KARAR

185 24 2
                                    

Akşam geç vakitte uyuduğumdan sabah erken saatte kalkmak zor gelmişti, bir de üstüne hastane kokusu eklenince güne bir sıfır geride başlamıştım. Annem doktorun odasına girmiş kapının girişindeki sandalyede iyi haber vermesini bekliyordum ancak Eda'nın her zamanki gibi sinir bozucu lafları beni çileden çıkarmaya yetiyor ve artıyordu. Eda'dan kurtulmak için hem de Almancamı geliştirmek için duvarda asılı olan afiş ve pankartları incelemeye başladım ama pek anladığım söylenemez. Pankartlar koridorun sonuna kadar gidiyordu son pankarta geldiğimde annemin çıktığını fark ettim. Haberi almak için yeni silinmiş beyaz renkli kalebodurların üstünden hızlıca ulaştım annemin yanına. Annemde haberi bilmiyordu çeviri durumunu Makbule teyzenin yardımcısı Lina yapmıştı o yüzden o da bizimle gelmişti ancak bakışları pek umut verici değildi ve İngilizce "Evde konuşalım,daha iyi olur" dedi. Eve gidene kadar çok stres olmuştum. Acaba doktor ne demişti? Bu kadar önemli olan neydi?

   Eve geldiğimizde her birimiz kenarları tahta işlemeleri olan koltuklara oturmuş Lina'nın konuşmasını bekliyorduk. Lina, Almanca Makbule teyzeye bir şeyler dedi anlayamadım ancak Makbule teyzenin bakışları bir şey olduğunu belli ediyordu.

— Ayşe ameliyatın zorlu bir ameliyatmış, risk taşıyormuş o yüzden ameliyattan sonra daha kötü olma ihtimalin varmış eğer kabul edersen yarın akşam hastanede olmamız gerekiyor diğer günde ameliyat olacaksın.

Hepimizin morali düşmüştü, annem ne karar verecekti hiçbir fikrim yoktu.

- Makbule abla biz ailecek karar verelim bizi biraz yalnız bırakır mısınız?

  Makbule teyze çıktıktan sonra annem "Faruk, oğlum ben senin karar vermeni istiyorum" dedi. Bu cümleyi duydum sadece devamına kulaklarım tıkandı sanki.  Ah annem bu nasıl bir soruydu ben buna nasıl karar verirdim , vermekte istemezdim zaten ben senin hayatını etkileyecek bir karar veremezdim ki. Yarın sabaha kadar karar vermemiz gerekiyordu anneme vereceğim cevap için odama çıktım. Düşünmek istiyordum. Odamda uzanırken bozuk bilgisayar gözüme takıldı ve tornavida bulmak için bodrum kata kimseye gözükmeden hızlıca indim. Bilgisayar kasası ile uğraşırken çoktan akşam olmuştu. Makbule teyze yemek için sesleniyordu. Kararımı vermiştim sanırım elbet ameliyat olucaktı, zaten biz buraya onun için gelmiştik. Kararımı yemek masasında herkese söyleyecektim. Aşağı inerken ikinci kattaki pencerenin hemen yanında asılı duran fotoğrafı şuana kadar görmediğim için şaşırmıştım.Fotoğraftaki kişi öyle güzel gülmüştü ki sanki gülüşü beni girdabın içine almıştı,  kısılan gözlerinden gözlerimi alamamıştım ne kadar zaman geçti bir fikrim yoktu .Edanın yanıma gelmesiyle birlikte aşağı indik. Yemek masasında büyük bir sessizlik hakimdi. Annem ve Eda’nın gözleri dudaklarımdan çıkacak sözü bekliyorlardı sanki .Kararımı yukarıda vermiştim ancak söylemek yine de zor gelmişti. Sofrada herkesin önünde kararımı açıkladıktan sonra herkes annemin üzerine daha çok düşmeye başladı ve bu anneme olan endişemi bir nebzede olsa azalttı. Yemeğimi de yemiştim masadan kalkarken Lina’dan Almancamı geliştirmek için sözlük istedim ve 2. katta bulunan kütüphanede olduğunu söyledi. Odaya girdiğimde ortada büyük krem renkli bir masa bulunuyordu masanın üzerinde duvarda asılı olan kişinin fotoğrafı dikkatimi çekmişti.  Hemen yarım kalan bilgisayarın işlerini  bitirmek için yukarı çıktım. Hızlıca sözlüğü alıp yarım kalan bilgisayarla uğraşmak için hızlı hızlı üst kata çıktım. Bilgisayarla uğraşana kadar ay gökyüzüne yerleşmişti ve herkes uyumuştu evde yine büyük bir sessizlik vardı. Annemin içinde korku hissi oluşmaya başlamıştı emindim çünkü memleketinden uzakta eğer başına bir şey gelirse iki tane evladını bilmediğimiz bir yerde tek başımıza bırakabilirdi. Bu kararı vermiştim ama annemin başına bir şey gelirse kendimi asla affetmezdim ama yapabilecek bir şey de yoktu. Annemi düşünürken uyuyakalmıştım ve sabah uyandığımda ilk geldiğimiz günkü patatesli börek kokusu burnuma gelmişti. Aşağı hızlı hızlı inerken Makbule teyze ile karşılaşınca sanki utancımdan yerin dibine girmiştim aslında abartılacak bir şey yoktu ama patır patır inmem galiba ayıp olmuştu. Annem kapının yanındaki dolabın üstüne hastanede lazım olacak kıyafetlerini koymuş , çoktan hazırlamıştı. Galiba annemin en sevdiğim yanlarından biri buydu hiçbir işi son dakika değildi, her daim hazırdı. Yemekten sonra Linayla birlikte benim okulum için görüşmeye gitmiştik.1 ay sonra tek bir sınavdan sorumlu olacaktım eğer kazanırsam onların dediği akademik liseye girme hakkı kazanacaktım. Eve geldiğimizde hava kararmaya başlamıştı ve annemi hastaneye götürmek için tekrardan evden çıktık. Annem tahmin ettiğimden daha iyi görünüyordu, bakışlarında endişeden ziyade mutluluk vardı. Annemin yanında ben kalmak istedim ancak dil bilmediğimden Lina’nın kalması daha mantıklıydı. Ameliyat olacağı zaman tekrardan gelicektik. Eve geldiğimizde Eda'nın ilk kez bakışlarının hareketlerinin değiştiğini fark ettim çünkü odama gelip birlikte uyumak istedi. Eda annemi çok seviyordu ve anneme bir şey gelir diye de çok korkmuştu. Eda ile ilk kez bu kadar uzun sohbet etmiştik arada yapıyorduk annem işten gelene kadar ama hiç bu kadar samimi olamamıştık. İkimizde sabah uyandığımızda hemen annemin yanına gitmek istedik kahvaltı dahi yapmadan hazırlandık. Annemi gördüğümde benim stresli zamanım başlamıştı. Annemle, ameliyathaneye girmeden önce sarılmamızı unutmam imkansızdı ikimizinde gözleri dolmuştu annem daha etkilenmemesi için kısa kestim ve annemi çaresizce yollamıştım. Dakikalar geçmek bilmedi artık saniyeleri saymaya başladım.

YAĞMURDA SAKLI(TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin