7

46 10 0
                                    

Sabah uyandığımda dünün yorgunluğu ve dolaylı yoldan Özgürün beni öpmesinin heyecanı vardı. Bütün heyecan ayak parmaklarımdan başlıyor ve tüy diplerimde bitiyordu. Sırtımı huylandırıyor ve dilimi bağlıyordu. Yüzümde aptal bir sırıtışla dudaklarıma dokundum. Onun dudakları ve ağzı sanki ağzımda ve dudaklarımda idi. O yumuşak ve sıcak dudakları. O kadar hoş kokuyordu ki. Kendimi onu koklamaktan alıkoyamıyordum. Başımı döndürüyordu ve ben bu baş dönmesiyle işe gitmeye çalışıyordum.

Yavaşça doğruldum ve hazırlanmaya başladım. Bu gün muhteşem bir gün olmalıydı. Pudra rengi ,kolları tülden üzerinde fuşya minik çiçekler olan bir elbise giydim. Yine bacaklarımı öne sermişti etek boyum ama bu çok önemsediğim ya da dikkat ettiğim bir durum değildi.

Bu elbiseler gardropuma yeni katılmışlardı. Genelde çok sade ve tek renk giyinirdim ama artık kendim gibi olabilirdim. Ayağıma süet ten rengi topuklu ayakkabılarımı geçirdim. Aslında yine sönük kalmıştım. Kıyafetlerim gayet sıradandı. Elbisemin üzerindeki minik çiçekler bile sırıtmıyordu. Bu yüzden çok severek almış ve giymiştim.

Çok göz önünde durmayı ve patlamayı seven birisi asla olmadım. Yeterince duvarlarla kapalı bir mahzende büyümüştüm birde bunu insanlara yayın yapamazdım. Zaten yapacak bir yayınım da asla olmadı.. Elindekini seven her zaman üstüne koymaya çalışan ama onu kaybetmeyen birisiydim. Oyuncaklarım bile sayılı alınırdı. Asla kırmaz ve kaybetmezdim. Hatırlıyorum da lise dönemlerimde her şeyim alfabetik sıraya göre diziliydi. Çılgıncaydı ama düzen ve simetri beni rahatlatan bir şeydi. Aynı lisedeki eşyalarım gibi muhteşem bir düzen içerisinde duran odama baktım. Değişmeye çalışsam bile bu özelliğim asla kaybolmayacaktı. Yavaşça odamdan çıktım ve mutfağa girdim yine güzel bir kahvaltı beni karşıladı ve içime sığdıramadığım bir mutluluk ile kahvaltı yaptım.

Şirkete geldiğimde ise hala aynı heyecan sanki beni arkamdan takip ediyormuş gibi diken üstündeydim. Korkuyordum çünkü bu keyfimin kaçmasını istemedim. Odama girecekken yanıma Deniz geldi

"Günaydın Zemheri hanım. Harika görünüyorsunuz. Bu gün kü programımız şöyle ki 3 ayrı toplantımız var. Birisi Özgür beylerle olan reklam düzeni hakkında. Diğerleri basım ekibimizle ve efendim bu akşam ki baloyu da unutmayalım. Kuaförünüzü aradım akşam 6 da evinizde sizi bekliyor olacak. Ve odanızda bir kutu var. Sizin için aldığım bir elbise. Bu aralar tarzınızı biraz değiştirdiniz bu yüzden biraz sizin zevkinizin dışında bir şeyler aldım. Umarım beğenirsiniz." Tek solukta konuşmuştu ama muhteşem bir plan yapmıştı. Her şey düzenli ve saatinde olacaktı.

"Teşekkür ederim canım. Eminim harikadır. Her şeyin iyi olmasını istediğin gibi yapıyorsun da. Teşekkür ederim."
Ona tebessüm ederek odama girdim. Göz ucuyla baktım da Denizin yüzünde güller açmış bana gururla bakıyordu. Ona hayrandım. Hemde çok. Hayatında kimse elinden tutmamıştı. Kimse yardımcı dahi olmamıştı. Ama hala insanları seviyor ve mutlu olabiliyordu. Bu hayatta tek başınaydı ve işleri birbirine karıştırmak yerine gayet güzel idare ediyordu. Lise dönemlerinden beri çalışıyordu. Benim şirketimde staj yapmıştı ve itiraf etmeliyim ki gösterdiği muhteşem atılımlar sayesinde onu yanımda istedim. Sanırım o artık arkadaşımdı ve bu bana daha çok güven veriyordu..

Şimdi ise bu aptal şeyleri düzeltmem lazımdı. Masamın üstü alabildiğine denemelerle doluydu.. Belli ki üniversite çağrılarımız sonuç vermişti.. hemde çok fazla (!). Masama oturdum. Siyah, elbisemle aynı boylarda olan ceketimi ve çantamı askılığa astım. Gün güzel doğmuştu ama bakalım ben ne kadar dayanacaktım..

-

5 saat olmuştu. KOSKACA BİR BEŞ SAAT. Çıldırmak üzereydim gerçekten. Saçım başım birbirine girmiş. Dinlendirici gözlüğüm ile gerçek bir çöküş yaşamış görüntüm vardı. Aralarında sadece bir kaç hikaye bulmuş ve değerlendirmeye almıştım. Onlar odamdan çıkmış ve editörlerimize gitmişti bile.. Üstüne iki toplantıya katılmıştım ki yeterince yorucuydu her ikisi de. Ama ben hala odama geri gelmiş ayıklama yapıyordum. Elimdeki kağıdı önüme attım ve arkama yaslandım. Gözlerim acıyordu. Gerçek anlamda kapatsam bile yanıyordu ve boynum tutulmuştu.. Yavaşça doğruldum ve boynumu ovmaya başladım.. Odamın kapısı bir kere tıklatıldı. Ve aynı anda gözlerim kapalı elim ensemde 'gir' diyebildim. Gülecek ve gözlerimi açacak mecalim bile kalmamıştı.. Yavaş adımları duydum. Yanıma kadar geldiğini.. hatta dibime girmişti.. ve sonrasında ise titredim hemde korkunç bir rüzgarda kalan minik bir yaprak gibi titredim..

ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin