Medya: Lucian Furuya
Oy vermeyen ve yorum yapmayan tüm okurların interneti kesiliyormuş.
^^
***
Annem, bana her zaman hayatın beklenmedik olduğunu, yaşadığım süre boyunca pek çok beklenmedik sürprizlerle karşılaşacağımı söylerdi.
Açıkçası buna pek inanmıyordum.
Sıradan bir ailenin en sıradan bireyiydim, 14 yıl boyunca aynı şeyler tekrarlanmıştı.
Pek de heyecanlı bir yaşantım olmadığı gibi ben de aksiyon seven birisi değildim.
Kız kardeşim ise, benim aksime hep macera aramıştı.
İşte bu yüzdendir ki, keşke ortaokulun son yılında benim başıma gelenler, onun başına gelseydi diyordum hep.
Keşke, benim yaşadıklarımı o yaşasaydı.
Olması gereken buydu çünkü.
Seçilmiş olan evlat o olmalıydı.
Benim rolüm, sorumluluklarım onda olmalıydı.
Belki o zaman her şey daha iyi olabilirdi.
O zaman, ailem hayal kırıklığına uğramış olmazdı.
En çok da buna üzülmüştüm o yıl, annemi hayal kırıklığına uğratmaktan korkmuştum.
Ama asla farkına varamadığım bir şey vardı ki, ben başarısızlıklarımla, korkak oluşumla zaten hep annemi hayal kırıklığına uğratmıştım...
Kaede-sensei ile olan en yakın dersimiz, ödev verildikten 3 gün sonraydı, ama raporlu olduğu için, ancak 1 hafta sonra görebilmiştik onu.
Eh, bu da tüm sınıf açısından kötüydü.
Ödeve başlamak için 1 hafta daha boş geçmişti.
Ama, zararın neresinden dönersek kârdır, değil mi?
Çok zor geçen o 1 haftanın ardından, öğretmenimizle konuşmak için fırsatımız oldu.
O dersi özetlemem gerekirse, herkes bu grup olma işinden şikayetçiydi.
Kimisi kız erkek eşitliğinin zorunlu oluşundan, kimisi grup üyelerinin sayısından, kimisi ise grupta olmak istedikleri ve istemedikleri kişilerle olan kavgalarından...
Kaede-sensei herkesi dikkatle dinledi, ama tek kelime etmedi edilen şikayetler hakkında.
En sonunda, herkes nefretini kusup rahatlayınca, bir ölüm sessizliği çöktü sınıfa.
Kaede-sensei sadece 2-3 saniye gözlerimize bakıyor, sonra bir başkasıyla göz teması kuruyor, söz hakkı almak isteyen birini bekliyordu belki de.
Sanırım, 5 dakika boyunca sınıftaki sessizlik sürdü.
En sonunda öğretmenimiz, -o andan itibaren nedensizce favori öğretmenim olmuştu- küçük bir soruyla, sınıfın duvarlarında yankılatmıştı sesini.
"Sorunlara çözüm üretmeyi düşündünüz mü hiç yoksa sadece sorunları büyütecek şekilde kavga etmeye, birbirinize suç atmaya ve sebepsizce nefret beslemeye devam mı ettiniz?"
Sonra yeniden sessizlik çöktü.
Kimseden çıt yoktu.
Bir kişi hariç.
Arkamda oturmakta olan Reinhardt omzumu dürtüp duruyor, cevap vermeyince daha sert davranıp canımı acıtacak eylemlerde bulunuyordu.
Yakalanmamamız veya fark edilmememiz ayrı komedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Little Lover~
RandomKim bilebilirdi ki 5 ortaokul öğrencisinin öğretmenleri tarafından tasarlanan bir oyunu oynarken aslında geçmişin tüm acılarını ve sırlarını ortaya dökeceğini?