{8}

147 24 29
                                    

Küçükken, hatta şimdi bile, en sevdiğim zaman, yatağa girdiğim ilk zamandı.

Yorganın altına girer, annemi beklemeye başlardım.

Elinde bir bardak süt, üstünde pijamaları ile yanıma gelirdi.

Sütü alır, arkama yaslanırdım. Annem de karşıma oturur, bana masal anlatırdı.

Bazen bir prensesten bahsederdi annem.

En sevdiğim masallar o prensese ait olanlardı.

Çünkü annemin masallarındaki prensesler, Rapunzel, Cindirella veya Pamuk prenses gibi değildi.

Bir erkek tarafından değil, kendi kendilerine kurtuluyorlardı zor durumlardan.

Çok güçlü, cesur, iyi kalpli prenseslerdi.

Ama asla unutmuyorum, annem bana bir gece, bir ejderhanın hikayesini anlatmıştı.

Bu ejderha, kardeşleri, akrabaları ve diğer tüm ejderhaların aksine çok daha iyi kalpliydi.

Yardımlaşmayı, barışı, huzuru sevgiyi isterdi hep ama kimse onu dinlemezdi ve insanlara zulüm ederlerdi.

En sonunda, bu ejderha diğerlerinin yaptıklarından bıkmış ve orayı terk etmiş.

Bambaşka bir yere gidip, bambaşka bir krallık tarafından yönetilen, fazlaca uzaktaki bir köyün yakınlarındaki mağaraya yerleşmiş.

Orada yaşamaya başlamış, kimseye zarar vermemiş.

Soğuk kış gecelerinde, kimseye fark ettirmeden, kanatları ile köyün üstünde uçar, evsiz çocukların, sokakta yatan insanların üstüne örtü koyar, sıcak nefesiyle rahatsız etmemeye özen göstererek onları ısıtırmış.

Bir oduncu görünce, odunlarını ona fark ettirmeden taşır, ağaç keserken o ne olduğunu anlamadan o ağacı kendisi devirirmiş.

Sadece insanlara değil, tüm hayvanlara da yardım edermiş.

Yuvadan uçmaya çalışan kuşları alttan izler, yere çakılacaklarını görünce eline alıp yuvaya geri koyarmış. Ya da yumurtaları yılanlardan, diğer hayvanlardan korurmuş.

Kısaca, hiç sandığımız gibi bir ejderha değilmiş.

Uzun bir süre böyle devam etmiş. Ejderha halinden memnun, köylüler işlerini kolaylaştıran birinin olduğunun farkında, bunun üstüne yeni yeni masallar uydurmaktaymış.

Yine sıradan bir gece, ülkenin prensesi, odasına geçip pencereden dışarıyı izlemeye başlamış.

Kalesi çok yüksek, odası en üst katta olduğu için tüm köyü rahatlıkla görebiliyormuş.

Ve o gece, ejderha'yı fark etmiş, ama ejderha'nın iyi niyetli olduğunu değil, iri cüssesini, sivri dişlerini, yeşil renkte olan derisinin üstündeki pulları, pençelerini, korkutucu bir şekilde parlayan kan kırmızısı gözlerini fark etmiş.

Basmış çığlığı. Bağırmış, yardım çağırmış.

Prenses yüzünden saraydaki herkes ejderhayı görmüş.

Ejderha salak mı? O da fark etmiş yakalandığını. Ama yaptığı iyi bir şey olduğu için, üstüne yanan oklar fırlatılana kadar gitmemiş mağarasına.

Kendisine zarar verip yaralamaya çalışmalarına rağmen, Ejderha kimseye zarar vermeden kendi mağarasına çekilmiş.

Ertesi gece yine köye inecekmiş ki, askerler nöbette. Köye geldiği anda ona zarar verecekler.

Little Lover~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin