9

24 4 3
                                    

Bir insan nasıl birisine bu kadar kısa sürede bağlanırdı ki? Etik miydi bu ? Yada mantıklı mıydı? Bana çılgınca gelen şeyler oluyordu hayatımda ve ben benim hayatım olmasına rağmen bile müdahale edemiyordum. Gerçekten Özgür bir fırtınaydı ben ise minik bir yapraktım ve o ne kadar çok eserse o kadar titriyordum. Artık titremek bile kolay kaçıyordu. Çoktan bağlı olduğum dalımdan kopmuş onunla beraber savruluyordum. Bu hoşuma gidiyordu ki en acayip tarafı buydu.. Eskisi gibi kontrollü değildim. Ne yapacağımı ben bile kestiremiyordum. Onun benden gitmesini istemiyordum ve onu kaybetmek hiç istemiyordum.. Bana onun papatyası olduğumu ve benim olduğunu söylemişti. Bunlar normal şartlar altında bana ne kadar 'Ne alaka bir insan bir insanın nasıl sahibi olurdu ki ? Köpek mi bu insanlar?' Diyerek dalga geçeceğim bir durum olsa da içimde ne kadar fırtına varsa kopartmıştı. Acaba bana yaptığı bu acayip duygu fırtınalarını hissediyor ya da görüyor müydü? Umarım görmüyordur yoksa ona aşık bir kızın onun yaptığı haraketler ile nasıl kıvrandığına ve nasıl acayip değişimler yaşadığına şahit olabilirdi.. Ben ona aşık mıydım ki ? Ben bu kelimenin ne olduğunu bile bilmiyordum ki..

Aşk kelimesinde olduğu gibi aşık olma fiilinde de sanırım pek iyi ve bilgili değildim.. tam bir umutsuz vakayım denebilir.. Ama onunla öğrenebilirim. Neden bana her şeyi o öğretmesin ki ?
O muhteşem bir öğretmendi. Sanırım ona bu kadar kısa sürede kapılma sebebim onun üzerimde olan etkisi ve yarattığı hislerdi. Yoksa ben nasıl ona güzel şeyler hissettiğimi anlayabilirdim ki.. Ben daha ağlayıp gülemiyordum bile. Zaten ben ne hissediyordum belli değildi..

"O güzel ve sürekli öpülesi dudaklarını rahat bırakmazsan ben de rahat bırakmam haberin olsun. Çünkü sen her onları böyle ısırdıkça ben farklı şeyler düşünüyorum." Göz kırparak ve hafif gülerek bitirdiği bu cümle beni o kadar utandırdı ki. Sadece dudaklarımı yemeyi bırakıp kafamı ondan farklı en uç köşeye çevirdim.. Şen kahkahası kulaklarımı doldurunca istemsiz ona dönerek bende güldüm..

Bu adama nasıl vurulmuşum ben ? Yada nesine kapıldım ? Çok mu yakışıklıydı? Her kızın üstüne atlayıp, onunla sadece bir gece geçirmek için her şeyini verdirecek kadar büyüleyiciydi.
Çok mu yardımseverdi ? Aslında evet. Onu çoğu kez insanlara yardım ederken gördüm hem maddi hem manevi herkese koşmaya çalışıyor yada benim gibi tanımadığı bir insana bile yardım ediyor.
Çok mu düşünceli? Evet bana göre kesinlikle öyle.

Benim sanırım ona aşık ve hayran olmam için çok sebebim vardı. Güçlüydü, cesur ve harikaydı. 
Ben galiba çoktan ona karşı yol almaya başlamıştım. Yelkenlerim çoktan ona karşı suya düşmüş ve teslim olmuştum..

Ama buna rağmen ona söyleyemezdim. Ne diyecektim. 'Pardon Özgür bey. Sanırım ben size aşık oldum mu ?' Daha neler!
Bütün bu şeyleri başımdan atarak camdan dışarıyı izleyemeye devam ettim. O kadar güzel zaman geçirmiştik ki. Sandiviç ve meyve yemiştik bol bol sohbet edip, öpüşmüştük. Tanrım ne kadar muhteşem bir öğlendi. Kafamı sol tarafa çevirerek suratına baktım o muhteşem suratı güzel güneşin altında ışıl ışıldı. Minik sakalları altın gibi parlıyordu ve o ela gözleri artık yeşil gibiydi. Elimi yanağına koydum.

"Yüzün çok güzel görünüyor " istemsiz ağzımdan yuvarlanan kelimeler ile şaşkınlık yaşasam da içimde tutamamıştım.. Kafasını yana eğerek avucumun içini öptü

"Sen birde benim gözümden kendini gör." Beni mutlu edip utandırmıştı. Bu nasıl mümkün oluyordu ki çok zor bir şeydi aslında. Ama o bende hep bunu yapıyordu.. Yüzünde duran elimi avcuyla alıp bacağına koydu. Ve güzel bir şarkı açtı.

Jhon legend - Love me now

Tekrar elimi tuttu ve ve sadece muhteşem şarkıyla duygu seline kapılıp şirkete doğru gitmeye devam ettik. Şarkı o kadar güzel ve anlamlıydı ki dinleyerek saatlerce ağlamam çok olağandı..

Şirkete geldiğimizde. Sanırım muhteşem hissediyordum ve bu güç ve enerjiyle deliler gibi çalışabilirdim.. Arabayı şirketin önünde durdurup yanağımdan kocaman öptü. Ona gülücükler saçarak bana çok zor gelen şeyi yaptım. Ondan uzaklaştım ve şirkete girdim. Aklımda o vardı. Hâlâ hayret ediyordum kendime. İlk başta nefret etmek istedim. Sonrasında bir anda hoşuma gitmeye başladı şimdi ise onun ateşiyle yanıyordum. Dünden razıymışım birisine yanmaya. Ama o istese kül bile olurum. Kalbimde kurumuş çöllerde çiçek açtıran birisine nasıl baş kaldırabilirdim ki? Nerdeyse 2 ay içerisinde korktuğum her şeyi yapmıştım. Hâlâ yenemediğim şeylerim vardı evet. Kendimi değiştirmem çok zordu. Fakat onun yanında bambaşka oluyordum. Benim için hiçbir şey zor değilmiş gibi oluyordu..

Yavaş yavaş odama doğru çıkmaya başladım. Hâlâ aklımda o vardı . Onun gözleri ve dudaklarımdaki dudakları.. Ondan kopmak bu denli zor olsa da unutup devam etmem lazımdı. Yoksa işime dönemezdim hiçbir şey yapamazdım. Onu aklımdan silmeye çalıştım bu çok zor bir uğraştı kendi kendime savaş verirken çoktan kendi katıma gelmiştim Denizin odasının önünde iki üç kişi görünce yavaşça yaklaştım ve kulak misafiri oldum anladığım kadarıyla yanındaki kişiler bir dergiden geliyorlardı ve Denizi baya zorluyorlardı benimle bir röportaj ayarlanabilmesi için. Denizin beni koruyup her ne kadar çok yoğun bir tempoda çalışıyor bu çok zor demesine rağmen inatla onu baskılıyorlardı. İyi olmaya çalışmam sadece sevdiğim insanlar için geçerliydi şirkette sadece Deniz için geçerliydi yani. Yine sert sesimle arkalarından onlara seslendim

"Bir sorun mu var. Umarım vardır çünkü şirketimde bu kadar kargaşa yersiz oluyor ?" Sert ve boş bakışlarıma karşılık onlar tereddüt ve çekingenlikle bana doğru döndüler aralarından daha tecrübeli olduğunu düşündüğüm bir adam çıktı ve kendini açıklamaya çalıştı.
"Merhaba Zemheri hanım" samimi olmaya çalışmıştı. Hemde gereksiz bir şekilde elimi ne var dercesine uzattım ve yandan bir bakış attım.

"Merhaba ? Siz ..?"

"Ah pardon kendimi tanıtmadım tabii.
Ben Ceyhun. Ceyhun Arslan. Yükselen ışık dergisinin editörüyüm. Sizinle başarınız ve sağladığınız özveri ve işinizdeki yükselim devamlılığı hakkında röportaj yapmak istiyoruz. Sekreteriniz bize çok yoğun olduğunuzu söylese de biz sizinle görüşmek istedik. Umarım yanlış anlamazsınız."

Denize ne anlatıyor bunlar der gibi baktım.
"Zemheri hanım. Bu gün ve yarın çok dolu olduğunuzu söyledim ama arkadaşlar bu kapağın ve röportajın çok önemli olduğunu söyleyip bir şeyler yapmam için ısrar ettiler. Tabi söz yine sizin efendim" onlara yandan bir bakış attım. Kabul etmem beni zora sokar mıydı onu düşünüyordum.

"Pekala. Biraz zaman ayırabilirim. Ama hızlı olursa çok sevinirim." Yavaşça arkamı döndüm ve odama doğru gittim Deniz halledip onları odama gönderecektir nasıl olsa...

-------

Merhaba! Uzun bir süre sonra yazmaya devam ediyorum. Bu süre benim için çok zor oldu. Ağır bir hastalık geçirdim ve fazlaca yoğun bir tempodaydım. Kusura bakmayın bundan sonra elimden geldiğince burdayım. Sizleri seviyorum. Ve iyi günler diliyorum..

-Elena

ZemheriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin