1

672 26 35
                                    

Büyük sayılabilecek bi ailede sevgiyle  büyüdüm 24 yıl boyunca. Her sabah annem abimin yardımıyla kahvaltı hazırlar , babam yardım etmek istese de kesin bir dille redderlerdi. Liseye geçtiğim yıl ailemle bi kaza geçirdik ve babam bacaklarını kullanamamaya başladı.

Oldukça ciddi ve yüksek meblağlı bi operasyon geçirmesi gerekiyordu. Şirketimiz sayesinde fiyatını zorlanmadan karşılayabiliyorduk. Fakat buna cesaret edebilecek bi doktor bulamadık. Kime gittiysek masada kalma ihtimalı oldukça yüksek diyerek geri gönderdi. Babam da zamanla ümidini kesmiş ve bu şekilde yaşamaya alışmıştı.

O zamanlar söz vermiştim. Hem babama hem kendime. "Bir gün doktor olup o ameliyatı ben yapacağım" diye. Sıkıca çalışarak tıp fakültesini kazandım. Ve şuan da son finalimi vermiş elimdeki dondurmamla fakültenin kampüsünde oturuyorum. Hafta sonu olacak mezuniyet törenimi düşünmeye başladım. Nerede göreve başlayacağımı deli gibi merak ederken Istanbul'dan ailemden başka bir yere çıkmaması için dua ediyorum.

"Deniz?"

Düşüncelerimi bölen Mert'in sesiydi. Üçüncü sınıftayken okula geçiş yapmıştı. Uzun boylu, genel olarak siyah giyenen buna zıt olarak sarışın bi çocukdu.

"Yine ne düşünüyorsun acaba?"

"Hiç ya dalmışım öyle"

"Belli belli. E nasıl geçti sınav?"

"Gayet güzeldi. Son soruda sadece zorlandım. Onun dışında tıkır tıkır çözdüm hepsini. Senin nasıldı?"

Deyip gülümsedim. O ise iğrenerek baktı.

"Nefret ettiğin öğrenci tipi nasıl deseler seni gösteririm yeminle. Ulan kel kafasına tükürüğüm İsmail'in nasıl her sınavını bu kadar iyi geçiyor?"

"Bu adamla alıp veremediğiniz ne sizin? Gayet de tatlı adam işte."

"Ulan neresi tatlı? Derse girince insan bi günaydın der. Ya da hal hatır sorar iki dakika. Adam kapıyı kanserler diyerek açıyor."

"Hakikaten ya."

Mert'le beraber gülmeye başladık.

"İşin falan varmı?"

"Yok. Ama eve geçmem gerek. Neden?"

"Acıktım. Buralara yeni bi kafe açılmış gidip bişiler yiyelim diyecektim"

O sırada yanımıza beşinci sınıflardan arkadaşımız Defne geldi. Bi kaç ay önce Mert'e olan hislerini dile getirmişti. Fakat salak Mert kabul etmemişti. Neymiş efendim hazır değilmiş. Kendinden bir yaş küçük olsa bile öyle biriyle yapamazmış. Salak çocuk.

"Rahatsız etmedim umarım?"

Mert rahatsız olmuşçasına yerinde kıpırdanmıştı ve kafasını çevirmişti. Şimdi ağzına vurucam bir tane.

"Yok tatlım. Otursana"

"Ben notlarını getirmiştim. Görünce unutmadan vermek istedim."

Notları bana uzatmıştı. Ama gözleri Mert'deydi. Ona bakmadığını görünce yüzü düşmüştü. Evet notlar benim di fakat Mert'in de olabilirdi. İçimden kahkaha atmaya başladım.

"Notlar benim değil Mert'in"

Diyerek Mert'i işaret ettim. Güneş gözlüğünü hızla çıkarıp bana döndü. Hayretler içinde bakıyordu. Bir yandan da kaş göz işareti yaparak Defne'yi işaret ediyordum.

"Alsana kızın elinden notları Mert!"

"Notlar benim falan değil Deniz. Al şunları"

"Mert aldım ya senden geçen. Dedim hatta Defne aldı diye. Tamam demiştin."

Kalp AtışımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin