3

73 24 6
                                    

Gözlerim ışığın zorla içeri girmesiyle hafif yanarakta olsa açıldı ve tekrar kapandı. Gerçekten bazen güneş neden bu kadar acımasız oluyordu. Uflayarak ayağa kalktım ve lavaboya gittim.
Kendime ağzıma yüzüme ve saçlarımı halledip çıktım. Üstümde ince askılı, saten, kısa ve pudra renginde bir gecelik vardı. Ayağıma ev babetlerimi geçirip kahvaltı hazırlamaya indim. Bu evi ben dizayn etmiş ve ben çizmiştim. Her şey istediğim gibiydi ama niyeyse bomboş olması hoş değildi ve mutlu etmiyordu.

Kahvaltılıkları masama koyup kendime tost yaptım . Bayadır çay içmiyordum. Çay demlemeye karar verdim ve suyu ısıtıcıya koydum.
Ketum ve işkolik olsam da küçüklükten beri her şeyi kendim yapardım. Ütü, temizlik ,yemek , çamaşır , bulaşık... Tipik bir ev hanımı gibiydim ama çalışmak zorundaydım yoksa beynim beni yer ve bitirirdi. Aklımda o kadar çok düşünce ve anı vardı ki eğer eşelersem beni yutarlardı..

Kahvaltıyı toparlayıp mutfağı temizlemeye başladım. Telefonum mutfaktan sesli bir şekilde çınlayınca yavaş yavaş yanına gittim ve arayana baktım. Özel sekreterim Deniz di.

"Efendim Deniz ?"

"Zemheri hanım çok kötü bir şey oldu çabuk gelmeniz lazım.."

Sonrasının ise bir önemi yoktu. Önemli bir şey olmasaydı beni asla aramazdı.
Hızlıca üstümü bile değiştirmeden arabanın anahtarını alıp evden çıktım.
Üstümde sadece geceliğim ayağımda beyaz ev babetlerim vardı. Saçlarım özensiz ve makyajsızdım. 5 10 dakika içinde şirketteydim. Apar topar içeri girdim. Beni gören herkes şok içindeydi, aldırmadım büyük holde yürümeye başladım iki yanıma korumalarım geldi ve topuklularıyla koşar adım Deniz yaklaştı yanıma. Korumalardan birisi beyaz ince bir hırka uzatınca alıp koşar adım giydim. Ve en üst kata çıkmaya başladım. Benim katımda odamın tam önünde yerde bir çalışanımın cesedi ve bir kağıt vardı. Kimse dokunmuyordu ona . Öylece yatıyordu kanlar içinde.

"Polisi ambulansı ne gerekiyorsa arayın ! BAKMAYIN AVAL AVAL ÇABUK" diye haykırışlarım bütün şirketi ayaklandırmıştı.
Yanına gittim kâğıtta kan damlaları vardı. Eğilip kağıdı aldım okuduklarım kan dondurdu.
Avazım çıktığı kadar bağırdım içimi dökmek ister gibi bağırdım. İlk defa içimdeki duyguları dışa vuruyordum. Çünkü kafamı patlatmak istiyordum. Kan akışım sanki ters sallanıyormuşum gibi kafama doluşmuş zonklatıyordu. Ve ben oracıkta patlamak istiyordum.
Arkamı döndüğümde ise dümdüz bana bakan Özgür ve arkadaşları vardı. Tüm çalışanlarım bana dehşete düşmüş şekilde bakıyordu.

"NERDE NE BİLGİ VARSA ÖNÜME GETİRİN. KAMERA KAYDI BİR İPUCU NE VARSA. BUNU KİMİN YAPTIĞI BULUNACAK!!!"

Hızlıca odama girdim. Gizli çekmecem ve kapalı kasalarım ise bıraktığım gibiydi.
Ah tanrım kafayı yemek üzereydim.
Ellerim saçımda deliler gibi volta atıyordum.

Elime ne geçse attım duvara. Bas bas bağırdım. Kimse yanıma gelmeye cesaret bile etmedi. Odamın kapısı sonuna kadar açıktı ve dışarıda herkes bana şok içinde bakıyordu. Ben bile kendime hayret etmiştim. Bu denli büyük asla tepki vermezdim. Ama bu kolay değildi normal değildi. Yaşadığım hiçbir kötülük gibi değildi. Bu çok kötüydü. Derimi canlı canlı kazısalar bu kadar acı çekmezdim. Bağırmaktan yorulmuştum. Dizlerimin üstüne çöktüm. Yanıma Özgür geldi.

"Zemheri hanım ne oldu bilmiyorum ama polisler geldi. Lütfen güçlü durun ayağa kalkın. " arkasına dönüp su getirin diye bağırdı. 5 saniye bile geçmeden ağzıma su bardağı dayandı . 1 aydır yemek yememiş bir bebek gibi bardakta tüm suyu açlık içinde içtim. İçim yanıyordu. Dayanamıyordum. Ağlamak istiyordum. Özgürün kolunu tutup sıktım. Gözlerime baktı ,

"Sorun nedir ? "

"Gücüm yok. İyi değilim Özgür bey. Beni bırakın lütfen. Eve gitmek istiyorum."

"İfâde verip gidelim ben bırakırım sizi."

Sadece başımı salladım. Ne o güçlü duruşum ne o güçlü sesim ne de görüntüm vardı. Batmıştım rezalettim ve en önemlisi 26 yıllık hayatımda ilk kez yalnız olduğum için korktum. Sakin geçecek günüm bir anda kabus oldu. Şaka gibiydi , saçma bir entrika dizisi gibiydi.

Yavaşça beni kaldırdı. Denizin yanından geçerken

"Bu hafta toplantı varsa iptal et. Herkes de haftalık izin dışında izin kullansın. Herkes dinlensin bu olanlar normal değil. Çalışma düzenini sen ayarla Deniz. Dikkat et kendine de ."

"Peki Zemheri hanım. Sizde efendim lütfen bir şey olursa arayın" dedi ve uzaklaştık. Şirket arkamda kaldı . Ellerimi o kadar sıkıyordum ki hala tırnaklarım etime giriyordu. Ellerim uyuşmuştu bile. O an gerçekten kundaklanıp yerin dibine girmek istedim. Yok olmak. Bu zordu, benim için bile çok zordu.
Özgür beni hızlıca eve bıraktı girmek istedi,bana yardımcı olmak istedi ama onu kibarca kovdum. Ben ise salonun ortasında duvara bakıp sadece dümdüz duvara bakarak dikiliyordum. İnsanlar ölen çalışanım için bu kadar isyan ettiğimi düşünse de beni bu denli yıkan şey avucumun içindeydi .

Bütün geçmişim geleceğim ve şimdi gözlerimin önünden geçiyordu. Kolay değildi 26 yıllık hayatımda ötekilenip tek başıma büyüdüm ve asla birisini yanımda istemedim. Ama şuan bunlar normal değildi.

Gözümden yaş düştü. Ona benden değil de başkasının bir parçasıymış gibi hayranlık içinde baktım. Diğer gözümden de bir başkası düştü. Artık tutamıyordum. Art ardına düşmeye başlayan su damlacıkları kalbimden parçalar düşürmeye başladı . Ruhum yuvarlandı, beynim devrildi kalbim ise evrildi. Algılarım saatlerce su altında kalmış ve ayağındaki ağırlıktan kurtulup şu yüzüne çıkmış gibi çırpındı. Aynı şekilde bende. Elimi kalbime koydum ve sanki saatlerdir hava almamışım gibi nefes almaya ve inlemeye başladım. Bu kendime ördüğüm duvarların yıkılışı gibiydi . Herşey yanmış kağıt parçasının külü gibi savrulmaya başladı. Aldığım derin nefes ile yere çöktüm. Hıçkırmaya başladım. Çığlıklar ata ata ağladım.
Yıllar sonra ilk ağlayışımdı bu, ilk yakarışım.

Bacaklarımı kendime çektim. Ve kollarımı etrafına sardım. Daha çok ağladım. Saatlerce ağladım. Her hıçkırışımda sanki gök gürüldüyordu. İçimde lavlar taşıyordu. Patlayan volkanlar beynimi sıkıştırıyordu. Nefes almak için kafamı kaldırdım. Yüzüme yapışan saçlarımı avuç içimle temizledim. Ve diğer avcumdaki kağıda baktım.

Tekrar haykırmamak için dudağımı ısırdım. Tekrar okumak için açtığımda gözümden bir damla daha düştü. Kötü bir yalancıydım. Güçlü değildim. Ve artık biliyordum ki yalnız da değildim..

'Bu daha başlangıç. Annen ve babana olduğu gibi etrafında kim varsa yok olmaya mahkûm. Bu gün aranızdan ayrılan kişi halkanın en dıştaki bölümü. Ama merak etme Elle Zemheri Ay her şeyi öğrenmen çok zaman almayacak...'

-Tilki

ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin