Belki mucizelere inanmak gerekir,birşeylerin yolunda ilerliyebilmesi için,pes etmemek ve savaşmak.♤
Gün doğdu.
Sabah olmuştu ve ben okula gec kalmıştım saat 8.15 di ve ders 8.30 da başlıyordu. Bu geç uyanmalarımdan cidden çok sinir oluyorum. Serviste kaçmıştı, üstümü giydim ve hemen evden çıkıp koşar adımlarla yolda yürüyordum buralari pek bilmiyordum, yeni taşınmıştık çünkü alışmam pek bi zor olucaktı, birsürü yol, birsürü ıssız aralar, duvarlardaki illegal sözler cidden burası korkulucak yerlerden biyerdi (bi kız için) .
yeterince etrafi izlemekle vakit geçirmiştim saat 8.25 ti. Napıcaktım peki?
Hiçbirşey bilmiyordum. Aklim allak bullaktı. aklıma hicbisey gelmiyordu. telefonla ugrasmayi sevmedigim icin dün gece telefonu sarja bile takmayı unutmuştum. Öylece oturup bekledim.Hani bazen bir ihtimal vardır, ya olursa, ya bir mucize olurda burdan kurtulursam, korkuyodum istemsizce titreyen ellerimi durduramıyodum. Napıcaktım?, ilk defa hayatımda bu kadar korktugumu hissettim.
Etrafta kimseler yoktu çaresizce yürüyodum , kendi kendime konuştuğum sırada duvar yazılarına etrafa bakarken dalmıştım ve yolu kaybetmistim. Geri dönmeye çalıştım ama birsürü yollardan girmiş ve çıkmıştım. Kocaman binalar geçen tek tük arabalar tanimadigim yabancı birkaç insan. Napmalıyım?, onlara gidip sormalımıyım, çok düşündüm . Ya kötü biriyse ya niye kötü insana bisey sorarsam, ya yanlış anlarsa. cidden kafamı kemiricektim.
İŞTE BEN OZAMAN ANLADIMKI TELEFONDA DAHIL YANLIZLIK ÇOK ZOR BISEYDI GERÇEKTEN.
Tektim, kızdım, ister istemez korkuyordum.
Artık dayanamicaktım yürü yürü biyerr kadar gelmiştim karşımda bir park vardı. Azıcık oturup dinlenmek istedim, tam o sırada bişey oldu. Biri bana yaklaşıyor evet doğru duydunuz biri bana yaklaşıyordu sarı saçlı, hafif beyaz tenli, üstünde mavi sweat ve siyah tenine yapışmış bir dar pantolon cidden tatlı gözüküyordu 17.18 yaşlarında biri gibi hafif uzun boyluyduda. Sevinmelimiyim, korkmalımıyım anlamadım. Tam düşünürken azından çıkacak kelimeleri dinledikten sonra cidden ufak çaplı bir sok yaşadım. Hafifçe titreme yaşıyordum hem havanın soğukluğundan hemde olanlardan dolayı."-Sakin ol. korkma sana bisey yapmicam tabikide, öncelikle şunu söyliyim benim adım, Salih. VEFA koleji'nden 11. sınıfım"
evet şaşırmıştım. Ne diyeceğimi düşünürken konuşmaya devam etti.
"-normalde ben seni tanımıyorum okulda görmüştüm sadece doğru değilmi?" dedi.
Titreyen sesimle cevapladım.
"- e Evet" hafif gülümsedi ve konusmaya devam etti.
"Bi sorun yok değilmi?,neden burdasın?" diye sordugunda bence olayi ona anlatmam gerekliydi. Belkide iyi bi insandı gercekten de yardım ederdi bana.
ve hafif hafif konusmaya başladım. Titrek bir sesle:"-Şey ya ben galiba kayboldum,buraya yeni taşındım ve burda hicbiyeri bilmiyorum, gecikmiştim gec kalktım servisimide kaçırdım, yürümeye başladım ve ilgiyle etrafa bakıp dururken kayboldum.telefonumun şarjı da bitmişti"dedim. Sesim cidden çok acımaklıydı.
Salih durdu ve "-iyiki karşıma çıktın ozmn" dedi ve hafifce gülümsedi.
"Öyleyse hadi ozmn gidiyoruz."dedi emin ve kararlı bir sesle. Bi yanım mutlu, diğer yanım ise tedirgindi.yürümeye başladık.
Bi süre sessizce yürüdükten sonra sessizliği bozan ben oldum. "-Yanlış anlamazsan bişey sorucam."dedim. karşılığı anında geldi.
"-tabi sor."
"-sen neden okulda değ-" dediğim sırada anlamıştı ve lafımı bölüp konuşmaya başladı.
"-Ben 11. sınıfım ve ilk ders saatim boştu. o parkta bizim evin cok az ilerisindeydi. seni gördüm tanıdım" kısık bir sesle "bu yüzü unutmak pek mümkün olmaz bence" dedi ve gülümseyip devam etti. "üzgün gibiydin bende korktum, yanına gelmek istedim. sadece bu" dedi. Biraz daha yürüdükten sonra okul görünüyordu. Biraz olsun içime rahatlama hissi gelmişti.
Okula girdikten sonra sınıflarımız aynı katta değildi. Onunkisi bi üst kattaydı. Merdivenlerden ayrılmadan önce utangaç bir suratla fısıldadım.
"-Teşekkür ederim, herşey icin." karşılığında"-Ne demek prenses." gibi bir cevap aldım suratim şok içinde ona bakakaldığında yukari dogru devam etti. Yollarımız ayrılmıştı. Ben sınıfa girmeden tenefüs zili çalmıştı evet 40 dk boyunca kısa çaplı macera geçirmiştim sanki.
Yerime geçip otururken gözlerim arkaya doğru istemsizce kayıyordu. Bianda gözgöze geldik hemen kafamı öne doğru çevirip kapanmış telefonuma bakıyordum. Içimden bi ses "sen cidden çok yanlızsın" diyordu. Bence hayatıma birilerini dahil etmeliydim. Bence arkadaşlarımın olmasına izin vermeliydim.
Ders zili çaldı. Hepimiz derslerimizi pür dikkat dinliyorduk. zannettigim gibi bi sinif degildi, hani olurya erkekler derslerde genelde birbirlerine kağıttan uçak yapıp fırlartırlar sjsjsjsj.
Öyle böyle cidden ders bitmişti. Servise binip 20 dk icinde eve varmıştım. Eve girdiğim gibi odama geçip üstümü değiştirdim. Güzelce bir duş alıp rahatladım. Annem yemege bekliyordu bizi hemen asagi inip sofraya oturdum. sessizlerdi, ve ben bu sessizligi bozdum.
"Baba müsait olduğun bi gün bana buraları gezdirirmisin?" tekdüze bir sesle sordum.
"-tabi kızım,bi sorun çıkmazsa neden olmasın." dedi.
Yemeğimi bitirerek odama çıktım, raftan kitabımı alıp okumaya başladım, 108. sayfanın son satırında tam olarak şöyle yazıyordu;"
"Demek yaşamak istediğim tek yer olan o hafızadan şimdiden silindim!"
Kitabı okurken bianda duraksadım. kitabın arasından bitane zarf çıktı. Olay gittikçe karmakarışık oldu.
Zarfın içinde şunlar yazıyordu."Oysa bedensel acı, ruhsal acının yanında hiç kalır."
Hıcbirsey anlamıyordum.
Ama içimden bir ses bana "Bunun altında cok acı bir gercek var." diyordu."Gün gelecek,
kitabın arasında unutulan çiçeklerin üzerinde de
yağacak yağmurlar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YILDIZ (TAMAMLANDI)
Science FictionSen karanlığın içinde boğulmak nedir bilirmisin? Ben hangi kapıları ardımda bıraktım? Hangi yol beni doğruya götürecek?