Press F for Lance

167 11 27
                                    

Akşam olmuştu. Lance ise akşama kadar Keith ile anlaşmaya çalışıyordu. Bıkmıştı bile.

"Tamam, bugün izin vereceğim fakat sonra benimle olacaksın! Sürekli!"

"Keith beni fişini çekmeye zorlama!"

"Bunu yaparsan sana neler yapacağımı şeytan bile bilemez Lancey."

"O zaman uslu duracaksın."

Konuşmalarını çalan zil böldüğünde Lance hızla kapıya koşup arkadaşlarını karşılamıştı. Lance Joseph'ın dağılmış saçına garipçe baktı.

"Y-yorgundum duş alamadım."

"Yoo yalan söylüyor ev boş dedi ben de gittim."

Lance gerisini tahmin ettiğinde kahkaha atmaya başlamıştı.

"Hoş geldiniz o zaman."

Misafirlerini içeri aldıktan sonra hızlıca odasına çıkartmıştı onları. Ardından televizyonunu açıp Netflix'e girdi.

"Hey Lance! Bu oyunu ben de oynuyorum kendi hesabımı ekledim beraber oynarız. Ve voaaah bu karakter sende var mı?! Dostum ne kadar zenginsin."

"Aslında Lance hile yaparak aldı onu."

Joseph'in kıkırtısı 5 saniye sürmüştü çünkü daha sonra odayı Jack'in bağırması doldurmuştu.

"Lance bu ne?!"

"Hey hey! Abi benim Keith!"

Lance duyduğu ses ve kelimeler ile odasının köşesine eğilip tanrıya dua etmeye başlamıştı. Bu odadan ya ölüsü çıkacaktı ya da hiç çıkamayacaktı.

"Lance kardeşimin bilgisayarında ne işi var?"

"A-aslında o bir hologram! Kardeşine bazı hislerim vardı ve ben de onu kodlayıp hologramını yaptım!"

"Seni lanet sapık."

Jack Lance'in üstüne yürümeye başladığında Lance kaçıyordu.

"Bana aşık olduğunu bilmiyordum Lancey~ sanırım sana bir şans verebilirim buradan çıkarsam."

"Ne?"

"Dedim ki buradan çıktığım zaman mezarına bir çiçek bırakabilirim."

Daha sonra odada Keith'in tatlı kıkırtısı duyulmuştu. 

"Dur bir dakika sen gerçek Keith misin? Lance çabuk onu kurtar yürü!"

"Bak nasıl yapacağımı bilmiyorum tamam mı?!"

"Bunu başarmak için sana sadece 2 saat veriyorum."

"Lanet olsun. Keith telefonuma gir."

Lance hızla başka bir odada üstünü değiştirip telefonunu almıştı. Televizyonunun kumandasını ikiliye salıp aşağıdakilere fark edilmeden camdan dışarı atladı. En sevdiği ayakkabıları harap olacaktı fakat Jack'ten dayak yemekte istemiyordu.

Hızla hastaneye koşuyordu. Aklında ne yapacağına dair bir fikri yoktu. Sadece telefonunu keith'in bedenine koyacaktı belki işe yarardı.

6-7 dakikalık bir vakitten sonra Keith'in odasına girmeyi başarmıştı. Özel bir odada olduğu için hastanenin en üst katındaydı ve buraya çıkmak Lance'i çok yormuştu. Telefonunu açıp Keith'in bedeninin üstüne koydu.

"Keith hadi dön bedenine."

"Lance salak mısın ben nasıl yapayım bunu..."

"Bilmiyorum yap işte yoksa dayak yiyeceğim!"

Aradan bir buçuk saat geçtiğinde yarım saatten az vakitleri vardı. Lance kabullenmişti dayak yiyecekti.

"Lance"

"Hm?"

"Öp beni."

Lance duyduğu şey ile yüzünü ekşitmişti.

"Bilirsin, filmlerde prens prensesi öper ve mutlu olurlar."

"Mantıklı."

Lance elini telefonun ekranına atıp ekranı gizlemişti. Hızla Keith'in yüzüne yaklaşıp bir süre yüzünü incelemişti. Bunu önceden de yapmıştı tabii biraz farklıydı o durum. Dudaklarını soğuk ve yumuşak dudaklara götürüp büyük bir umutla öpmüştü Keith'i. Çünkü Lance disney masallarını sever ve inanırdı.

"hissediyo-AAH"

Lance acı ile kafasını tutup geri çekildiğinde ilk gördüğü yerdeki telefonu olmuştu.

"Bana kafa attın!"

Lance hızla Keith'e saldıracakken duraksadı.

"Bana kafa attın.. BANA KAFA ATTIN!"

Mutlulukla gülmeye başlamıştı. Keith karşısında duruyordu işte. Dayak yemeyecekti.

"Şimdi Keith buradan gidiyoruz ama önce kıyafet."

Lance koridora bakınıp hemşirelerin odasını gördüğünde hızla içeri koşup etrafı aramaya başlamıştı. Bulduğu her dolaptan bir parça kıyafet alıyordu. Odaya döndüğünde Keith'e kıyafetleri verdi.

"Arkanı dön Lancey."

Lance somurtup arkasını döndüğünde odadan gelen hışırtılarda gözlerinin ucu ile arkasına bakmıştı. Keith'in zayıf ve beyaz teni yüzünün kızarmasına sebep olunca önüne tekrar dönmüştü.

"Dönebilirsin giyindim."

Lance arkasına tekrar döndüğünde gözleri yerinden fırlayacak gibi olmuştu. Çaldığı şeyler Keith'in vücut hatlarını fazla belli ediyordu.

"Dışarısı soğuk Keith al cekedimi giy."

Keith'e cekedini verdiğinde Keith ise sırıtıp giymişti. O sırada Lance'in telefonuna gelen mesajla Lance yerinden fırlamıştı.

Kar tanesi: HEY SAPIK BEN JACK. EVE GELDİĞİNDE ÖLDÜN SEN NE OLURSA OLSUN.

Just a game |Klance|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin