(S) O N

541 52 101
                                    

Selamün Aleyküm! Önce kısa bir şeye değineceğim sonra bölüme geçeceğiz, ama önemli lütfen okuyun.

Dördüncü bölümde 'Uykular Haram Oldu' diye bir şarkı geçiyordu hatırlarsanız. O şarkı uyku haram değil mübah olduğu için ve hükmü değiştirmeye girdiği için Allah muhafaza küfre, isyana kadar sürüklüyor...

Bu yüzden orayı düzenleyip yeniden yazacağım bilginiz olsun.

Birde şu konuya değinmek istiyorum. Ben bir robot değilim durmadan bölüm yazamam. İnanın yazarken de çok zorlanıyorum, ve bağlacına kadar dikkat ediyorum. Yeni bölüm istemeniz, beğenmeniz her ne kadar beni mutlu etse bile bunu uygun bir dille rica etmenizi istiyorum...

Bu bölümü KENDİME ithaf ediyorum, çünkü bu bölüm daha çok kendimden parçalar taşıyor...

Buyrun bölüme, yıldızları parlatmayı unutmayalım

Say ki öldün, yalvardın, yakardın, sana bir gün daha verildi. Bugünü o gün bil, öyle yaşa.

|İmam-ı Gazali

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

Hifa'nın Anlatımıyla

Ön yargı...

İnsanlar neden çok ön yargılı? Ya da şöyle sorayım, neden ön yargıyı sevmediğimiz halde istemeden de olsa karşımızdaki insana ön yargılı yaklaşıyoruz? Sahi, kalp kırmak neden bu kadar kolay? Şu dünyanın bile kalıcılığı yokken, neden inatla kırıp, kırılıyoruz? Dünya bu kadar yalan iken, neden üzüntülerimizi, dertlerimizi, kırıklarımızı gerçekmişçesine yaşıyoruz?

Orada, o an insanlarda görmekten nefret ettiğim o duyguyla yüz yüze gelmiştim. Üstelik o duyguyu bir kişiye yansıtmamıştım. O bir kişi de bana o duyguyla yaklaşmış, benim kendimle yüzleşmeme sebep olmuştu. Bir insanı kırmak, incitmek, belki de her türlü  yüreğine dokunmak...

Bunların hiçbirini yapmak istemiyordum. Bir insanın yüreğine dokunmak, kalbinde özel bir yere sahip olmak istemiyordum. Çünkü bir insanın yüreğine dokunduğumuzda onu kırmamız, incitmemiz, öfkelendirmemiz kaçınılmaz oluyordu. Hayır soğuk değildim. Sadece insanların hayatında kötü bir iz bırakmaktan korkuyordum hepsi bu. 

"Tamam artık, düşünme yeter. Kendini suçlama, o da bağırdı çağırdı. Ödeştiniz işte." 

Hüma'nın sesiyle irkildiğimde düşüncelerimin arasından kurtulup ona baktım. "Düşünmüyorum."

"Hı, inandım." 

Hüma ile eve gelmiştik fakat annem akşam yemeğine yengemlere gideceğimizi söylemişti. Ağabeyim okuldan önce eve gelecek, ardından eve geçecekti. 

"Tamam hadi kalk gidelim, bir şeyler yapalım." Bana kaşlarını çatarak bakmaya başladı. "Nereye gidelim Hifa? Daha yeni geldik eve." Haklıydı. Annem zaten izin vermezdi. 

"Tamam o zaman kitap okuyalım." Gözlerini devirdi ve oturduğu çalışma masamdan kalktı. "Bana anlatacağın bir şeyler yok mu? Boşuna mı geldim ben ya? Azıcık muhabbet edelim." 

"Benim anlatacağım bir şey yok, senin varsa dinliyorum 'O İkisi'."  deyip güldüm. Arapçada Hüma zamir olarak 'o ikisi' anlamına geldiği için ona arada böyle seslenip sinir ederdim.

Bu hitabıma gözlerini devirdi. "Benimde yok, iyi sen kitabını oku ben Aysima kankimin yanına gideceğim." Başımı iki yana sallayıp güldüm. "Git bakalım Aysima kankinin yanına." 

Sokağın Başındaki AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin