumdan çektiklerinde onların göremeyeceği bir şekilde cebimde bulunan şok tabancasını çıkardım ve ceketimin altındaki cebime sakladım.
O kadar acemiydiler ki ben yere düştüğümde kendi aralarında konuşup ne yapmaları gerektiğini tartışmaya başladılar.
Onlar kendi aralarında hala konuşurken yavaşça ayağa kalktım ve bana arkası dönük olan adamın omzunu işaret parmağımla dürttüm.
"Bakar mısınız?"
Adam bana döndüğünde şoka uğramış bir şekilde gözlerim açıldı. O daha atağa geçemeden şok tabacamı karnına bastırdığımda adam acıyla bayılmıştı. Diğer ikisi bayılan adamın şokuyla ne yapacaklarını bilemedikleri için öylece donup kalmışlardı.
"Hadi ama beni yakalamanız için sizi mi gönderdiler? Gururum incindi. En yakın zamanda patronunuzun yanına beni yakalamak için daha iyilerini göndermesini söylemek için uğrayacağım. Ya da siz söyleyin. Şu sıralar biraz meşgulüm."
Adamlar hala çıkamadıkları şokunu etkisiyle onaylarcasına başlarını salladıklarında koşarak uzaklaşmaya başladım.
"Sonra görüşürüz beyler!"
Arakamı dönüp onlara seslendiğimde yere çömelmiş arkadaşlarını uyandırmaya çalıştıklarını gördüm. Bunun bir oyun olduğunu var sayarak koşmaya devam ettim.
Flashback end
Yataktan kalkıp tuvalete gittim ve duş almak için kıyafetlerimi çıkarmaya başladım.
Üstümdeki bol tişörtü çıkardıktan sonra gözlerim aynadaki yansımama takıldı. Vücudum yaralarla doluydu ve bunları kıyafetlerle sakladığım için asla göbeği açık şeyler veya şort giyemiyordum.
Sesli bir iç çektiğimde banyoda yankılanan sesim bana değişik gelmişti ama aldırmadım. Bazen böyle durumlarla karşılaşabiliyordum.
Sıcak bir duşun ardından bornozuma sarındım ve saçlarımıda bir havluya sarıp mutfağa ilerlemeye başladım.
Şehrin farklı yerlerinde ve ülkenin de bazı yerlerinde evlerim vardı. Şu an şehrin en sessiz kısmında bulunan evimdeydim. Bir süre kaçırılma tehlikesinden uzakta kalıp huzurla yaşamak istiyordum.
Bu hayat beni çok zorluyordu fakat yine de katlanmalıydım.
Anne babalarımız bazen meslek seçimimiz mahveder, bazen yapmak istediğimiz şeyi, bazende hayatımızı. Benimki öyle olmuştu. Hayatımı mahvetmişlerdi.
Kendime hazırladığım kahveyi aldım ve salona geçtim. Televizyonu açıp kanalları gezmeye başladığımda telefonum çalmaya başladı.
Arayanın tanımadığım bir numara olduğunu gördüğümde dudağımın kenarında alaycı bir gülümseme oluşmuştu.
Yeşil tuşu ekranda kaydırdım ve telefonu kulağıma götürdüm.
"Adamlarımla eğlendin mi bari Jisoo?"
Gelen tanıdık sesle gülümsemen daha da yüzüme yayılmıştı. Mutluluktan değil onun korkaklığından zevk aldığımdan.
"Hep ucuz oyuncaklar gönderiyorsun Jin. Ben biraz eğlenmek istiyorum. Parandan vazgeç ve bana daha iyi adamlar gönder."
Alayla kurduğum cümle karşısında karşı taraftan bir gülme sesi gelmişti.
"Seni bulduğumda çok eğleneceğiz.".
"Beni bulduğunu ikimizde biliyoruz Kim Seokjin."
"Evet biliyoruz Kim Jisoo."
Telefonu kapattım ve kahvemden büyük bir yudum aldım. Benim konumumu bulabilmek için beni aramıştı. Ben de izin vermiştim.
"Kıyamete çok az kaldı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wanted Person わ °jinsoo°
Fanfiction"Seni bulduğumda çok eğleneceğiz.". "Beni bulduğunu ikimizde biliyoruz Kim Seokjin." "Evet biliyoruz Kim Jisoo." Telefonu kapattım ve kahvemden büyük bir yudum aldım. Benim konumumu bulabilmek için beni aramıştı. Ben de izin vermiştim. "Kıyamete ço...