Geç kalmış bir bölüm...
_____
Tanrı en sevdiği kulunu önce yanına alırmış derler.. Hayatın anlamı ve evren iyi olmak üzerine mi döner ? Yoksa sadece karmayla dönen bir hayatımız mı var? Karşılıklı ve çıkar ilişkisiyle dönen bir hayatı tercih etmezdim doğrusu. Kalbin birisini sevince bu da mı karşılıklı bir şekilde oluyordu ki ? Milyon tane çıkar sebebi olabilirdi.. Belki zenginsin ya da çok güzel. Belki güzel yemek yapıyorsun ya da sadece sevilesi bir insansın.. Ne denebilir ki..
Ve ben şuan aşırı bunalmış bir şekilde karşımdaki 3 kişiye bakıyordum. Başlamaları için. Hızlı olmasını söylememe rağmen baya oyalanmışlardı. Ve bu beni sinir ediyordu.. Çok hedefim vardı ve bunları tutturmak için yaşıyordum. En önemli şey zamandı ve ben şuan hem günlük hedefimi aksatıyor hem de zaman kaybediyordum.
"Evet Zemheri hanım. Hazırız. Siz de hazırsanız ilk sorumu sorayım."
Yavaşça doğruldum ceketimi çıkarttım ve masamın önüne gelerek kenarına oturdum. Ve elimle devam etmelerini istedim.
"Bu hırsın ve azimin sebebi nedir ?"
Biraz düşündüm ve cevap verdim.
"Sanırım hedeflerim. Başarı hedeflerim . Hedefler benim için çok önemli. Bir insanın yaşama amacı kesinlikle hedefler. Ve onları gerçekleştirmek için canımı verebilirim."
Bu gerçekti gerçekten böyleydi. Evet hedeflerim tam olarak bulunduğum durum değildi ama yeni hedefler elde edebilirdim değil mi?Karşımdaki adam biraz tereddütle gözlerime baktı ve yutkundu. Ardından bir kaç daha böyle işim ve kariyerimle alakalı şeyler sordular. Birbirlerine baktılar ve sonrasında o benim bile merak ettiğim soruyu sordular.
"Yılmazerler ile ailenizin yıldızı asla barışmadı ama siz ortada asla bir gerginlik yokmuş gibi onlarlar ilişkilerinize devam ediyorsunuz. Bunun sebebi nedir tam olarak. Bir aşk mı yoksa bir hırs mı yada bir taktik."
Yeterince bunalmıştım ve bu soru beni bile heyecanlandırıp merak ettirdi..
Biraz düşündüm neydi bu onlara beslediğim sevgi? Özgür mü ? Yoksa hiçbir şey bilmeyişim mi? Ne diyebilirdim ki 'bu yaşıma kadar tamamen soyut birisi olarak büyütüldüğüm babam ve annemle çok görüşmedim ve ilgilenmedim kiminle dost kim ile düşmanım bilemedim ama bende karşıma ilk çıkana sarıldım mı?' Bana kesin bir yerleriyle gülerlerdi ..
"Cevap vermeyi düşünmüyorum. Sizlere teşekkür ediyorum , iyi günler dilerim." Baş edemediğinden kaçmayı öğrenmedim ama şuan cevabı bende olmayan bir şeye cevap veremezdim.
Karşımdaki herif anlamış olacak ki toplanmaya başlamıştı . Onları izliyordum tepkisiz bir şekilde .. kapım hafifçe tıklatılıp içeri daha cevap vermeden giren özgür e bön bön bakakaldım. Niye tanrım NEDEN?
nefret edildiğimi biliyorum fakat böyle bir saçmalığı hak edecek kadar kötü olamam. İçeri giren Özgür önce içerdeki insanları tanımaya çalıştı . Yanına ne ara gittiğini bilmediğim adam çoktan Özgürün elini sıkmaya başlamış kendini övüyordu bile.
Rahatsız olmuştum evet Özgürden dolayı değil ama bu salak adam beni deli etmişti. Üstüne tuz olarak Özgür gelmişti. Elimle saçlarımı düzelttim yaslandığım yerden doğruldum ve koltuğuma yerleşip ifadesizce bilgisayarımı açtım. Onlar boş boş konuşurken işimi yapabilirdim sonuçta değil mi? Umrumda değildi.Nasıl bir insanın nefes alırken nefesi kesilebilirdi ki ?
Evet tam olarak durumum buydu bu koca odada nefes alamıyordum. Özgürle yaşadıklarım fazla hızlıydı hemde çok. Daha birbirimizi ne kadar tanıyorduk da beni öpmüştü benim için bir şeyler hazırlamıştı ve beni mutlu etmişti ... Ne gereği vardı. Bariz ortadaydı her şey bir taktik. Evet muhteşem Yılmazer Holdingin sahibi Özgür Yılmazer yıllardır süre gelen muhteşem düşmanlığı ne diye barışa çevirmek istesin ki. Bir anda her şeyi söyliyemezdim ama belli edebilirdim . Kesinlikle ona beslediğim duygular da babamın dediği gibi gelip geçiciydi bu hayattaki tek gerçek başarıydı. Ve Özgür benim başarım değildi.Boş sohbetleri bittiğinde çoktan odada Özgür ve ben kalmıştık bile. Yüzüne ne oluyor dercesine bakınca boğazını temizleyip söze başladı.
"Akşam seninle yemek yemek istiyorum. Buna müsade eder misin ?"
ELBETTE Kİ HAYIR!?
"Onca yolu bunun için mi geldin Özgür Yılmazer ?"
Evet cevabını beklerkenki o özgüveni bir pamuk şekerin suyla buluşması gibi yok olmuştu."Aslında seni görmekle beraber sorumu sormak istemiştim."
Fark etmişti. Yüzünde tedirginlik vardı. Benden böyle bir blok beklemiyordu. Kesinlikle bir şeyin peşindeydi ve o şeye ulaşmasını engellemiştim."Teşekkürler Özgür Bey. Fakat bu akşam önemli bir işim var malesef size eşlik edemeyeceğim."
Nefes alışını duyuyordum ve sebepsizce sinirlenmişti. Sebebini bilmediği şekilde ondan uzak duruyordum ki bu en doğal hakkımdı çünkü cevaplanmayan ve sebebi olmayan duygular içerisinde bana geliyordu. Bencillik yapmak zorundaydım çünkü değişiyordum. Çalışanlarımla arkadaş gibi olmaya başlamıştım. Ben ona mutluluk değil adım gibi Kara Kış gecesi gibi sefil duygular getirirdim. Lüzumu yoktu. Mesafe her zaman güzel şey olarak kalacaktı benim için
"Pekala öyle olsun Zemheri Hanım. Bu durumu biraz garipsedim fakat muhim değil başka zaman bu konuları ele almak isterim. Rahatsız ettim iyi günler dilerim"
Geldiği sessizlikle çıktı ve gitti.
Benden bir şeyler de götürerek...
------
Gerçekten inanlılmaz kötü bir yazmanım. Çünkü yıl oldu YIL .
Telafi etmek için burdayım emin olabilirsiniz ki çalışma düzenim beni yordu.. ama artık her şey tıkırında aynı ben ve siz gibiiii.Diğer bölüme öpüşmek üzere hoşçakalınnnn xoxo
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri
General Fiction"Kalbiniz bayım , bir çiçek kadar taze ama Zemheri kadar kötü..." "Eğer ölürsem , beni kalbine gömsünler.."