"Cam kırıklarının arasında buldum ellerimi, oysa onlar bu hayatı haketmiyor."
İçimdeki o acıyı kime söylesem yaşayabilirdi, göz göre göre elimden kayıp giden bir hayat,umutlar, hayallerim oysaki kurduğum hiçbir hayal yoktu. Öylece bekledikten sonra içeri girdim kağıdı geri cebime attım, Mert ve mete benim için çok endişeleniyorlardı. Onları böyle görmek onalrında beni görmeleri birbirimize hiç iyi gelmeyecekti, onlara biraz yatacağımı söyledim, halbuki uyumayacaktım uyumuş numarası yapıp son işi de halledecektim bu yaptığım ne kadar doğruydu bilmiyorum ama onlar için di herşey herkes içindi benim için yeterince fazlasıyla yorulmuşlardı zaten onlarıda dipsiz bir kuyuya atıp peşimden sürüklemek istemiyordum.
Içeri odaya doğru ilerledim, Yattım gözlerimi kapamış gibi yaptım arkamdan mertin eli üzerimde geziyordu üstüme bir battaniye örtüp çıktı. Dakikalar hızla ilerliyordu içim içimi yiyordu. Içeriden sesler kesilmişti uyumuş olmalılardı, yavasça odanın kapısını açıp küçük adımlarla ilerledim 2 side karşılıklı koltuklarda uyuyakalmışlardı. 2sini öyle yanyana görmek okadar güzel birşeydiki hep onlarla kalmak isterdim ama hayat bunu gerektirdi onları az da olsa öyle saf ve temiz uyurlarken izledim yavaşça ceketimi üzerime aldım. Yanlız birşey dikkatimi çekmişti, sinan ve babasından ses yoktu, haber dahi vermemişlerdi, onlarıda baya merak etmiştim ama suan tek yapmam gereken şey gitmek.
Saat 2.47
Ayakkabılarımı giydim ve hemen telefonumdan konumuna baktım, herşeyi düşünmüştüm fakat bu bile aklıma gelmemişti nasıl gidecektim gecenin bir yarısı? Dışarı da çıktığımda evin tam karşısında bekleyen siyah camları film kaplı gecenin karanlığıyla birleşerek daha da ürkütücü gözüken bir araba, içinden çıkan uzun boylu genç görünümlü iki adam yanıma yanaşıyorlardı, bacaklarım istemsizce kendini geri çekiyordu, kendi geri çeken bacaklarimla adamlarin hızları giderek artıyordu adamlar yanıma yanaştıklarında bana bir telefon uzattılar, şaşırmıştım ama bakmaktan başka bir çarem yoktu.
"Şimdi bu arabaya biniyorsun ve cici aileni görmek istiyorsan geliyorsun."
Kısa ve netti. Bi yanım öfke bi yanım çaresizliğin içimdeki haykırışlarıyla kaplı
öylece sürükleniyordum. arkabaya doğru ilerledim, ne olursa olsun onlara zarar vermelerine izin veremezdim. Yaklaşık 1 saat kadar sürmüştü. öyle bir yere gelmiştikki içim ürpermişti resmen harabe, yıkık dökük, aynı benim gibi demekki insanlarla bu yüzden iletişim kuramamıştım bunca yıl bu düşünceleri bir kenara bırakıp adamların bana gösterdiği yolu takip ettim. Bir odaya girdiğimizde yanan şömine fakat bir diğer tarafında can alıcı bir görüntü elleri kolları bağlı iki kişi bunlar benim yıllarca yaşadığım insanlardı ne kadarda gerçek annem olmasa karşıdaki beni yıllarca koruyan kollayan annemdi ve babam. Onları bu halde görmek kalbime saplanan bıçak sancısından da beterdi. Gözlerimi sellerin akışına bıraktım.Arkamdan gelen o ayak sesi artık çok tanıdıktı. Sinirden elim ayağım tutmuyordu. Onları bu hale sokan o adam karşımdaydı elini kolunu sallıyordu ve hala pis pis bakıyordu. Gözlerimden akan yaşları elimin tersiyle sildim konuşmaya başladı. "Bu iş çok uzadı değilmi elacım." Sakin kalmalıydım. sakin kalmalıydım. ama yapamadım elim havaya kalkti tam vurucakken elimi tuttu. "Hayır prenses, anlattıklarımı pür dikkat dinlemelisin ondan sonra ne yapacağına sen karar ver." bileğimi geriye indirerek bıraktı. Ne saçmalayacaktı acaba. İlk once elini kaldırıp annemi işaret etti " Bu senin annen değilmi?, hayır o senin annen felan değil" nasıl olabilirdi?, bunları nerden biliyordu? Konusmaya devam etti. Tekrar elini kaldırıp bu sefer babamı işaret etti. "Peki ya o, evet o senin baban ama kendisi pisliğin teki, suan yanındaki kadın onun karısı olabilir ama eski karısı onun karısının kardeşi bunu bile bile onunla evlendi, annene yıllarca eziyetler etti canını yaktı, ölümlerden döndürdüm ben kızımı kaç, ya o napti biliyomusun? bile bile o kadınla evlendi eski karısının ablasiyla evlendi seni de alıp onu yapayalnız bıraktı ve gitti. Seni yıllarca kandırdı. Ben senin dedenim. O benim kızımı,canımı yaktı. BENDE ONUN CANINI YAKICAM!!"
Kalbime bir silah doğrulttu ve tetiği çekti. Gözlerimden yaşlar akar dururken onların ağzındaki bant yüzünden sadece çırpınışlarını duyuyordum. Duvara yaslanmış hüngür hüngür ağlayan da bir kadın vardı. "Baba yapma!" diyebildi sadece o kadın gerçek Annem olmalıydı.
"Hayat ne kadar acımasızdı değilmi,
Matkapla göğsünün ortasına açılmış bir pencere düşün. Perdeyi aralayıp kendi yarandan bakıyorsun dünyaya eskisi gibi acımıyor ve en çok ta bu acıtıyor... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SON YILDIZ (TAMAMLANDI)
Science FictionSen karanlığın içinde boğulmak nedir bilirmisin? Ben hangi kapıları ardımda bıraktım? Hangi yol beni doğruya götürecek?