arkama bile bakmadan koşuyordum sahile doğru. yanaklarım ıslanmıştı bile. işte o an ağladığımı anladım.
"gerizekalı yağmur iki günlük insana güvenilir mi? nasıl böyle bir şey yaparsın!" diye kendime söylenerek sonunda emirin yanına gelebilmiştim.
kalbime bir ağrı girmişti. karnımın neden ağrıdığı belliydi. bir şey olacağını sezdiğim zaman karnım ağrırdı.
emir ayağa kalktı telaşla ve sarıldı bana. çünkü artık gözyaşlarıma hakim olamıyordum.
"noldu yağmur iyi misin?" diye sordu telaşla.
omzunda sarılırken hıçkırıklarıma engel olamamıştım. içimi kavuran bir ateş vardı sanki de ben yavaşça o ateşte kavruluyordum. bütün bedenim kasılmıştı. o görüntü gözümün önünden gitmiyordu.
emir yavaşça omuzlarımdan bastırarak beni yere oturttu. gözyaşlarımı sildi parmaklarıyla. hıçkırırken başparmağını tuttu dudağıma ve,
"şiştt. tamam geçti, ben burdayım."sakin ve derince nefes almaya çalıştım gözlerimi kapatıp.
ellerimi tuttu ve gözlerime baktı,
"bana hiç anlatmadığın bir derdin var yağmur. ilk günkü gibi değilsin. gözlerinde hüzün var."sesim kısılmıştı,
"söz veriyorum her şeyi anlatacağım ama bana zaman ver tamam mı?"başıyla onayladı ve,
"istersen gidelim?""hayır asıl şimdi ihtiyacım var burda olmaya." dedim ve gün batımına doğru döndüm.
bağdaş kurduk yanyana, güneşe verdik yüzümüzü ve sadece sustuk. rüzgar denizden esiyordu açık saçlarım sırtıma doğru dalgalanıyordu.
sessizliği ilk bozan ben oldum,
"hiç aşık oldun mu emir?" diye sordum. sorumun cevabını almak için ona döndüm. bana baktı ve uzun uzun düşündü."sanırım evet."
"ilk görüşte aşka inanır mısın?"
"kesinlikle." dedi. fazla anlamlı bakıyordu. gözlerinin içindeki pırıltıyı görebiliyordum. bu sevinçle hüzün karışımı gibi bir şeydi. sanki, sanki birisine aşıkmış gibi bakıyordu. gözbebekleri büyümüştü çünkü. kahverengi gözlüydü ama çok belirgindi.
"ilk görüşte de aşık olabilirsin, zamanla da. ama kesinlikle ilk görüşte aşk var." dedi.
"aşık gibi konuşuyorsun şuan." dedim.
denize baktı hülyalı hülyalı. derin bir nefes aldı ve tekrar bana baktı.
"evet. sanırım."
fazlasını sormaya haddim olmayacağını düşündüm ve başka bir soru sordum.
"peki aşık olduğunu nasıl anlarsın?" diye sordum.
biraz düşündü ve konuşmaya başladı,
"onu görünce kalbin sıkışacak gibi oluyorsa ve hızlı atıyorsa.. ama sakın arzuyla karıştırma. çünkü o başka bir şey. karşındaki sadece istersin. bu... bu çok hayvansal bir şey. buna aşk denmez. aşıksan mesela onun için her şeyi göze alabilirsin. onun ayağına batmasın diye samanlıktaki iğneyi bulmayı denersin. çabalarsın... yani onun için çabalarsın. derdini dinlersin. o üzgünken sen de üzülürsün. o kahkaha atarken sen çok üzgün dahi olsan gülmeye başlarsın. ondan sana kalan bir çöpü bile saklarsın. gece yattığında tavana bakıp saatlerce onu düşünürsün. gözüne uyku girmez. aklından çıkmaz. onu görmek için sabırsızlanırsın... her türlü fedakarlığı yapmaya hazırsındır. kıskanırsın onu. ama öyle bir kıskanma değil... onun bedenini değil, ruhunu kıskanırsın. seni aldattığını gördüğünde ister başkasını öpsün, ister yatsın... ne olduğu farketmez. sen onun bedenini kıskanıyorsan onu sadece arzuladığın anlamına gelir. ama onun karşıdakine hissettiği duyguları.. onun ruhunu kıskanıyorsan işte o zaman aşık olduğunu anlarsın yağmur." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
yıldızların altında +18
Roman pour Adolescentsarkadaşıyla beraber kampa gelen bir genç kız ve onu bekleyen aşk...