4. Bölüm: Büyümek

291 160 219
                                    

Yine kulağımda aynı yavaş melodi, komodinimin üzerinde duran solmuş çiçekler. Her birinin yaprağı intihar etmiş bir şekilde yerdeler. Odayı aydınlatan şey üç küçük mum.

Dizlerimi karnıma çekmiş bir şekilde öylece etrafı izliyordum. Günlerdir hiçbir yaşam fonksiyonu göstermemiştim. Birazdan güneşin doğacağına emindim. Kendimi bu küçük odaya hapsettiğimden beri on beş sigara izmaritinin ardından güneşin doğduğunu hesap etmiştim.

Camın kenarında duran küllükte on dört izmarit can vermişti. Sonuncu sigarayı içmek için yerimden kalktım ve küllüğü de yanıma aldıktan sonra odamın küçük balkonuna doğru yol aldım. Hava soğuktu ama sanki benim tenimi okşayan rüzgar iliklerime işlemeden geçip gidiyordu.

Son dumanla birlikte bir sigara daha can vermişti. O süre zarfında etraftaki binalardan açılan ışıkları, arabalarına binen birkaç insanı ve sokak lambalarının sönüşünü izledim. Kuşlar yavaş yavaş ötmeye başlamış, gökyüzü zifiri karanlığından kurtulmuştu.

Odama geri döndüğümde duvardaki saat altı buçuğu gösteriyordu. Bugün kendimi, kendi kurduğum bu hapishaneden kurtaracaktım. Önce duşa girdim ve günlerin acısını bedenimden attım. Daha sonra saçlarımı havluyla kurulayıp, mutfağa geçtim. Anneannem için güzel bir çay demledim, ardından onun bana hazırladığı kahvaltılar gibi özenerek çok güzel bir kahvaltı hazırladım. Son olarak çırpılmış yumurtaları pişirmek kalmıştı ki soğuk yemesini istemediğim için odasına gittim ve sırtı kapıya dönük olan bedenini birkaç saniye izledim.

Yavaş adımlarla yatağa yürüdüm ve yatağa girip ona sarıldım. İlk olarak irkildi ama sonra dönüp beni gördüğünde yüzünde rahatlamış bir ifade oluştu. "Birşey mi oldu güzel kızım?"

"Ben sana sadece birşey olduğunda mı sarılıyorum?"

"Hayır." dedi tatlı bir gülümsemeyle. "Korkunç bir rüya gördüğünü sandım."

Bir an aklıma küçükken kâbuslarımın ardından ağlayarak anneannemin kucağına sokulduğum zamanlar geldi.
"Onlar eskidendi Azize sultan." dedim gülerek. "Bugün torununuz size çok güzel bir kahvaltı hazırladı ve soğutmadan mutfağa gelseniz iyi edersiniz."

Yataktan çıkıp gülerek mutfağa gittiğim sıra arkamdan anneanneminde güldüğünü hissettim. "Hangi dağda kurt öldü?"

"Aşk olsun." diye seslendim mutfağa geldiğimde ocağı yakarken. "Sanki seni hiç şımartmıyorum."

Sabahlığının kuşağını bağladı ve masaya oturdu. Yumurtayı masaya getirdikten ve çayını doldurduktan sonra tekrar tezgah tarafına yöneldiğimde şaşırmış bir ses tonuyla konuştu. "Sen kahvaltı yapmayacak mısın?"

"Tabii ki yapacağım, kendime kahve doldurup geliyorum."

"Oh," dedi büyük bir rahatlamayla. "Aylar sonra kahvaltı yaptığını görebileceğim."

Tekrar masaya oturduğumda tabağıma masada olan birkaç şeyden koydum. "Sabahları iştahımın açık olmadığını biliyorsun ama bugün kurt gibi açım."

"İyi doyur karnını, bir deri bir kemik kaldın."

Gülümseyip kahvaltımı yapmayı sürdürürken anneannemin çok az şey yediğini farkettim. Aynı peyniri defalarca kez bölmüştü. "Bugünde senin mi iştahın açık değil?"

"Afra." dedi elindeki çatalı bırakırken. "Günlerdir odandan çıkmadın, hastaneden önce olanlar hakkında hiç konuşmadın ve bugün birden bire farkı bir insan haline geldin. İyisin değil mi?"

Lokmam boğazımdan zorla geçerken masamdan kalktım ve tabağımı masamın üzerine koydum. "Kendimi her zamankinden daha iyi hissediyorum anneanne. Büyütülecek bir mesele değil."

MATEMİN RENGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin