1 hafta sonraa..
Bu koca bir haftayı evde nasıl geçirdim bilmiyorum ama psikoloğum daha da uzatmamı söylese de yapmamıştım. Şuan ise sıcaktan buruşmuş ellerimle takımımı seçmeye çalışıyordum. Geneli çok kötü tonlarda ve düz takımlardı. Siyah başka bir siyah sonra başka bir siyah daha sonraki bütün takımlarım siyahtı. Gözüm gardropumda kalan kan kırmızısı takıma kaydı. Bunu stajımdayken çok sevdiğim bir abla hediye etmişti. Yavaşça ordan indirip giymeye başladım. İnce kilotlu çorap giymedim çünkü asla sevmezdim. Bana mini gelen eteği bacaklarımdan geçirip belime kadar çektim ve içime beyaz bir body giydim. Body fazlaca düzdü. Kan kırmızısını baskılayan bir sadeliği vardı ki bu beni mutlu etmişti. Disko topu gibi dikkat çekmek istemezdim. Eteği belimin için doğru soktuğum bodynin üstünde ilikledim. Ve üstüme ceketimi geçirip siyah süet topuklu ayakkabılarımı geçirdim. Saçlarımı kafamın biraz üstünde sıkı bir at kuyruğu yaptım.
Makyaj yapmayı aslında seviyordum. Ve hoşuma gidiyordu. O yüzden aynamın karşısına oturdum ve çok az miktarda makyaj bazını yüzüme yaydırdım. Ve beauty blender ile iyice yedirdim. Sonrasında ise biraz cc kremi yüzüme sürdüm ve böylece istemediğim ton farkları ve kızarıklıklar geçmiş olsun. Ki bu iyiydi çünkü 1 haftadır amaçsızca evdeydim uyku düzenim kalmamıştı ve gözlerim biraz çökmüştü. Bu krem onlar için yeterdi. Eyeliner ile kirpik diplerime ince ve güzel kuyruklu bir şerit çektim. İkisi de hoş görününce bolca rimeli kirpiklerime yedirdim. Olduğumdan daha güzel olmuştu. Hafif turuncu bir ruju dudaklarıma sürüp kalktım. Ve siyah çantamı alıp odamdan çıktım çantamdan parfüm şişemi çıkarttım ve kulaklarımın arkasına birer fıs sıktım. Bu gün kendimi iyi hissediyordum. Ve kendime bakmayı her zaman sevsem de bu gün biraz süslenmek istedim. O aptal davranışlardan çalışanlarım saçma şeyler düşünecekti. Pek umursamam böyle şeyleri kim ne derse desin diye düşünürdüm ama söz konusu şirket olunca diyemiyordum. Kısa kahvaltı faslından sonra kalktım ve arabama binip şirkete doğru yol aldım.Kapının önünde durup arabadan indim. Ve anahtarımı valeye verip kapıya adımladım. Normalde benim şirketimin düzeyinde bir şirketin bir sürü koruması yada böyle özel çalışanları olmazdı ama babanız kocaman bir şirketin sahibi olunca her şey ekstra bir olaya bürünüp dallanıp budaklanıyordu. Şirketim 10 katlıydı ama her yerde koruma vardı. Evim dahil olmak üzere çoğu bulunduğum yerde de koruma vardı. Bu konu aklıma gelince kaşlarım çatıldı. Çünkü bu kadar korumayı geçerek şirketimde bir cinayet işlenmişti. Bu elini kolunu sallanarak yapılabilecek bir şey değildi. Yardımlaşma içinde olduğu birileri vardı ki bu hiç iyi alâmet değildi. Bilgilerim bile sızabiliyor olabilirdi.
Tutuşmuş bir alev gibi içeri girdim. Bana kim dokunsa tutuşabilir . Nefret ve sinir topu gibiydim. Aklım karışmış ve sinirlenmiştim. Çünkü aptal yerine konmuş ve aptal gibi davranmıştım. Affedilemezdi. Apar topar odama girdim. Denize seslendim 10 saniye geçmeden apar topar içeri Deniz girdi.
"Deniz çok önemli olaylar var." Deniz bu şirketi kurduğumdan beri yanımda olan sağ kolumdu. Onu babamın şirketinden almıştım. Çok azimli ve düzenliydi . İşi çabuk kavrayan ve çok zeki birisiydi. Kalbi de kendisi gibi güzeldi, onu seviyordum. Çoğu animda yanımdaydı.
"Bir sorun mu var Zemheri hanım"
"Bırak şimdi Hanımı falan. Deniz aramızda muhbir var." Herkese karşı olan otoriter ve sert sesim yoktu. Yakarış ve sinir sinmiş bir tonla konuşmuştum ki o da bunu çok iyi anlamıştı kaşları hayretle havalandı.
"Nasıl olur ? Sence kim ? Ayrıca nasıl bulucaz onu Zemheri?" Sonlara doğru sessizce bağırmıştı. O da benim gibi çıldırmıştı.
"Kâğıdı kimse okumadı değil mi? İçinde ailemle ve ölümüyle alakalı şeyler yazıyordu Deniz. Çevremdeki herkes ölücekmişte, bu son değilmiş. Şaka gibi Deniz. Kafayı yemek üzereyim. Buraya o adamlar elini kolunu sallayarak girmiş olamaz herhalde ?" Konuşurken nefret solumuştum söylediklerim karşısında Denizin rengi attı ve koltuğa oturup elini saçlarına daldırıp dinledi beni.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zemheri
General Fiction"Kalbiniz bayım , bir çiçek kadar taze ama Zemheri kadar kötü..." "Eğer ölürsem , beni kalbine gömsünler.."