"Tek bir şey istedim hayattan. Gözle görülür elle tutulur hayallerim olsun,çokmu şey istemiştim. Hayat bana çok güzel bir ders veriyor hemde çok..."
Tetiği çekti, onların ağzındaki bantın altından duyulan çığlıklar çoğaldı, ama artık çok geçti herşey olması gerektiği gibiydi hayat bana bunu layık görmüştü. Gözlerimi kapattım ve o an herşeyi unutmuştum gözümden akan yaşlar olaylara tanıklık etmişti etmeyede devam ediyor. Bir ses geldi akıl alıcı iç ürpertici bir ses buda neydi? silah sesi. korkudan tir tir titreyen ellerim kulaklarımı bastırıyordu. O kadın, okadının sesi tüm odayı kaplamıştı. "NAPTIN SEN!" kendimde hiçbirşey hissetmiyordum nasıl olurdu? kafami yavaşça kaldırdım önüme baktığımda korkunçbir durumla karşılaştım. O adam Kanlar içinde yerde yatıyor. Arkamı yavaşça döndüm ve oda neydi bu Sinan. Aklım almıyordu neler olmuştu böyle? neden böyle bişey yapmıştı?
Artık o bir katil. Öylece yerde dizlerimin üstünde durdum, o adam dedemdi daha doğrusu dede demek doğru değildi o adam benim canıma kıymak istemişti. Babamın intikamını benim canımdan istemişti. Hayatın asıl zorluğuyda neydi biliyormusunuz? güvenecek kimsenizin kalmaması bu çok zor birşey o an kendimden nefret etmiştim. Dünya'ya geliş sebebim neydi benim?
Sinanın elindeki silah aniden yere düştü, elleri titriyordu acele edercesine o iğrenç babam ve annem ailem değildi onlar benim, ellerini çözdü. Benim elimi kavrayan elleri sıkıca tutup beni yerden kaldırdı. Acele eder adımlarla onları orada yanlız bırakmıştım, benim bir ailem yoktu artık herşey yalan dolandı. Hiçbirşey beni bu kadar dağıtmamıştı, Hayat bu insana olmicak şeyler yaşatıyor.
Hızlıca arabaya bindik. Sinan, "biliyorum merak ediyosun ama şuan hiç sırası degil tmmı? uzaklara gitmemiz gerek bi süre böyle olması gerekiyo." anlamıyordum hiçbirşey düzgün gitmicekmiydi, ne zaman normal insanlar gibi yaşayabilicektik?
Ara ara nefesim daralıyor, kalbim sıkışıyordu. Hava da içimdeki fırtına gibiydi sanki ben ne yaşarsam aynılarını yaşıyordu ama birşey farklıydı onun bir kaderi yoktu nekadar şanslı değilmi? Ömrüm boyumca bir kere MUTLU olmak istedim bir kere yüzümdeki gülümsemenin gerçek olmasını istiyordum. Oysaki Hayat bana daha değişik senaryolar yazdırıyor.
Yaklaşık 4 saatlik bir süre yolculuk yapmıştık okadar halsizdimki bu sürenin ne kadar çabuk geçtiği ni bile anlamış değildim. Sustum sadece susuyordum öylece dışarıları seyrediyordum dünya sanki koca bir yalan makinesi insanlar ise yalanları üstlenen sevimsiz yaratıklardı. Bu dünya da benim en sevmediğim şeydir yalan meğerse içinde bulundugumuz onca yalan varmışta haberimiz yokmuş en çokta bu acı veriyorya insana.
Eve vardığımızda şiddetli bir yağmur, gök gürültüleri ve dahası içimi ürpertiyordu. Bu hikayenin böylece bitmeyeceğini hepimiz gayet iyi biliyorduk. Evde duran Mert ve Mete yi gördüm artık buna bile saşırmamıştım. Girer girmez Mete ve Mert'in sorularını kaldıramicak kadar yorgundum içeriye doğru ilerledim ve bir odaya girip kapımı kapattım. Yatağın başına öylece oturdum.
Saat 9.30
Düşündüm düşündüm ama yoktu bu işin içinden çıkmanın bir yolu yoktu.
"Biz bir çıkmaz sokaktaydık ve başımıza gelen hertürlü belalarla uğraşmak zorundaydık."
"Girmişsin bir odaya. kapın kilitli, içeriye kimseyi almıyorsun. En kötüsü kendinlr bile konuşmuyorsun. Öyle bir çaresizlik bu"
__
A
rkadaşlar karakterleri merak edenler olmuş paylaşıyorum yorumlar sizin:))
Mete;
Mert;
Sinan;
Ela;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YILDIZ (TAMAMLANDI)
Science FictionSen karanlığın içinde boğulmak nedir bilirmisin? Ben hangi kapıları ardımda bıraktım? Hangi yol beni doğruya götürecek?